Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kasım’da uçuşlarına ara verdiğinde, “Atlasglobal Havayolları yeniden uçabilir mi?” diye sormuş, içine düştüğü zor durumu uzun uzun yazmıştım. Nitekim gerekli kaynağı bulamadı ve yeniden uçmamak üzere iflas etti.

Murat Ersoy’un sahibi olduğu Atlasglobal Havayollarının bu duruma gelmesinde şirket yönetiminin, belli olmayan iş modelinin, ülkemizdeki çalkantıların ve havacılık sektöründeki kamu karmaşasının katkısı var.

Türkiye’nin havacılık sektörü akıl almayacak şekilde havayolu mezarlığıyla doludur. Türk Hava Yolları dışında 1990’lardan günümüze kadar gelen Onur Air, Pegasus ve SunExpress var. Ama o zamandan bugüne 30’a yakın özel şirket battı. Şimdi buna havalimanları da eklenmeye başladı.

Geçmişte yaşanan şirket batışlarından, krizlerden, kazalardan Ulaştırma Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) ders çıkarıp düzenleme yapmadığı için sorunlarla yaşamaya devam ediyoruz. Ülkemizde kaidesi ve kuralları oturmuş bir havacılık sektörü olsaydı inanın Atlas batmazdı. Pegasus Havayolları da o kazayı yapmazdı.

Havayollarının verdiği teminatları ilk fırsatta 3 milyondan 500 bin dolara çeken, kaptan pilot olma kriterinde uçuş saatleriyle oynayan, tecrübeye önem vermeyen, şirketler için her şeyi kolaylaştırmaya çalışıp, denetim yapmayan otorite olursa uçaklar kaza yapar, şirketler batar. Hava iş kanunu yok, pilotların yaptığı iş gurubu bir meslek olarak tanımlanmamış. Havacılık sektörü, ancak bu şekilde büyür.

Türkiye, havacılıkta son 17-18 yılda kazandığını hızla tüketiyor. Son 3 ayda Türk tescilli havayolu şirketlerinin yaşadığı kaza sayısı 10’a yakın. Sadece ölümlü vaka olanı biliyoruz. Bu hadisenin de ‘Kaza Kırım Raporu’nu ülkemizin yasaları sebebiyle hiçbir zaman göremeyeceğiz. Çünkü, “Yassssak.” Kaza yapan uçağın pilotları için hemen dava açan, ifade almaya çalışan bir ülkede, kazayı aydınlatacak en önemli unsur “Kaza Kırım Raporu” ne kadar önemli olabilir?

Murat Ersoy’un sahibi olduğu Atlasglobal, havayolu, teknik bakım ve uçuş akademisi olmak üzere 3 ayrı şirketle sektörde faaliyet gösteriyordu. 3’ü de iflas bayrağını çekmiş durumda. Atlasglobal yaklaşık 4 yıl önce 60 milyon dolar Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) kredi kullanmıştı. Bankalara ve sektöre toplamda 160 milyon dolar civarında borçla sektöre de darbe vurdu. Ama Ersoy’un kendisi de ciddi anlamda para kaybetti.

Atlas’ın kötü yönetimi, yanlış yatırımları, yanlış iş modeli (düşük maliyetli ve charter uçuşları ile full service; THY benzeri operasyon) iflasını getirdi. Diğer dış etkenler ise bu süreci hızlandırdı.

Şimdi anlamlı soruyu soralım;

Kamu otoritesinin yani Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün her 6 ayda bir şirketleri finansal ve teknik olarak denetlemesi gerekiyor. Atlasglobal denetlendi mi? Denetlendiyse bu kadar borç yükü nasıl birikti? Neden sessiz kalındı? Araştırılması icap etmez mi?

***

Korona virüs yüzde 30 düşürdü

Çin Wuhan’da ortaya çıkan korona virüs salgınına ilk tepkiyi veren ve en fazla etkilenen havayolları oldu. Akabinde neredeyse etkilenmeyen sektör kalmadı. Gözlerin çevrili olduğu Dünya Sağlık Örgütü ise mutlu haber vermek yerine mecburen, “korona virüse karşı etkili bir ilaç geliştirildi” haberlerini yalanlamaya odaklandı. Güzel haber geciktikçe havayollarının yolcu kaybı artmaya başladı. Birçok insan seyahat planını erteledi. Çin’e yapılan tüm uçuşlar iptal edildi. Akabinde Hong Kong, Macau ve Tayvan’a olan seferler de ya azaltıldı, ya da tamamen kaldırıldı.

Bazı havayollarıyla görüştüğümde özellikle Doğu’ya olan uçuşlarında yüzde 30 civarında azalma olduğunu öğrendim. Batı uçuşlarında ise korona virüsün etkisiyle talep azalması yüzde 22 seviyelerinde

***

Pegasus kazasında sürpriz sebep!

Sabiha Gökçen’de pistten çıkan Pegasus Havayolları uçağının kara kutuları Almanya’da 12-16 şubat tarihleri arasında okundu. Bir ay içinde de raporu yazılacak. Böylece kazanın sebepleri hakkında kesin bilgiyi yetkililerin paylaştığı ölçüde öğreneceğiz.

Bu aşamada benim öğrendiğim uçak iniş aşamasında ayrıca yıldırım çarpmasına maruz kalmış. Yıldırım çarpmaları için uçakların donanımları var. Elektrik uçağa bir yerden girip diğer taraftan çıkıyor.

Uçaklar, “Faraday Kafesi” konseptine göre tasarlandığı için yıldırım düşmesi durumunda, uçak içine zarar vermeden havaya karışıyor. Uçak gövdesinin antistatik olması elektriğin uçak içine geçmesini önler, ancak böyle durumlarda pilotlar ilave bir görev daha çıkıyor. Motor saatlerini ve diğer sistemleri kontrol etmeleri gerekiyor.

Kısacası, “yıldırım sebebiyle bu kaza yaşanmıştır” diye bir durum yok. Ancak kaza sonrası mevcut verilerle yapılan yorumlardan çok daha farklı, sürpriz bir durumun kazadaki rolüne işaret ediliyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar