Kaybedenler kulübü!
CHP İzmir’de, il kongresi öncesinde başlayıp son günlerde iyice şiddetlenen tartışmaları hayretler içinde izliyorum.
Parti içinde bir kesim, oturmuş yerel seçimlere 1 yıl kala Aziz Kocaoğlu sonrası dönemin senaryosunu yazmaya çalışıyor.
O senaryolarda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na yakın olduğu düşünülen ilçe belediye başkanlarının da kalemi kırılıyor.
Bornova’da Olgun Atilla, Karşıyaka’da Hüseyin Mutlu Akpınar, Tire’de Tayfur Çiçek, Urla’da Sibel Uyar, Çeşme’de Muhittin Dalgıç gibi daha çok isme çizik atılıyor.
Bu liste hayli kabarık.
Belli ki ne kadar çok koltuk boşalırsa, Kocaoğlu sonrası için yapılan planlara o kadar çok isim talip olacak.
Hedef ortada; cepheyi genişletmek.
Peki Aziz Kocaoğlu, 2019’da aday olmayacağını mı açıkladı?
Veya CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İzmir Büyükşehir Belediyesi için yeni bir isim arayışına mı başladı?
Yoo...
Peki ortada Aziz Kocaoğlu’na, dolayısıyla CHP’ye seçim kaybettirecek bir başarısızlık mı var?
Bu nedenle yeni bir aday ihtiyacı doğdu...
Tam tersi...
Kocaoğlu, bazı başarısız ve tepki çeken uygulamalara imza koymuş olmasına rağmen bütününe baktığınızda son derece başarılı bir performans sergilemiş bir Büyükşehir Belediye Başkanı...
Durum böyle olunca “durduk yerde bu tartışmalara ne gerek var?” sorusu akla geliyor.
Öyle ya memleketin ve kentin bunca sorunu varken bu mesele neden bir anda öne çıktı?
Değil mi ya!
Ancak bu tartışmayı başlatanlarla, o senaryolarda adı geçenlerin kim olduğuna bakarsanız durum kendiliğinden ortaya çıkar.
Mesela Kocaoğlu’na karşı başlatılan parti içi muhalefete önderlik etmeye çalışan milletvekili Tacettin Bayır.
Kocaoğlu onay vermediği için İl Başkanlığını kaybeden isim.
Mesela adı Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak anılan eski genel sekreter Kamil Okyay Sındır.
Kocaoğlu karşı çıktığı için Bornova’da 2. dönem aday yapılmayan isim. Bu senaryoları piyasaya sürenlerin listesi uzayıp gider.
Hepsinin tek ortak noktası geçmişte Kocaoğlu ile yaşadıkları ve hepsinin de giriştikleri mücadelenin yenilen tarafı olmaları.
Anlayacağınız hepsi de “kaybedenler kulübü”nün birer üyesi...
Şimdi birleşerek sürdürdükleri bu savaşı kazanma şansları var mı dersiniz?
Don Kişot’un, yel değirmenleri ile savaşından fazla değil derim!