7'den 70'e enflasyon belası
TÜİK verilerine göre aylık tüketici enflasyonu yüzde 7.25 olarak açıklandı. Böylece yıllıklandırılmış TÜFE ise yüzde 70’e vurdu.
Yediden yetmişe dememin sebebi bu.
Piyasa, enflasyonun aylık yüzde 5.75 gelmesini bekliyordu.
Yüzde 80’e dayanan İTO enflasyonunun alt detayları aslında piyasa beklentisinin de aşılacağını haber verir gibiydi.
Elbette sadece TÜFE’de değil diğer ölçümlerde de çok sorunlu veriler açıklanmış oldu.
Örneğin üretici fiyatları yıllık yüzde 122’ye dayandı. Çekirdek enflasyon yüzde 52’yi aştı.
KDV indirimlerinin kısmen de olsa fiyatlara yansımaya başladığı ayda gıdada yüzde 13’lük artış var. Kira, konut, ev eşyaları gibi doğrudan hayatı ilgilendiren diğer alanlarda da artışlar çok hızlı. Enerji ha keza böyle.
2002’deki kriz döneminden bu yana böyle bir enflasyon yaşamamıştık.
Kurdaki birikimli değer kaybının yüzde 70’lerde olması ve enerji fiyatlarının kriz seviyelerinde yüksek olması da hiç yardımcı olmuyor elbette.
Çekirdek enflasyonun hızlanmayı sürdürmesi, küresel emtia kaynaklı baskının sürmesi ve kurdaki kümülatif değer kaybının baskıyı sürdürmesi ile belli ki enflasyonda istediğimiz düşüşe daha çok var.
Bu bakımdan yaz aylarında gıdaya bağlı geçici düşüşleri pas geçip son bahara baktığımızda enflasyon için ne yazık ki iyimser olmak güç.
Türkçesi, eylül – ekim civarı yüzde 80’e yakın bir tüketici enflasyonu ve aralık ayında baz etkisine bağlı tatsız bir gerileme ile yılı yüzde 60’larda tamamlamamız olası.
Maliye politikaları sıkı değil. Para politikası zaten başka bir noktada. Geriye kalıyor makro-ihtiyati araçlar. Onların da asıl ebeveynleri olan ilk saydığım ikili olmadan çalışmaları zor.
Öyleyse enflasyon nasıl düşecek?
Enflasyonu kim düşürecek?
Fiyat kontrolü ile, demeçle, asgari ücret artışı ile ya da tahmin vererek enflasyonu düşürmek olası değil.
İyimserlik bir strateji değil çünkü.
Konut, kira, taşıma ücretleri, gıda fiyatları ve eğitim masrafları gibi ortalama bir vatandaşı ilgilendiren kalemler artık sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumdalar.
Gelir dağılımındaki eşitsizlik günden güne artıyor.
Evet, dünyada da enflasyon çok yakıcı bir hal aldı.
Ancak bu denli bu işten kıvranan bir ülke daha yok.
Bakın, dünyadaki TÜFE oranları geçen ay itibariyle böyle. En sağda Arjantin’den sonra biz varız. Kalanlar yakınımızda bile değiller.
Üstelik, buna rağmen enflasyonla mücadelede bizden çok daha cevvaller.
Doğu Avrupa ülkeleri geçen yıldan bu yana faiz artırıyorlar. Brezilya toplamda %10,75 puan artırdı. Üstelik yıl sonunda enflasyonu tek hanede bekliyorlar.
ABD’de 8 puanlık enflasyona karşın 75 baz puan artış yapıldı. Artışlar sürüyor, enflasyon ise düşecek. Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, İngiltere...
Hepsi faizleri artırdılar.
Evet dünyada enflasyon var. Ama mücadele de var.
Enflasyon bir beladır. O yüksekken emekler boşa gider. Ekonomi gerçekten büyümez.
Amerikan Merkez Bankası başkanı Powell böyle söylüyordu geçen gün televizyonda. Yarım puanlık faizi artışı yaptığı toplantıdan sonra.
Açılışta da Amerikan halkını teskin ederek sözlerine başladı. Bize güvenin dedi.
Sahi, bizde enflasyonu kim düşürecek?
Bunu hangi yollarla yapacak?
Sormak ve teknik altyapısı olan bir plan dinlemek hakkımız. Çünkü çok kişinin çok fazla canı yandı bu işten artık.