Sanayiyi siyasallaştırmak
Ali Babacan’ın Baykar ile ilgili açıklamaları üzerine dün Türkiye’nin iki önemli isminin, üstelik ikisi de oldukça muhalif ve AK Parti karşıtı isminin şöyle bir konuşmasına tanık oldum.
“Böyle bir lafı nasıl etti. Acaba gerçekten bu adam İngiliz ajanı falan mı, ABD ve İngilizlerin Türk İHA’larından hoşnut olmadığını duyuyoruz hep…”
Diğeri şöyle yanıt verdi.
“Yok canım. Hiç zannetmiyorum. Ajan olsa seçilene kadar bu tavrını gizlerdi… Bununki basbayağı cahillik…”
Baykar’ın kuruluş ve gelişim hikayesini bilenler de Ali Babacan’a pek hak vermiyorlar.
Bugün işi yöneten Bayraktar kardeşlerin babaları Özdemir Bey’den olumsuz söz eden bir tek kişiye bile rastlamadım.
Milli Görüş geleneğinden gelen, Milli Selamet, Refah ve Saadet partilerinin çizgisinden sapmamış, Erbakan’a ihanet etmemiş, iktidar oldu diye AK Parti’ye yanaşma gereği duymamış, hatta yakınlarının söylediği kadarı ile karşı da durmuş, çılgın ve saygıdeğer bir mühendis olarak bilir herkes kendisini.
Milli Görüş geleneğinden gelmesine rağmen çocuklarını İmam Hatip liselerinde değil, modern eğitim veren okullarda okutmuş, Haluk Bayraktar ODTÜ üzeri Columbia, Boğaziçi; kardeşi Selçuk Bayraktar Robert Kolej, İTÜ, Universty of Pensylvania ve MIT’de okumalarını sağlamış, modern bir muhafazakar.
Baykar da iki neslin üst üste konmuş çabaları sonucu ortaya çıkmış bir sonuç.
Devletten destek görmüş mü!
Bilmiyorum.
Görmediklerini söylüyorlar ama keşke görmüş olsalar.
Üstelik Tekel de değiller.
Bu alanda öncü kuruluş kamuya ait TAİ ya da TUSAŞ.
Onların da son derece başaralı ANKA’ları, Aksungur’ları var.
Baykar ile aralarında tatlı bir rekabet olduğu aşikar.
Bu sektöre girmek yasak mı!
Elbette değil.
Nefesine güvenen borazancıbaşı.
Daha önce VESTEL denedi mesela.
Onların da Karayel’i var ama TUSAŞ ve Baykar kadar başarılı olamadılar.
Başka girişimler de yok değil. Kimi iyi giden kimi emekleyen, kimi patinaj yapan.
Kamu da bunları siparişlerle, sözleşmelerle her zaman destekliyor.
Üstelik de ne TUSAŞ ne de Baykar mevcut iktidar ile başlamış işler değil.
Çok daha eskiye dayanan çalışmalar, çabalar.
Baykar’ın kuruluş tarihi 1984, insansız hava araçları yapma çalışmalarına başlaması ise 2000 yılına dayanıyor, AK Parti'nin henüz icat edilmediği zamanlara.
ANKA'nın imalatçısı TUSAŞ’ın kuruluş tarihi ise 1973.
Bu çalışmaların AK Parti döneminde olgun meyveler vermeye başlamış olması ne bu firmaların suçu ne de AK Parti’nin başarısı.
Bir sürecin sonucu sadece.
İktidarın bunları kendi varlığına bağlaması ise siyasi bir hamle sadece.
Ve bu müthiş ürünlere bir yararı da yok.
Ama siyaset bu.
Biri Türkiye’nin bu başarısını kendi mal edince, diğerinin de bunu ona karşı kullanmaya kalkışması gibi manasız bir sonuç ortaya çıkıyor.
Ne biri doğru ne diğeri.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce