Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kılıçdaroğlu’nun büyük bir haber verecekmiş gibi duyurduğu mesele, bildik bir mesele çıktı.

ABD’deki Türken Vakfı.

Bu vakıf Türkiye’deki iktidara yakın bir vakıf olarak ABD’de kurulmuş.

Dünyanın en pahalı gayrimenkul bölgesi Manhattan’da yapmakta olduğu “gökdelen yurt” ile biliniyor.

Beş altı yıl önce Kızılay’ın bu vakfa 5 milyon dolar aktarması ile gündeme gelmişti.

“Kızılay yurt dışındaki bir vakfa niye 5 milyon dolar verir?” sorusuna karşılık Kızılay, bu paranın Başkent Gaz tarafından kendilerine yapılan şartlı bir bağış olduğunu, bu yüzden Türken Vakfı’na aktardıklarını açıklamıştı.

Belli ki, Başkent Gaz, Türkiye’de kurulu olmadığı için bağış yapılması halinde vergiden düşülmesi mümkün olmayan bir ABD menşeli vakfa para vermek istemiş ama bunu vergiden düşmek için Kızılay’a şartlı bağış olarak yapmıştı.

Vergi kaçakçılığı tartışmaları çıkmıştı.

Bir diğer tartışma ise vakfın inşa ettiği öğrenci yurdunun, son derece pahalı bir bölge olan Manhattan’da olmasıydı.

Birkaç kilometre ötede, emlak fiyatlarının çok daha düşük olduğu yerlerde aynı para ile çok daha büyük bir yurt yapılması mümkünken en pahalı yerde yurt yapılması eleştirilmişti.

Bir diğer eleştiri ise Türkiye’de yeterli yurt yokken ve öğrenciler açıkta kalırken, dünyanın en pahalı semtinde yurt yapılması olmuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün gece anlattığı konu aslında yıllar öncesinde tartışıldı ve bir sonuca bağlanamadı.

Kılıçdaroğlu’nun hatası ise son derece somut bir konuyu, asla kanıtlayamayacağı bir iddiaya dönüştürmesi.

Dahası buna dayanak gösterdiği “hukuk” yaklaşımının tutarsız olması.

Ukrayna savaşı sonrası gelişmelerin gösterdiği üzere, para kaçırmak isteyen biri bunu ABD veya İngiltere’ye değil, Türkiye veya Körfez ülkelerine kaçırır. (Bkz. Oligarklar)

ABD’ye kaçırılan para asla garantide değildir.

“Türkiye’de tüm öğrenciler bir yurt sahibi oldu da sıra ABD’deki öğrencilere mi geldi?” diye haklı ve yerinde bir soru yerine, çok da gerçekçi ve akılcı görünmeyen bir “kaçma” iddiasını ortaya atmak şuursuzluk kıvamındadır.

Ülke koşulları çok daha etkili, iktidarı çok daha yıpratıcı meselelerle dolu iken böyle bir iddia ile ortaya çıkmak iktidara zarar vermez, fayda sağlar.

CHP liderinin muhalif bir gazeteci değil, ana muhalefet lideri olduğunu hatırlaması ve ona göre siyaset yapması gerekir.

Kemal Bey, bu suçlamalarından dolayı kendisine açılacak davayı büyük ihtimalle kaybetmez.

Çünkü Türken Vakfı ve ona aktarılan paraları kimse inkar edemez.

Ama bunu bağladığı nokta gerçekleşmediği müddetçe ispatlanabilir bir iddia olmadığı için, sadece ve sadece iktidarın işine yarar.

Ama CHP’li bir kısım seçmeni zaten inandığı şeye bir kez daha inandırmak için yaptıysa ona bir şey diyemem.

Ama bu nevi iman tazelemeler, karşı tarafın da imanını tazeletir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar