Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Mahmut (26) aktivist, sevdiği kadını özleyen bir adam. Milad (24), eskiden çanta tasarımcısıyken şimdi savaş muhabiri. Ezalden öğrenciyken özgürlük savaşçısı olan, şimdi yine öğrenciliğe dönen tutkulu bir genç. Bu 3 gencin ortak noktası Suriyeli olmaları ve Gaziantep’te yaşamaları değil sadece. Maruz kaldıkları işkenceler, verdikleri kayıplar, ölen sevdikleri, burunlarında tüten evleri de... Ve her şeye rağmen insanlıklarını kaybetmemeleri, bitmeyen umutları... Aslıhan Ünaldı ile tanışmaları ve “Inbetween Nowhere / Arada Hiçbir Yerde” belgesel filminin başrol oyuncuları olmaları da bir başka ortak noktaları.

Eylül ayında festivallere gönderilmesi planlanan bu filmin tamamlanabilmesi için 20 bin dolar gerekiyor. Sadece 20 bin Amerikan Doları. Sonra yoluna devam edebilecek ve tüm dünyaya 3 gencin gözünden, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük mülteci ıstırabının gerçeklerini anlatacak. Bu satırlar yazılırken Kickstarter’da 47 kişi filme destek vermiş, yaklaşık 6 bin 500 dolar toplanmıştı. Sokaktaki Suriyelilerle göz göze gelmekten kaçınıyor olabilirsiniz belki. Ama bu filmi tüm dünyanın izlemesi gerekli. Aslıhan Ünaldı gözünü karartmış, ne pahasına olursa olsun bu filmi tüm dünyaya izletecek.

Ortadoğu politikası konusuna ilgin nereden geliyor?

Sanırım öncelikle Ortadoğu’da yaşamamdan geliyor. Alman Lisesi’nden sonra Amerika’ya Yale Üniversitesi’ne gittim. Fotoğraf ve uluslararası politika okudum. Küçüklükten beri haksızlığa tahammül edemezdim. Üniversitedeyken özellikle kültürel emperyalizm üzerine yoğunlaştım, hatta tezimi bu konuda yazdım. Dünya politikasındaki dengelerin dengesizliği üzerine yoğunlaştım.

Dünya politikasına dair en çok ne rahatsız ediyor seni?

Büyük güçler tarafından yönetilen politik ekonomik olayların bireylerin hayatına etkisi, ilgi alanım. Medyanın Batı’nın kontrolünde olmasından kaynaklanan ve dünyadaki bilgi akımının Batı’dan Doğu’ya gitmesinden kaynaklanan bir haksızlık var ortada. Bizim Amerika’nın filmlerini izlememiz ama Amerika’nın bizim filmlerimizi seyretmemesi gibi... Bu portre her zaman beni rahatsız etti. Tabii ki terörü desteklemiyorum ama Amerika bir hava saldırısı ile yüzlerce kişiyi öldürürken bir terörist 4 kişiyi öldürdüğü zaman, onun dünyanın en kötü kişisi ilan edilmesi gibi durumlar. Yüzyıllar boyunca tüm ülkeleri sömürmüş olan Avrupa’nın şu anda insan hakları konusunda ahkam kesmesi gibi şeyler. Dediğim gibi en çok da kültür emperyalizmi.

BİR İNTİHAR BOMBACISININ TEREDDÜT ANI

■ Böyle düşündüğün halde neden ABD’ye gittin?

Orada istediğin her şeyin eğitimini, istediğin şekilde alabiliyorsun. Burada kalsam fotoğrafla birlikte politika okuyamazdım. İlgi alanım çok genişti. Herkes “Ne alaka” derken şu anda fotoğrafın ve politikanın sentezini, çektiğim belgesellerle yapmayı başarıyorum.

“Razan” filminden bahsedebilir misin?

Kan donduran bir kısa film... Benim ilk filmim “Razan”. New York Üniversitesi’nde sinema master’ı yaptım. Yale’de okurken üniversiteden sonra New York’a taşınmak istiyordum ama işim ve param yoktu. Bir gece bir partide matematikle ilgili konuşurken birisi “Senin matematik kafan var, işin var mı?” diye sordu. “Yok” dedim. Kartını verdi, aramamı söyledi. Ertesi gün Wall Street’te bir yatırım bankacılığı işine başladım. O hayat bana göre değildi ama orada kalmamı ve master için para biriktirmemi sağladı. Ben master yaparken Türkiye’de bir kadın bir otobüsün içinde kendini patlattı. Annesinin beyanatları ve fotoğrafları beni çok etkiledi. “Benim yaşlarımda bir kadın bunu nasıl yapar” diye bayağı kafa yordum. Sonra 11 Eylül oldu, Irak’ta savaşa karşıydım. “Savaşla terör çözülmez, savaş ancak daha çok terörist yaratır” mesajlı bir film çekmek istiyordum ve 1 gecede bu filmi yazdım. Amacım teröristlerin de insan olduğunu göstermekti, çünkü o dönem Amerika’da Bush’un “Teröristler şeytandır” söylemleri yayılıyordu.

Sonra?

Manhattan’da metroyu uçurmak için yola çıkan ama insanların yüzlerini görünce tereddüt eden canlı bomba bir kızın hikâyesini yazdım. O tereddüt anının terörist olsa da kişiyi insanlaştırdığını düşündüm. Senaryoyu ilk okuttuğum kişi, “Yağmurdan Önce” filminin yönetmeni Milcho Manchevski idi. O zaman master yaptığım okulda öğretim görevlisiydi. “Sen çekmezsen ben çekerim bu filmi” dedi. O derece beğendi. New York’ta metroda çekim yapmak yasak. Hele ki konu bu olunca... Çok hızlı bir şekilde, gizlice çektik. Bir öğrenci filminden beklenmeyecek başarı gösterdi. Rotterdam Film Festivali’nde prömiyeri oldu, dünyanın farklı yerlerinde gösterildi ve insanları epey etkiledi. Hatta o zaman HBO kanalından filmin uzun metrajlı halini yapmam için teklif geldi.

