Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Ne kötü, Sinan Ateş'i ölümünden sonra tanıdım.

Öncesinde bilmek, tanımak isterdim.

Ama bunu ne yazık ki, şimdi, arkasından söyleyebiliyorum, şimdi anlıyorum.

Üzücü.

Benim şimdiye kadar şahsen tanıdığım iki Ülkü Ocakları Başkanı vardı. Biri Kahramanmaraş katliamcısının hakkımda verdiği ölüm emrinden beni koruyan ve tüm fikir ayrılıklarımıza rağmen dost olduğumuz Muhsin Yazıcıoğlu, diğeri ise Azmi Karamahmutoğlu idi.

Hani şu meşhur olaylı MHP Kongresi'nde kürsüye gelip "Ya çekiç olacaksınız ya örs" diyerek başladığı konuşmasında kongreyi tanımadığını belirtip "Yıkın" diyerek kürsüyü yıkan Azmi Karamahmutoğlu.

Şimdi bakınca Sinan Ateş'i de tanısaymışım keşke diyorum.

Ölümünden sonra fotoğraflarda evini gördüm.

İktidara yanaşan veya yapışan herkesin zenginleştiği, ucundan dokunanların Audi'li pudra şekerli ortamlara ilerlediği bir dönemde, iktidara yüz çevirmiş birinin "fakirhanesi".

Sıradan bir öğretim üyesinin bile standardının altında bir evin fotoğrafı.

İktidar şarabından koklayanlar villalarda rezidanslarda yaşarken ilkeleri uğruna gönül zenginliğini, günün zenginliğine tercih etmiş birinin tercihindeki asaletin fotoğrafı.

Ve tabii hepsinin ötesinde Atatürk'e, Atatürk ilkelerine, bu ülkeyi bu ülke yapan bir büyük ortak değere yaptığı vurgular.

Böylelerine siyasette rastlamak giderek zorlaştığı için, kaybı da daha üzücü oluyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar