Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Artık son günleri sonbaharın. Hatta gidişi gecikti bile.

Akyazı’daki dostum Abdullah yeni bir yer keşfetmiş, Keremali Yaylası. “Orayı muhakkak görmelisin” dedi.

Sonbaharın son güzel günlerinde, ağaçların yeşilden sarıya dönen muhteşem renklerini kaçırmamak için, “hemen geliyorum” dedim.

Üstüne üstlük, yaylanın en zirvesinde bir de minik bir göl var. Bu da hediyesi!

Kış gecikti. Havalar sıcak ve yağışsız. Bu yüzden sonbahar uzadı. Hendek’ten yaylaya çıkarken, ağaçların yapraklarının muhteşem sararmasına, hatta bazılarının açık yeşil kalmasına hem hayret ediyoruz hem de hayranlıkla bakıyoruz.

Aslında sonbahar güzelliğini biraz daha izleyebiliriz diye sevinmemiz gerekir.

Ama bu durum doğaya zarar veriyor.

Soğuklar yeterince olmadığı için, yağışlar başlamadı bir türlü. Toprak kuru, ağaçlar ve bitki örtüsü kar yağmadığı için üşüyor, kış uykusuna dalamıyor...

Anladım ki her şey vaktinde güzel.

Vaktinde dökülmeyen yaprak, vaktinde yağmayan kar ve yağmur dengeyi bozuyor.

Zaman, hayatın ana kaynağıdır. Zamanı gelince olmayan her şey bir dengesizliğin sonucudur.

Eskiler der, “Allah sıralı ölüm nasip etsin”…

“Vakti geldiğinde Allah emaneti teslim etmeyi nasip etsin”...

Ölümün bile vakitlisi güzeldir. Ne erken, ne geç…

Ölmek için dua eden insanlar gördüm. “Vakti geçti” derlerdi. “Allah’ım emanetini al artık” diye yalvarırlardı.

Bu yüzden gecikmiş ölüm bile acı verir.

Her şey vaktinde güzeldir…

Rakım yükseldikçe soğuk artıyor, soğuk arttıkça ağaçlardaki ve doğadaki değişimi gözlemleyebiliyoruz.

Yukarılarda ağaçlar daha çok dökmüş yapraklarını. Artık sarı yaprak kalmamış dallarda neredeyse. Ağaçlar çıplak kalmış. Yerdeki otlar kurumuş.

Ağaçlar savunmasız halde bekliyorlar.

Aslında kar yağdığında onun altına saklanacaklardı. Kar bitkileri dondurmaz, tersine ayazdan korur.

Kar gelmedi… Hüzünlü halde buldum yaylayı.

Soğuk, rüzgar, ayaz gölün yüzeyini dondurmuş. Ama tam donamamış, ince buz tabakası yer yer sulu kalmış.

Gölün tamamı buz tutsaydı iyi olacaktı. Su altı bitki örtüsü de bunu ister.

Gölün suları çekilmiş bir de. ‘Kış günü neden olsun’ diye düşündünüz sanırım.

Gölleri besleyen şey, yer altı sularıdır. Onlar da kar yağışıyla beslenir. Bir de yağmur.

Dereler zayıflamış, bir deri bir kemiğe dönmüş hepsi.

Akıp göle ulaşanlar azalmış. Yarı yolda açlıktan tükenmiş insan gibi dereler.

Sonbaharın son güzelliğini izleyelim derken, doğanın acı çekmesine şahitlik ettik.

Vakitsiz olan her şey insanı hüzünlendirir.

Köylüler, çiftçiler, ırgatlar kar yağmamasından, yağmurun olmamasından kaygılılar.

Eğer Aralık, Ocak böyle geçerse, bu sene tarlada, bağda, bahçede ürün olmaz.

Dereler beslenmezse, göller dolmazsa susuz toprak kuruyup, çatlar.

Dua ediyorlar bu yüzden. Vaktinde gelsin kar, vaktinde yağsın yağmur, vaktinde bastırsın soğuklar…

Her şey vaktinde olsun, dualar hep böyledir.

Vaktinden önce elden ayaktan düşmeyelim...

Vakti geldiğinde evlatlar, çoluk çocuğa karışsın…

Ne ilginç değil mi, her şeyden çok sevdikleri evlatlarının bile vakti geldiğinde evde ayrılıp, kendi yuvasını kurmasını ister ana babalar.

Çünkü her şey vaktinde güzeldir.

Gecikmiş olan her şey dengeyi bozar.

Adalet de böyledir, aşk da böyledir, ayrılık da böyledir, hatta vuslat da böyledir.

“Allah her şeyi vaktinde nasip etsin.”

Eski insanlar böyle dua ederdi. Ne doğru duaymış meğer.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar