Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile bu seçim arasındaki en önemli fark, Cumhurbaşkanı adaylarının halkla buluşması ya da buluşmaması konusunda görülüyor.

2018 yılında adaylar, özellikle de AK Parti’nin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayları sıkı bir maratona çıkmışlardı.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Muharrem İnce 44 ilde 107 miting yapmış, Cumhuriyet tarihinin kürsüyü en çok seven siyasetçisi olması muhtemel. AK Parti adayı R. Tayyip Erdoğan ise 27 günde 35, toplamda 55 miting gerçekleştirmişti.

Bugün bu hareketlilikten eser yok.

Geçmişte sesi kısılsa, konuşamayacak hale gelse bile meydanlara çıkan Erdoğan bugün meydanlarda değil. Bunun böyle olacağını kampanyalar başlamadan önce zaten yazmış, Erdoğan’ın bu seçimde meydanlara fazla inmeyeceğini çok önceden duyurmuştum. Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı tam da benim önceden tahmin ettiğim gibi televizyon programları ve iftar konuşmaları ile durumu idare ediyor.

Kemal Kılıçdaroğlu ise rakibinin bu zaafını değerlendirip, fırsata çevireceğine niyeyse o da meydanlara çıkmamayı tercih etti.

Her iki adayın bu tercihleri, ülkede seçim havasının oluşmadığı ve seçim kampanyalarının sakin geçtiği yolunda bir algı yaratıyor.

Hatta bazıları “Bu kadar sakin seçim hayra alamet değil” diyerek AK Parti’nin bildiği ya da güvendiği bir şey olduğunu söylüyorlar.

Ancak aslında durum tam da bu değil.

İki siyasetçi, seçim meydanlarında gerçekten fırtına gibi esiyorlar.

Bunlar Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş.

Her ikisi de partilerinin adayı ve tabii kendi Cumhurbaşkanlığı yardımcılıkları için meydanlardalar ve her ikisi de büyük ilgi görüyor. Üstelik bu ilgi taşıma su ile değil, suyun doğal akışı ile oluşan bir ilgi gibi duruyor.

Her ikisi de ama özellikle İmamoğlu, gittiği her yerde “rock star” gibi karşılanıyor, meydanları dolduruyor, büyük ilgi ama ilginin yanı sıra sevgi de görüyor. O da kürsüye alıştıkça belagati de, hitabeti de güçleniyor. Yerel seçimlerdeki çizgisinin çok üzerine çıkıyor, yıpranmışlığını ortadan kaldırıp, yeniden doğuyor.

Mansur Yavaş’ın da gittiği her yerde ciddi bir ilgi ve saygı gördüğünü de herkes müşahede ediyor.

Seçim atmosferini meydanlara bu ikisi taşıyor. Bu durumun CHP genel merkezindeki birkaç kişide ciddi bir rahatsızlık yarattığını tahmin etmek zor değil, ancak Meral Akşener’in muhalif seçmenin yüreğini ağzına getiren tavrının bu tabloyu yarattığı da aşikar.

Eğer Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanacaksa, bu ikilinin meydanlarda yaktığı ateşin etkisi çok büyük olacak.

Ve şunu şimdiden söylemek mümkün. İmamoğlu’nun yakaladığı hava, bundan 23 yıl önce Erdoğan’ın yakaladığı havayı aşıyor.

Bu yüzden de gizli ve açık iktidar yanlılarının hedefi artık Kılıçdaroğlu değil bu iki isim olacak.

Bu seçimi kim kazanır bilmiyorum ama 2028 seçimlerinin “yıldızı” şimdiden belli gibi.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar