Çin - ABD çatışmasında Ortadoğu ne olacak?
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 16 Mart 2018’de yeniden başkanlık görevine seçildi. Çinlilerin çok sevdiği, beğendiği Cinping, 2017 Davos Zirvesi’nde ülkesinin dünyanın liderliğini üstlendiğini açıklamış, yeni konumlarını kibirli bir Batılı gibi değil, son derece alçak gönüllü bir Doğulu gibi ifa edeceklerinin altını çizmişti. Çin’in ‘Bir Kuşak Bir Yol' (One Road One Belt) projesiyle de dünya ticaretine katkı sunacağını belirtmişti. Ancak 2018’de ABD Devlet Başkanı Trump’tan gelen ticari salvolarla durum değişmeye başladı.
‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesi kapsamında yer alan ülkelere Çin, kesenin ağzını açmış, gelecek yıllardaki ticari faydaları düşünerek önemli krediler vermekle kalmamış, projelerin yapım işini de üstlenmeye başlamıştı. Çin ile Avrupa arasındaki tarihi kara yolu; İpek Yolu'nu (Silk Road) canlandırmayı hedefleyen bu projenin birden fazla ayağı var ve tüm ulaşım modlarıyla (kara, hava ve demir yolu) entegre olarak ilerliyor. Türkiye ve İstanbul’da bu projenin önemli ayaklarından birisi fakat kısa süre önce gündeme getirdiğim üzere Çinlilerin Yunanistan’da limanlara, karayolu ve demiryollarına yaptıkları yatırımları dikkate almamız gerek. Aksi takdirde pozisyon kaybedebiliriz.
Çin’in liderlik ettiği Asya ittifakı, İpek Yolu’nu yeniden kurmayı ve Avrasya işbirliğini hedefliyor. Türk Cumhuriyetleri, İran, Pakistan, Rusya, İran ve Türkiye gibi projenin önemli ortakları da var. Ancak İpek Yolu güzergahı üzerinde ABD’nin aktif olduğu ülkelerde bu projeyi sekteye uğratma girişimleri de söz konusu. Çünkü projenin tek hedefi ticaret değil. Dünyanın üretim merkezi pozisyonundaki Çin’in bu projeyle her açıdan farklı ülkelere açılımı ve etkileme gücü söz konusu. Hatta ABD etkisinden kurtarma iddiası olduğunu da söylemek mümkün.
Çin Devlet Başkanı Cinping’in son günlerde Ortadoğu ülkelerine 20 milyar dolar kredi ve 1 milyon 600 bin dolar mali yardım içeren yeni destek paketini de ABD ile girdikleri stratejik savaşın bir neticesi olarak da okumak mümkün. Mesela Filistin ve Suriye'ye yardım paketlerini bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Ürdün, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi sorunları olan ülkelere Çin el atıp kalkındırmak ve böylece sorunları azaltmayı hedefliyor. Ortadoğu ile işbirliği neticesinde Amerika’nın bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarından uzak tutulması da amaçlanıyor.
Çin attığı adımları, verdiği kredileri ve yatırımları Türkiye’nin de yakın plana alması gerekiyor. Çin’in dünyanın sayılı konteyner taşımacılık firması olan China Ocean Shipping Company (COSCO), Pire Limanı’nı Akdeniz’in en büyüğü yapmak hedefiyle çalışıyor. Bu strateji Türk limanlarını etkiler! Bizim de bir karşı adımımız veya Çin’e yönelik politikamız olmalı. COSCO, 2015’te de Yunanistan’ın Pire ve Selanik limanlarının işletme haklarını satın almış, 2017 yılında neredeyse bütün Türkiye konteyner kapasitesinin yarısına yakınını bu iki limandan gerçekleştirmişti. Dolayısıyla Ortadoğu ve komşu ülkelerimizdeki Çin’in varlığını iyi takip etmemiz şart.
***********
SABİHA GÖKÇEN VE 3. HAVALİMANI'NA YENİ ORTAK GELEBİLİR
İstanbul Yeni Havalimanı’nın (İHY) açılışına aylar kaldı. Dolayısıyla Atatürk Havalimanı ile de vedalaşacağımız günler sayılı. Ancak taşınma süreci kadar iki meydanın bu dönemi nasıl geçirecekleri de önemli. 29 Ekim’de sıfırdan yapılan İYH’nin her şeyiyle hazır olacağını beklemek işin tabiatına aykırı olduğu için Atatürk Havalimanı’nın dönüşümünde acele edilmemesi gerek. Zaten bazı birimler en azından birkaç yıllık geçiş sürecinde orda kalacağı için ‘Millet Parkı’ projesinin de çok yönlü ele alınmasına, üzerinde tartışılmasına bir fırsat olacaktır.
Konunun bir de bu havalimanlarının işletme tarafı var. Hem 3. Havalimanı hem de İstanbul’un Avrupa yakasının meydanı Sabiha Gökçen Havalimanı için yeni ortakların, yeni hissedarların devreye gireceğinden bahsediliyor. Önemli kaynaklardan edindiğim kadarıyla Sabiha Gökçen’in yüzde 80’e yakın hissesinin yeni bir işletmeciyle buluşması, 3. Havalimanı'nda ise 5 ortaktan birinin hissesini devretmesi veya 6. ortağın devreye girmesi söz konusu. Bu hususu 3. Havalimanı ortaklarına teyit ettiremedim. Fakat böyle bir gelişmenin de olabileceği söyleniyor.
***********
PARİS HİLTON KKTC’YE GELİRSE NE OLUR?
Dünya jet sosyetesinin Amerikalı önemli ismi Hilton Otelleri’nin varislerinden Paris Hilton, 28 Temmuz’da büyük bir grubun otelinin açılış etkinliğine katılmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) gelecek. Umarım son dakika bir değişiklik olmaz. Paris Hilton’un KKTC’ye gelecek olması adada çok önemseniyor. KKTC’den bir yetkiliye bunun sebebini sorduğumda, ‘Amerikalı tanınan bir ismin KKTC’ye gelmesi hem dünya genelinde daha fazla bilinmemize, hem de tanınmamıza tartışılmaz bir şekilde ciddi katkı sunacaktır’ yorumunu yaptı. Bakalım KKTC’de açılacak Paris Hilton’lu pencere ada turizmine ve tanınmasına nasıl bir katkı sunacak? Açılış gününe henüz 2 hafta var, erken yorum yapıyorum, dilerim bu ziyarete de politika bulaşmaz. ABD’li şarkıcı Jennifer Lopez de Temmuz 2010’da KKTC'de bir otelin açılış törenine katılacaktı, araya siyaset girdi, gelemedi. Hilton’u getirmeyi başaran önemli bir işe de imza atmış olacak.
***********
A400 M İLE F-35’İN PROJELERİNİN FARKI
Avrupa Birliği’nin askeri nakliye uçağı ismini hak eden Airbus A400M projesinde Türkiye, hem tasarım, hem imalat sürecinde Airbus ile ortak çalışmıştı. Projenin kavramsal tasarım sürecinde Avrupa'nın çeşitli ülkelerine bir gurup mühendis tecrübe edinme, ortak çalışma kültürünü geliştirme ve tasarım sürecinde nasıl devam edilebileceği amaçlı olarak gönderilmişti. Böylece TAI'nin tasarım sürecine dahil edilmesinde görevlendirilen mühendislerimizin çok fazla katkısı oldu.
Öte yandan A400M’den yıllar sonra benzer bir durum F-35’de yaşandı ama aynı netice alınamadı. F-35'in tasarım ve imalat süreçlerine dâhil olmak için bir grup yönetici ve mühendis ABD'ye gönderildi. Ama bu gruplar tasarım sürecine dâhil olmayı başaramadı. Fakat F-35'den imalat işi aldılar ve ödüllendirildiler. İmalat işi de önemli, ancak tasarımına dâhil olamadığımız işe ne kadar hâkim olabiliriz?
***********
MİLLİ SİHA’DA ENGEL ÇIKARAN VAR MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 9 Temmuz akşamı Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak ismi açıklanan Mustafa Varank’ın milli silahlı insansız hava araçlarına (SİHA) önemli katkıları olduğunu Selçuk Bayraktar’ın twitter mesajından öğrendim. Türkiye’ye ilk İHA ve SİHA’ları kazandıran, Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) envanterine sokan Baykar Makine’nin İHA projesinin ihale aşamasından, son noktaya kadar her adımda yaşadığı sorunların önemli bir kısmını hem yazmış, hem de şahit olmuş birisi olarak, yeni bakan, Cumhurbaşkanı eski başdanışmanı Mustafa Varank’ın bu denli katkısı olduğunu bilmiyordum ama taş koyanları az çok biliyordum. Bu vesileyle sayın Varank’a da başarılar diliyorum. İnşallah yeni dönemde bürokrasi milli ve yerli projelere bu tarz sorunlar yaşatmaz.
- Eurofighter ve Bayraktar TB2 yarışı!24 dakika önce
- Uçakta istenmeyen 7 yolcu tipi…22 saat önce
- Turkcell'i zarardan Ukrayna kurtarmış!6 gün önce
- THY'ye Trump'ın etkisi nasıl olacak?1 hafta önce
- Yenilenebilir enerjiyle ne kadar bağımsız olabiliriz?1 hafta önce
- Türkiye Kart ve Troy1 hafta önce
- THY ve Pegasus engelli dostu değil mi?2 hafta önce
- İstanbul iki güzel eser kazanmak üzere…2 hafta önce
- Çelik Kubbe'den TUSAŞ'ın GÖKBEY'ine…2 hafta önce
- Bu Horizon uçak dengeleri değiştirecek!3 hafta önce