Göç Bakanlığı mı kuruluyor?
Ankara’da, hükümet göç konusunda önemli bir çalışmanın içinde.
Göç sorununu bütüncül olarak ele alacak bir politika belirlemek için bir süredir çalışıyor. Geç kalınmış ama yine de faydalı bir çalışma.
Bir de bu politikayı yürütecek kurumsal bir yapı üzerinde kafa yoruyorlar.
Göç Bakanlığı mı kurulsa, bir kurumsal yapı mı olsa? Burada tereddüt içindeler.
Uzun yıllardır göç sorunu konusunda kafa yoran, sınırdan göçmen kamplarına kadar sahada gezen, üniversitelerden sivil topluma kadar birçok yerle görüşen birisi olarak bu çalışmalar doğal olarak ilgimi çekti.
MUHALEFETİN TEPKİSİ OLUR MU?
CHP Sözcüsü Faik Öztrak ile görüştüm. Göç ve göçmenler konusunda her yönüyle sorunların ele alınıp, çözümü için güçlü bir politika oluşturulması gerektiği fikrine onlar da katılıyor.
Göç Bakanlığı kurulmasına ise kategorik olarak karşı değiller. Ancak böyle bir bakanlığın kurulması, göç meselesini sürekli ve kalıcı bir hale getireceği algısını yaratması ihtimaline karşı biraz daha tartışılmasından yanalar.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ise Göç Bakanlığının kurulması ve soruna bütüncül yaklaşımı kişisel olarak doğru buluyor.
Bildiğiniz gibi CHP’nin global politikası, göçmenlerin geldikleri ülkelere geri gönderilmesi. Bunun uygulanması için de güçlü bir kurumsal yapının olması gerektiğini onlar da savunuyor.
İYİ Parti'de Göç Bakanlığının kurulmasına karşı henüz bir politika oluşmuş değil.
İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde birçok konunun çözümsüz kaldığını, ancak göç sorununu çözeceklerine inanıyorlarsa bakanlık kurulmasına karşı olmadıklarını, kişisel görüşü olarak dile getirdi.
Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu da kişisel olarak göç sorunuyla etkin mücadele için bir bakanlığın kurulmasına sıcak yaklaştığını söylüyor.
Muhalefet cephesinin henüz netleşmemiş bakanlık kurulmasına yaklaşımı böyle.
Ancak Göç Bakanlığı kurulması halinde, göçün ve göçmen akınının kalıcı hale geleceğini ya da teşvik edeceğini düşünen az bir kesim var.
Hükümet de bu yönde bir tepki almak istemeyecektir.
Peki durum böyle mi olur?
AVRUPA’DAKİ GÖÇ BAKANLIKLARI
Türkiye’den çok uzun yıllar önce göç ve göçmen sorunuyla uğraşan Batı ülkeleri bu konuda iki farklı yöntem izliyor.
Danimarka, İrlanda, Hollanda, İspanya, İsveç, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Almanya gibi ülkeler göç ve entegrasyon konusunda bakanlıklar düzeyinde sorunu yönetmeyi tercih etmiş. Bunların bir kısmı (Almanya gibi) buna “Uyum Bakanlığı” diyor.
İtalya, Portekiz, ABD, İngiltere gibi ülkeler ise güçlü kurumlar ve komisyonlar kurarak göç sorunuyla mücadele ediyor.
Ancak hepsinin güçlü bir göç politikası var. Yani ülkelerine düzenli ya da düzensiz bir göçmen girdiğinde ne yapacaklarını, nasıl yöneteceklerini, istihdamdan, iskana kadar tüm aşamalarda nasıl davranacaklarını biliyorlar.
Göçün artması ya da farklılaşması karşısında tüm ülkeler politikalarını yeniliyor, değiştiriyor ve güncel gelişmelere uygun hale getiriyor.
TÜRKİYE’DE GÖÇLE İLGİLİ YAŞANAN SORUNLAR
Türkiye özellikle Suriye iç savaşından sonra göç ve göçmen sorunuyla yüzleşti. Doğrusu bu konuda hem kurumsal olarak hem de politika olarak çok da hazırlıklı değildi. Ardından Afgan göçmenlerin artması sonrasında sorun daha da büyüdü, tepkiler çoğaldı ve altından kalkılmaz hale dönüştü.
Türkiye’nin göç politikası insani temelli yardım yapmanın ötesine geçmedi. Entegrasyon, iskan, istihdam, uyum, eğitim, ticaret vb. alanlarda politikası tam oluşmuş denemez.
Bu yüzden de sosyolojik olarak ciddi sorunlar yaşıyor. Toplumda haklı/haksız çok sert tepkiler var göçmenlere karşı. Bunu da yönetmek o kadar kolay olmuyor.
Göç ve göçmen sorunuyla ilgilenen bakanlık ve kurum sayısı sayılamayacak kadar çok. Savunma, Dışişleri, İçişleri, Çalışma, Milli Eğitim, Şehircilik, Sağlık, Ticaret bakanlıkları doğrudan bu sorunun bir parçası. Başta Göç İdaresi Genel Müdürlüğü olmak üzere, onlarca kurum da sorunun bir tarafından tutmaya çalışıyor.
Doğal olarak bir koordinasyon ve yönetim sorunu oluşuyor. Bütüncül bir politika da olmadığı için sorun hepten çözülemez bir yumak haline geliyor.
GÖÇ BAKANLIĞI’NIN KURULMASI İYİ Mİ OLUR?
Uzun yıllardır göç, entegrasyon, sosyal politikalar konusunda bir bakanlığın kurulması gerektiğini savunuyorum.
Bu alanda ilgili kurumların tek çatı altında toplanması, bütüncül bir politika üretilerek bunun da kurulacak bakanlık aracılığı ile yapılmasının, sorunu çözmemize büyük katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
Hükümet bütüncül bir politika oluşturmak için kararını vermiş ve çalışmalara başlamış. Ancak bakanlık kurulması konusunda henüz tam karar vermiş gözükmüyor.
Kurulacak bakanlığa itiraz edenlerin sadece muhalefet ya da sivil çevrelerden olduğunu sanmayın. Devlet içinde bazı bakanlıkların ve kurumların da bir bakanlık kurulmasına itirazı olduğunu biliyorum. Sanırım gücün dağıtılması, bölünmesi, bazı kurumların alınarak yeni bakanlığa bağlanmasını istemiyorlar.
KARGAŞAYI BİTİRECEK BİR YAPI ŞART
Van sınırında görmüştüm, sınırın aydınlatılması İçişleri Bakanlığı’nın sorumluluğunda, o ışık altında sıfır noktasını korumak Savunma Bakanlığı’nın. Savunma Bakanlığı’nın on metre gerisindeki jandarma ve polis de koruma çalışması yapıyor ama onlar İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Sınır güvenliği konusu değişen şartlara göre yeniden düzenlenmek ve tek bir yapı tarafından yönetilmek zorunda.
Keza sınırdan geçen bir göçmenin yakalanması, sorgulanması, yurt dışına gönderilmesi, barındırılması, çalışma izninin verilmesi hep ayrı ayrı kurumların yetkisinde.
Bu kargaşayı önleyecek bir yapı gerekiyor.
Göç konusunda oldukça önemli çalışmalar yapan Prof. Murat Erdoğan, sorunun çözümü için şöyle öneride bulunuyor: “Türkiye’nin maruz kaldığı göç, yapısal olarak Kanada, Yeni Zelanda ya da Almanya gibi ülkelerden çok farklı. Biz daha çok seçme şansımızın olmadığı düzensiz göçe maruz kalıyoruz. Göçün kriminal ve güvenlik boyutuyla İçişleri Bakanlığı ilgilenmeli. Ancak işin politikası, uyum ve entegrasyonuyla ilgilenecek bir bakanlığın kurulması daha faydalı olabilir.”
Prof. Erdoğan Göç Bakanlığının göçü teşvik edeceği fikrine katılmıyor bu arada.
Kurulacak bakanlığın göçü kalıcıymış gibi göstereceği yaklaşımlarını ben de yanlış buluyorum. Avrupa’da olduğu gibi bu konuyu bütüncül olarak yönetmek, sorun olmaktan çıkarmak için önemli kurumsal bir adım olarak görüyorum.
Şunu da unutmayalım: Göç ve göçmen denince sadece Afgan ve Suriyeli göçmenler aklımıza gelmemeli. Dünyanın birçok yerinden göç alıyor Türkiye. Bunlar arasında son derece önemli bilim adamları, akademisyen, iş adamları da olabiliyor. ABD’nin en büyük gücü bu nitelikli insan göçünden kaynaklanıyor unutmayalım.
Türkiye’nin yakın çevresindeki ülkelerde yaşanan istikrarsız ortamın, göç yolundaki devletlerin içinde bulunduğu krizlerin öyle kısa sürede biteceğini kimse düşünmesin. İtalya, İspanya, Yunanistan gibi Türkiye de önümüzdeki uzun yıllar göçe maruz kalacaktır.
Bunu yönetmek için de güçlü politikalara ve kurumlara ihtiyaç var.
- Üst düzey güvenlik yetkilisi: Çatışma alanı genişleyebilir... Hamas ile esirler konusunda temas halindeyiz...11 ay önce
- Filistin Sorunu: Suçlama yarışı, çıkar kargaşası11 ay önce
- AK Parti'de değişim isteyenler11 ay önce
- AK Parti'nin değişim kongresi11 ay önce
- Yeni AFAD Başkanı Okay Memiş: AFAD'ı daha da güçlendireceğiz1 yıl önce
- Çalışma hayatı için acil reform gerekiyor1 yıl önce
- Zekai Paşa konuşmaya nasıl ikna oldu?1 yıl önce
- Tüm yönleriyle kira ve konut fiyatlarındaki sorun… Nedenler, sonuçlar ve çözüm önerileri.1 yıl önce
- Kabineden tanıdık portreler1 yıl önce
- Yağmurlu yemin gününde etkileyici Kabine1 yıl önce