Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

CHP Genel Başkanı’nın İngiltere ziyareti sonrası yabancı sermaye ve seçimden sonra iktidar değişikliği olması halinde Türkiye’ye Batı’dan ciddi sermaye ve kaynak akışı olacağını söylemesine oluşan tepkileri anlamakta zorlanıyorum.

Dünyadaki bütün ülkeler, Batı dahil, ABD dahil, hatta İsviçre dahil, yabancı sermaye girişini teşvik ederken, Türkiye’de iktidara talip bir siyasetçinin “Büyük sermaye girişi olacak” demesi nasıl olur da eleştirilir!

Bunu anlamak, bunu akılla bağdaştırmak mümkün değil.

CHP’nin içindeki aşırı sol kanadın bu konudaki söylemi ve tepkisi ilkesel açıdan haklı olabilir, buna bir şey diyemem ama özellikle iktidar partisinin ve iktidar partisi destekçilerinin Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına “Memleketi peşkeş mi çekiyorsun” demesi çok açık bir tutarsızlıktan başka hiçbir şey değildir.

Bunu da benim söylememe gerek yok sayılar söyler.

Şöyle ki, AK Parti iktidarı döneminde yani 2003 ila 2021 yılları arasındaki 19 yıllık dönemde Türkiye’ye giren yabancı sermaye miktarı tam tamına 239 milyar dolardır.

Ve bunun büyük bölümü AK Parti’nin ilk 15 yılı içinde giren yabancı sermaye yatırımıdır.

Buna karşılık AK Parti iktidarının sürekli kötülediği önceki dönemde, yani 1980-2002 arasındaki 23 yıllık dönemde Türkiye’ye giren yabancı sermaye tutarı 15 milyar dolardır.

Ülkeye yabancı sermaye girmesi ülkeyi satmak diyecek olan bir AK Partilinin yukarıdaki sayılara bakıp biraz dikkatli konuşması gerekir.

Hele hele bu sermayenin Batı ülkelerinden gelecek olmasını, Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi Batı’ya peşkeş çekeceği iddiası ile ilişkilendirmek, bunu iddia eden iktidar açısından komedi ötesi bir durumdur.

Çünkü AK Parti dönemindeki bu toplam 239 milyar dolarlık yabancı sermaye girişinin dağılımına baktığınız zaman yüzde 15,7’sinin Hollanda, yüzde 8,1’inin ABD, yüzde 7,5’nin İngiltere, yüzde 6’sının Lüksemburg, yüzde 5,6’sının İspanya, yüzde 5,2’sinin Belçika, yüzde 4,4’ünün ise Fransa kaynaklı olduğu görülür. Daha küçük oranlıları da eklediğiniz zaman toplam yabancı sermaye girişinin 3’te ikiye yakınının Batı kaynaklı olduğunu görürsünüz.

Körfez ülkelerinin tamamından gelen sermayenin toplama oranı ise yüzde 7,1’dir.

Diğer ülkelerin toplama oranı ise yüzde 19,8 olarak görülür.

Yani AK Parti döneminde giren yabancı sermaye de Batı kaynaklıdır.

Ve yine AK Parti döneminde giren yabancı sermayenin üçte bir finans, yüzde 10’u enerji, yüzde 24'ü ise imalat sektörüne yönelmiştir.

BİT hizmetlerine gelen yabancı kaynak ise sadece yüzde 8,8’dir.

Bu yüzden CHP liderinin yabancı sermaye sokma ile ilgili taahhüdüne kendi partisinden gelen tepkiler bir ölçüde doktiriner nedenlerle kabul edilebilir olsa da, iktidardan gelen tepki komiktir.

Eğer bir ülkeye yabancı sermaye girişi sağlamak ülkeyi peşkeş çekmek ise, o zaten çoktan yapılmıştır.

Ki zaten yabancı sermayeyi düşman görmek aptallıktır.

Yanlış olan yabancı sermayenin hangi sektörlere yatırım yapmasının ülke yararına olduğunu hesaplamadan iş yapmaktır.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar