Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Organize suç örgütü lideri suçlamasıyla aranan Sedat Peker vakası, öylesine bir sarmal ve girdap yarattı ki, gün geçtikçe etkisi azalacağına ve küçüleceğine, tam tersi oluyor.

Girdap büyüyor ve sarmal artıyor.

Büyük bir dalgalanma yaşanıyor ülkede.

Ve bir türlü yargı harekete geçmiyor.

Herkesi hırpalayan, örseleyen, milyonlarca insanın kafasında soru işaretleri yaratan iddiaları araştırıp, ortaya hakikati çıkartacak olan soruşturma başlamadıkça, dalgalanma, girdap ve sarmal daha da büyüyecektir.

Bir suç örgütü liderinin açıklamalarına inanarak, yargının soruşturma açmaması gerektiğini savunanlar var.

Ancak aynı suç örgütü liderinin iddialarına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TRT’de ve Habertürk’te saatler süren cevaplar verdi.

Eski Başbakan Binali Yıldırım da yine o iddiaları dikkate alıp açıklamalar yaptı.

O zaman yargının da bu iddiaları dikkate alıp harekete geçmesi neden tuhaf olsun ki?

‘Soruşturma açılmalı’ diyenleri eleştirenlerin görmediği bir şey var: Yargının iddiaları araştırmasını isteyen ve resmen de savcılığa başvuran bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.

Öte yandan bu konu yabancı devletlerin, istihbaratların kullanabileceği bir araca dönüşmek üzere. Türkiye'yi uluslararası sahada zor durumda bırakma tehlikesi doğdu.

Yargının bu olaya güçlü şekilde el koymasını yaşanan dalgalanmayı, giderek büyüyen girdabı ve sarmalı durduracak tek çare olarak görüyorum.

Başka türlü işin içinden çıkmak mümkün değil.

AK PARTİ İÇİNDE TARTIŞMA BAŞLAYABİLİR

Habertürk’teki yayında Süleyman Soylu’nun yargı ve Adalet Bakanlığı’na yönelik sözleri çok dikkat çekiciydi. Bunu o kadar çok vurguladı ki, Bakan Soylu isim vermemesine rağmen sosyal medyada Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün adı TT oldu.

Yine isim vermeden eski bakanları, eski MİT mensuplarını da eleştirdi.

Bunun önümüzdeki günlerde AK Parti içinde bir tartışma yaratacağını Ankara’dan gelen bilgilerden görüyorum.

Keza Mehmet Ağar, Korkut Eken, eski siyasetçiler, bürokratlar, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve daha bir çok isme yönelik ifadeleri tartışmayı geniş bir alana yayacak boyutta.

Yani Süleyman Soylu'nun, Habertürk’teki programda her türlü soruya cevap vererek tartışmaları, iddiaları ve dalgalanmayı bitireceği düşünülürken, tartışmaların daha geniş bir alana yayılmasına neden oldu sanki.

GAZETECİLERİN ZOR SINAVI

Bir kere Bakan Soylu’nun kendine en muhalif gazetecilerin programda olmasını kabul etmesi ve her türlü soruya cevap vereceğini söylemesi, son günlerde görülmemiş bir tutum. Bence takdire şayan.

Şurası açık ki, televizyonculuk tarihinde çok sık anılacak bir program oldu. Habertürk mesleki açıdan çok başarılı bir işe imza attı.

Meslektaşlarım da sanırım hayatları boyunca bu programı unutmayacaklar.

Hepsinin nasıl bir baskı ve stres altında olduğu yüzlerinden, tavırlarından çok belliydi. Çünkü daha program başlamadan yoğun baskı altına alındı hepsi.

Program esnasında sosyal medyada insanlar moderatör ve soru soran tüm isimleri istisnasız acımasızca eleştirdi.

Oysa hepsi programın başından itibaren her türlü soruyu soracaklarını, kimsenin şüphesinin olmaması gerektiğini söyledi.

Bu yüzden de sık sık birbirlerinin sorularını bile keserek söz verdikleri gibi tüm soruları sorduklarını göstermek istediler.

Bu nedenle bir kargaşa da yaşandı.

Hepsi kamuoyunda merak edilen her soruyu sormak için gayret etmelerine rağmen, yine de linç edilmekten kurtulamadılar.

Soru sorup cevabını alamadıkları zaman bunu bazen beş kere tekrar ettiler.

Bence sorulacak sorular soruldu. Verilen cevaplar ne kadar net, ne kadar tatmin edici, bu izleyenlerin takdirine kalmış bir şey.

Ancak programı izlerken ve sosyal medyada yaşananları takip ederken şunu içimden geçirmedim değil, iyi ki o programda yer alan gazetecilerden biri değilim!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar