Davet
Okurlar sorup duruyor, “Muhalif gazetecileri davet eden AK Parti seni de davet etti mi?” diye.
Bana göre bu soru yanlış.
Ben “muhalif gazeteci” değilim.
Ben sadece “gazeteciyim”.
Gazeteci özünde muhaliftir zaten ama her şeye muhaliftir.
Sorgular, soruşturur, yanlışı dile getirir.
Yanlışı yapanın kimliği önemli değildir gazeteci için.
Konu siyaset ise bu iktidar da olabilir, muhalefet de.
Hepsini eleştirir.
Yetki ve güç iktidar tarafında daha fazla olduğu için ve sorumluluk iktidara ait olduğu için elbette iktidarı daha fazla eleştirir ama iktidarı eleştirirken, muhalefete karşı suskun kalmaz.
Ve daha önemlisi gazeteci muhalif olma iddiası altında muhalefetten nemalanmaz.
İktidarın elindeki kamu kaynaklarından beslenen gazeteci ile, muhalefetin elindeki belediye kaynaklarından beslenen gazeteciler arasında fark yoktur.
İkisi de “besleme gazetecidir”.
Tek farkları kimin beslediğidir ve yarın iktidar değiştiğinde şartları tam olarak eşitlenecektir.
Bugün muhalefet tarafından beslenen gazeteciler, yarın iktidar değişikliği sonrası “Tamam sizinle işimiz bitti. Biz yine muhalefetten besleneceğiz” diyerek AK Parti ya da MHP saflarına katılmayacaktır.
Ama bugün iktidardan beslenenlerin büyük bölümü yarın iktidar değiştiğinde büyük ihtimalle saf değiştirerek yeni iktidardan beslenme yollarını arayacaktır.
Bunun işaretlerini bugünden bile görmek mümkündür.
O yüzden sorudaki “Muhalif gazeteci” tanımını doğru bulmuyorum, kendimi muhalif gazeteci olarak tanımlamıyorum.
Sorunun özüne gelirsek.
Davet edilmedim.
Edilmeyi beklemiyordum.
Edilseydim de gitmezdim.
Samimi bulmadığım hiçbir davete katılmam.
Zaten onlar da beni bilirler.
Karnı tok bir adamı davet etmezler.
Ayrıca çok daha önemli işlerim var o gün yapacak.
Eşim ve kızımla beraber olacağım.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce