Limansız hayat
Anne hırçın dalgalar, amansız fırtınalar ve yitirilmiş rotalar arasında geçen hayatta sığınılacak bir limandır.
Yıprandığınızda, hırpalandığınızda, çaresiz kaldığınızda ve korktuğunuzda, o liman sizi sarıp sarmalar ve iyileştirir.
Rahmetli Doğan Cüceloğlu “annen yoksa kimsen yok” dediğinde, bu sözün ne kadar derin bir anlam taşıdığını ve nasıl bir duygu olduğunu hemen anlamıştım.
Çocuk denecek yaşta annesini kaybetmiş biri olarak, annesiz büyümenin, aslında kimsesiz büyümek olduğunu derinden hisseden biriydim çünkü.
Yaşınız kaç olursa olsun, dara düştüğünüzde gözünüz sığınılacak bir liman arıyor.
Anne yaşadığınız sorunu belki somut olarak çözmese de onun duası, şefkati, sevgisi ve merhameti yaralarınıza merhem oluyor yine de.
O yüzdendir ki, annesi olanlara her zaman şunu derim, her gün gidip sarılın, öpün, koklayın, onun bebeklikten beri sizi tedavi eden sevgisine bırakın kendinizi...
Dünyada hiçbir sevgi anneninkine benzemez çünkü.
Karşılıksız, katıksız, saf ve berraktır. Annenin sevgisinden şüphe eden hiçbir evlat yoktur. Geri kalan tüm sevgiler sorgulanır, şüphe edilir ama anneninki asla.
Erkek çocuklarının sanırım anne ile olan ilişkisi kız çocuklarına göre biraz daha farklı.
Bir erkeğin ilk aşkı annesidir. İlk tanıdığı kadın odur çünkü.
Sonradan aşık olduğu her kadında, ilk aşkı olan annesinden bir parça arar erkek.
Ne kadar güçlü olursa olsun, erkek sığınılacak bir liman olarak kadını görür.
O limanda kendini tedavi edecek şey de şefkat, sevgi ve huzurdur. Bunu ilk annesine sarıldığında görmüştür ve öğrenmiştir.
Aşk ve evlilik, erkek için biraz da huzur ve şefkattir bu yüzden. Bu da annesinden miras kalmıştır.
O nedenledir ki, okyanuslarda geçen çetin yolculuğunda dönüp dolaşıp, kendini sevgi ve şefkatiyle huzura kavuşturacak olan "anne limanına" demirlemek ister erkek.
Sanırım kadınlar için de aynıdır. Belki onlar arasında bizdeki gibi bir aşktan bahsedemesek de, bir kadın için anne sırdaştır, dert ortağıdır, kollarında ağlanacak en yakın dosttur.
Kadın ya da erkek, evlat için anne tartışılmaz bir tarifle, sığınılacak limandır yani...
Onun göğsü, cennet kokulu bir bahçedir.
Korktuğumuzda kendimizi güvende hissettiğimiz yegane yerdir.
İnsan ömrü boyunca kovulduğu cenneti ararmış dünyada.
Anne kucağı insanın yer yüzündeki tartışmasız cennetidir.
İşte anneyi yitirdiğinizde sanki ikinci kere cennetinizi yitirmiş gibi oluyorsunuz.
Çaresiz, tek başına, şaşkın, kimsesiz ve korku içinde kalıyorsunuz bu dünyada.
Limanını kaybetmiş bir gemi gibi, okyanuslarda rotasız dolaştığınızı düşünüyorsunuz...
Yaşınız kaç olursa olsun, yitirdiğiniz için ölene kadar göz yaşı döktüğünüz yegane insan annedir.
Dolmuyor, hiçbir şey annenin yokluğunu doldurmuyor.
Bitmiyor, hiçbir zaman anneye olan ihtiyaç bitmiyor.
Yokluğunda nasıl bir savrulma yaşayacağınızı bildiğim için, yaşarken annenizin kıymetini bilin istedim.
- Üst düzey güvenlik yetkilisi: Çatışma alanı genişleyebilir... Hamas ile esirler konusunda temas halindeyiz...11 ay önce
- Filistin Sorunu: Suçlama yarışı, çıkar kargaşası11 ay önce
- AK Parti'de değişim isteyenler11 ay önce
- AK Parti'nin değişim kongresi11 ay önce
- Yeni AFAD Başkanı Okay Memiş: AFAD'ı daha da güçlendireceğiz1 yıl önce
- Çalışma hayatı için acil reform gerekiyor1 yıl önce
- Zekai Paşa konuşmaya nasıl ikna oldu?1 yıl önce
- Tüm yönleriyle kira ve konut fiyatlarındaki sorun… Nedenler, sonuçlar ve çözüm önerileri.1 yıl önce
- Kabineden tanıdık portreler1 yıl önce
- Yağmurlu yemin gününde etkileyici Kabine1 yıl önce