Göçmen sorununu anlatmanın ve anlamanın zorluğu
Üç gündür sınır bölgesinden yazdığım yazı dizisinin sonuncusunu yayınlarken ve ekranda son kez o bölgeden bağlanıp yorum yaparken anladım ki, göçmen sorununu anlatmak, doğruya inandırmak çok zorlaştı.
Afgan göçmenlerin giriş yaptığı Van’dan yayılan haberlerin doğruluğunu, yanlışlığını ve hakikatini görmek için bizzat gelmiştim bu şehre.
Gördüm ki bilgilerde kirlilik, istatistiklerde yanlışlık, söylenenlerde eksiklik, kurumlarda sorunlar var.
Durum karmaşık bir hal almış.
Bazı bilgileri resmi makamlardan almak yetmiyor. Onları sahadan, şahitlerden ve diğer kaynaklardan topladıklarınızla karşılaştırmak, çapraz sorgulamalar yapmanız gerekiyor.
Bazen sahadaki bilgiler yanlış çıkıyor, bazen resmi yetkililerin verdiği bilgiler eksik kalıyor.
Tüm çabanızla ulaştığınız doğru bilgileri yazdığınızda ve söylediğinizde bu kez insanları inandırma sorunu başlıyor.
Mesela insanlar ısrarla bir Afgan göç dalgasının olduğunu söylüyor. Oysaki sınırın sıfır noktasından başlayarak köyler, ilçeler ve şehir merkezlerini dolaştığımda böyle bir şeyin olmadığını gördüm. Görmem yetmedi, köylülere, sokaktaki insanlara, STK’lara, resmi makamlara da sordum, hepsi bunun olmadığını teyit etti.
Ancak insanlar buna inanmak istemiyor bir türlü.
İnandıkları doğrunun değişmesini istemiyor.
Her yazıdan, paylaşımdan ve canlı yayından sonra benzer tepkiler aldım.
İnsanlar inanmak istemiyor, gerçeğin farklı olduğunu kabullenmiyor.
Oysaki söylenen her şeyin yanlış olduğunu iddia etmiyorum. Ancak doğrusunun da tam olarak öyle olmadığını gözlerimle gördüğüm için gerçeğini anlatıyorum.
Türkiye’de göçmen olgusunun hiç bu kadar karmaşık hale geldiğini, çözümsüz göründüğünü ve öfkenin zirve yaptığını görmemiştim.
Hükümetin göçü yönetmek, göçmenleri kontrol altına almak, kurumsal yapılar kurmak, politika oluşturmak, sosyal uyumu düzenlemek, sınır güvenliğini tam sağlama konularında ciddi eksiklikleri var.
Her şeyden önemlisi vatandaşını inandırma, bilgilendirme, korkularını, kaygılarını gidermede çok ciddi güven sorunu yaşıyor.
Van Valiliği, Emniyet Müdürlüğü, İl Göç İdaresi’nin gayretli çalışmalarına şahit oldum ama bu büyük resim içinde bir ayrıntı olarak kalıyor sadece ve yetmiyor. Sorun Ankara’da.
Öte yandan vatandaşların göçmene bakış açısının gittikçe politize olduğunu, uçlara doğru sivrildiğini ve acımasız bir eleştiri ateşine dönüştüğünü de görüyorum.
Halkı aydınlatmak, bilgilendirmek ve gerçeği elinden geldiğince anlatmaya çalışan bir yazar, bir gazeteci olarak doğruya doğru, yanlışa da yanlış demeye çalıştım bu yazı dizisinde.
İnsanlar ekrandaki yorumlarımı neden çok sakin yaptığımı, neden onlar gibi öfkeli konuşmadığıma bile tepki gösterdi.
Oysa benim görevim, öfkeli kalabalığı ya da resmi makamları memnun etmek değil, gerçeği tespit edip, bunu kamuoyu ile paylaşmaktır.
Bugün yazı dizisinin son bölümünde Afgan göçmenlerle ilgili sorulan tüm soruları sıralayıp, cevaplandırmaya çalıştım.
Bunlar benim sahadan, raporlardan ve çeşitli kaynaklardan derlediğim bilgilerdir.
Takdir okuyucunun.
Yazı dizisinin son bölümüne aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
- Üst düzey güvenlik yetkilisi: Çatışma alanı genişleyebilir... Hamas ile esirler konusunda temas halindeyiz...11 ay önce
- Filistin Sorunu: Suçlama yarışı, çıkar kargaşası11 ay önce
- AK Parti'de değişim isteyenler11 ay önce
- AK Parti'nin değişim kongresi11 ay önce
- Yeni AFAD Başkanı Okay Memiş: AFAD'ı daha da güçlendireceğiz1 yıl önce
- Çalışma hayatı için acil reform gerekiyor1 yıl önce
- Zekai Paşa konuşmaya nasıl ikna oldu?1 yıl önce
- Tüm yönleriyle kira ve konut fiyatlarındaki sorun… Nedenler, sonuçlar ve çözüm önerileri.1 yıl önce
- Kabineden tanıdık portreler1 yıl önce
- Yağmurlu yemin gününde etkileyici Kabine1 yıl önce