Neden kabul etmedin?

Bilmiyorum, şimdiki aklım olsa kabul ederdim.

'ARADA HİÇBİR YERDE'

Kickstarter’da kampanyası devam eden “Arada Hiçbir Yerde” filmini çekmeye nasıl karar verdin?

2 milyon insanın onlarla hiçbir alakası olmayan nedenlerle evlerinden, kültürlerinden, varlıklarından olmaları, kaçtıkları yerlerde istenmeyen göçmenler olarak yaşamaya çalışmaları tam da benim kalbime dokunan bir konu. Bu tarz bir şey yapmayı çok istiyordum zaten.

Neden kamplardaki Suriyeliler değil konun?

Çünkü “zavallı”, “kurban” Suriyeliler konusu medya tarafından yeterince inceleniyor.

Filmindeki 3 arkadaşla nasıl tanıştın?

İngiliz gazeteci bir arkadaşım Mahmut’tan biraz bahsetti. Çevirmendi. Aklımızda oraya gidip mümkün olduğunca çok kişiyle konuşarak sonra dönüp para bulmak ve tekrar gidip düzgün bir film çekmek vardı. İlk akşamdan Mahmut bizi arkadaşlarıyla tanıştırdı, onların dünyasına girmeye başladık. Onları dinledikçe, yaşadıkları şeylerin ne kadar trajik olduğunu gördük. Diğer yandan gençlikleri, umut dolu halleri, hâlâ gülebilmeleri çok çarpıcıydı. Kimse saatlerce ağlayan insanları seyretmek istemez sonuçta. İşin içinde espri de olsun istedik. Onların o enerjik halleri, sadece doğdukları yer yüzünden kaybettikleri ve oluşan tezat bana bir film için çok uygun geldi. Ayrıca bu 3 arkadaşın aralarındaki dostluk da çok etkileyiciydi.

Sevgilileri, aileleri nerede bu 3 arkadaşın?

Mahmut’un nişanlısı Halep’te. 6 ay önce Türkiye’de düğün alışverişi yapmışlar. Kız ailesiyle vedalaşmak için Halep’e dönmüş. O sırada Türkiye sınırı kapatmış, kız orada kalmış. Mahmut 26 yaşında. Şimdi sadece evlenebilmek için hayatını tehlikeye atarak sınırı gizlice geçmeyi planlıyordu biz buraya dönerken. Ezalden Halep’teyken Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) en genç lideriymiş. Milad hâlâ Halep’te yaşıyor ve yılda birkaç kez son derece tehlikeli biçimde sınırı geçiyor. Suriye’de IŞİD tarafından tutuklanıp işkence görmüş.

Bu filmi izleyen kişilerin neyi anlamasını istiyorsun?

Sadece doğduğu coğrafya yüzünden, politik oyunlar yüzünden gencecik hayatların nasıl mahvolduğunu anlamalarını istiyorum. Türkiye’deki insanların anlamasını istediğim şey şu: Bu insanlar keyiflerinden buraya gelmiyor, keyiflerinden evlerini bırakmıyor. Ellerinde olsa hemen geri dönerler. Buraya birçok grubun arasında ateş altında kaldıkları için, canlarını kurtarmak için kaçarak geliyorlar.

IŞİD adı geçen işleri yapanlar tehditlerle karşılaşıyor. Sen bu tarz şeylere maruz kaldın mı?

Şu ana kadar IŞİD’le alakalı bir zorluk yaşamadım. Zaten daha film çıkmadı ama filmin Facebook sayfası çok ilgi gördü. Tanıtımı 2 günde 40 bin kişi seyretti. Özellikle Ürdün’den çok ilgi görüyor. Kötü yorumlar aldım... Küfür içeren telefon da aldım ama çok ciddi bir şey yok.

'ÖYLE YA DA BÖYLE TOPLAYACAĞIM'

■ Kickstarter’a neden başvurdun?

Çok güncel bir film ve bir an önce bitsin, dünyada bir an önce izlensin istiyorum. Filmin ses getireceğini düşünüyorum ama çok ani ortaya çıktığı için fon bulmam mümkün olmadı. Şu anda yakın tarihli festivallere yetiştirmeye çalışıyorum. Bir yandan da Mahmut’un, Ezaden’in, Milad’ın hayatında her şey çok hızlı gelişiyor, değişiyor. Politik durum da öyle. Gaziantep’te daha fazla çekim yapmam lazım. Post prodüksiyon çok masraflı. Aciliyetten dolayı buna karar verdim.

■ Gereken para toplanmazsa ne olur?

Öyle ya da böyle toplayacağım. Gerekirse tek tek insanların kapılarına gidip toplayacağım. Bu 3 insan bize güvendiler, en mahrem şeyleri anlattılar. Bir sorumluluk hissediyorum ve bunu muhakkak yapacağım.

■ Senin için sırada ne var?

Yüzde yüz bu filmi bitirmeye odaklanmış durumdayım. Bir de uzun metraj film var aklımda. Tamamı teknede geçen bir film. Onu da inşallah gelecek yaz Türkiye’de çekmek istiyorum.

NASIL YARDIM EDEBİLİRİNİZ?

Kickstarter.com sitesine girin, arama bölümüne Inbetween Nowhere yazın. Proje karşınıza çıkacak ve sitede gerekli yönlendirmeleri bulacaksınız. Minimum 5 dolar bağışlayabilirsiniz. Kampanya perşembe gününe kadar devam edecek

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar