Zeytin dalının nedeni İmamoğlu mu!
İktidar kulislerinde gezindim biraz.
Epey bir şey öğrendim.
Mesela iktidarın kafasındaki seçim tarihi net.
Seçimi mutlaka ve mutlaka 14 Mayıs günü yapmak istiyorlar.
Bunun simgesel önemini vurguluyorlar sürekli olarak.
“O gün Demokrat Parti 27 yıllık tek parti iktidarını sona erdirdi. O gün önemli bir gün.”
Bunu söyleyen AK Partiliye “Ya o gün uzun süreli iktidarlara yaramayan bir gün ise. Ya o gün muhalefet de 21 yıllık bir iktidara son vereceğiz derse” deyince “Ne alakası var” diyor ama biraz bozuluyorlar.
Ama bana göre 21 yıldır Türkiye’de de hemen hemen bir tek parti iktidarı var gibi.
Bu tarih AK Parti’nin kafasında netleşmiş.
“Yu muhalefet kabul etmezse. Ya zamanında derse. Ya daha erken isterse” diye soruyorum.
“Demezler” diyen kesin bir tavır görüyorum.
Muhalefetin hala bir aday açıklamamış olmasından ise rahatsızlar.
Bir an önce karşılarında kimin olacağını görmek istiyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesin gözüyle baktıklarını ama son günlerdeki tavırlarından geri adım atabileceğinden çekindiklerini anlıyorum.
Onlar da bu konuda benim ağzımı arıyorlar.
“Kimse bilmiyor ama ben Kemal Bey’in aday olmayacağını düşünüyorum” diyorum.
Böyle bir olasılıktan tedirginler.
Anlattıklarından en istemedikleri adayın Ekrem İmamoğlu olduğunu anlıyorum.
“Kemal Kılıçdaroğlu karşısında ilk turda kazanırız” şeklinde bir özgüven geliştirmişler.
“Mansur Yavaş’ı da Beyefendi sahada yer. Mansur Bey’in kürsü performansı güçlü değil. Gençlerle bağı zayıf, Kürt seçmen oy vermez. Onu da rahat yeneriz” diye düşünüyorlar.
Ben bu görüşe hiç katılmadığımı söylüyorum.
En istemedikleri aday ise Ekrem İmamoğlu.
“Niye. Çok yıpranmadı mı sizce?” diyorum.
“Mesele o. Çok yıprattık. Bundan sonra onunla ilgili söylenecek hiçbir şey onu daha fazla yıpratamaz. Söyleyeceğimiz hiçbir şeyin etkisi olmaz. Aleyhine söylenebilecek her şeyi hem biz hem de başkaları söyledi" diyorlar.
İmamoğlu hakkında çekincelerinin önemli bir nedeni daha var.
“İmamoğlu aslında CHP’li gibi değil. Bize daha çok benziyor. Halkın içinde, herkese dokunuyor. Her yere giriyor, çıkıyor. Camiye de gidiyor, meyhaneye de. Pragmatik bir siyaset anlayışı var. Bizim gibi. Manevra yapabiliyor. Herkesle anlayabiliyor. Sizin İmamoğlu'nun bu tarzını sevmediğinizi fark ediyoruz ama bu tarzı halk, özellikle de bizim seçmen tipi seviyor. Kendinden görüyor. Ve en önemlisi bize karşı moral bir üstünlüğü var. Bizim en önemli adamlarımızdan birini iki kere yendi.”
“Ama İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile bile kavgalıymış” diyorum.
“Onu bizimkiler yazıp duruyor. İnşallah doğrudur” diyorlar ve ekliyorlar, “Zaten İmamoğlu adını masaya getirse getirse İyi Parti getirir. CHP’nin değil İyi Parti’nin adayıdır İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu da kendi partisinden, kendisinin İstanbul Belediye Başkanı yaptığı birini reddedemez” inancındalar.
Ve İyi Parti olmazsa İmamoğlu'nun aday olamayacağından eminler ve Cumhurbaşkanı’nın İyi Parti’ye uzattığı zeytin dalını da bu olasılığı ortadan kaldırmak istemesine bağlıyorlar.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce