Kaybolup gitmeden hazineler
Eski bir belgeselci olmamdan kaynaklanıyor olsa gerek.
Kıymetli şeyleri kayıt altına almayı çok önemserim.
Bugünü değil de yarını düşünerek böyle olması gerektiğine inanırım.
Bugün anlamak için nasıl ki biz geçmişi okuyoruz, oradan hareketle bugünümüzü şekillendiriyorsak, gelecek kuşaklar da bizi okuyarak o günlerini şekillendirecek.
Bu nedenledir ki gelecek kuşaklara, yani çocuklarımıza, torunlarımıza, yeni nesillere yön verecek kıymetli tecrübe hazinelerini bir şekilde onlara aktarmamız gerek.
Belgeselcilik bu açıdan çok önemlidir...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayatını ilk defa ben belgesel yapmıştım. Hapse girmeden bir hafta önce, 1999 Mart ayında Kanal 7’de yayınlanmıştı.
Çocukluk ve gençlik yıllarına ait fotoğraf, video ve belge kayıtlarını büyük bir özenle toplamıştım. Hüseyin Besli çok büyük katkı sağlamıştı.
Yıllar sonra Başbakan olduğunda kendisine izlettim belgeseli. O bile bu görüntüleri nasıl bulduğuma şaşırmıştı.
O belgeseli kıymetli kılan şey sadece bulduğum belgeler ve görseller değildi. Erdoğan kameranın karşısına geçmiş, tüm hayat hikayesini anlatmış, duygu dünyasını açmış, öfkelenmiş, hüzünlenmiş ve geleceğe dair şeyler söylemişti.
Bu yüzden belgesel kıymetli bir çalışma alanıdır.
Oğuzhan Asiltürk hakkın rahmetine kavuştuğunda bu konudaki üzüntümü yeniden hatırladım.
Zira Erdoğan belgeselinden sonra, Erbakan Hoca’nın belgeselini çok yapmak istemiştim. Şevket Kazan’a ulaşıp adeta yalvarmıştım.
Hoca da, Şevket Kazan da hakkın rahmetine kavuştu ve anılarını bir kamera karşısında anlatamadan göçtüler bu dünyadan. Onlar gibi birçok değerli isim de hiçbir kayıt bırakmadan ayrıldı aramızdan.
Gelecek kuşaklara anlatacakları çok kıymetli hazineler vardı oysaki…
Milli Görüş Hareketinin ilk kurucu kadrosu birer birer aramızdan ayrılırken, işte ben hep bunları düşünüyorum.
Dilimin döndüğünce bu hareketin yöneticilerine sürekli hatırlatıyorum bunu.
Yaşayan bu isimleri kamera karşısına oturtup konuşturmak, anılarını dinlemek, hatalarını, doğrularını, hüzünlerini, mutluluklarını anlattırmak çok değerli bir şey…
Rahmetli Demirel için de aynı şey olmuştu. Kendisinin belgeselini çok yapmak istiyordum. Siyaseti bıraktıktan sonra Azerbaycan’da bir araya geldiğimizde, bu isteğimi anlattım.
Kabul etti. Ancak ömrü vefa etmedi belgeseli çekmemize…
Erdoğan’ın ilk belgeselinin devamını da çok çekmek istedim. Belediye başkanlığını bıraktığı gün bitiyordu ilk belgesel.
Ancak onun da devam belgeselini çekemedim. Erdoğan’ın eski basın danışmanı olmama rağmen bunu gerçekleştirememek büyük eksiklik benim için…
Diyeceğim o ki, bugün sadece Milli Görüş değil her kulvardaki siyasetin, medyanın, sanatın, iş dünyasının çok kıymetli insanları, çok değerli anılarıyla birlikte aramızdayken o hazineleri kayıt altına almak gerekir.
Bunu kendimiz için değil, gelecek kuşaklar için yapmalıyız.
Gelecekte bizi okuyarak, izleyerek, anlayarak bu ülkeyi yönetecek insanlara yapacağımız en önemli katkılardan biri bu olacaktır inanın.
- Üst düzey güvenlik yetkilisi: Çatışma alanı genişleyebilir... Hamas ile esirler konusunda temas halindeyiz...11 ay önce
- Filistin Sorunu: Suçlama yarışı, çıkar kargaşası11 ay önce
- AK Parti'de değişim isteyenler11 ay önce
- AK Parti'nin değişim kongresi11 ay önce
- Yeni AFAD Başkanı Okay Memiş: AFAD'ı daha da güçlendireceğiz1 yıl önce
- Çalışma hayatı için acil reform gerekiyor1 yıl önce
- Zekai Paşa konuşmaya nasıl ikna oldu?1 yıl önce
- Tüm yönleriyle kira ve konut fiyatlarındaki sorun… Nedenler, sonuçlar ve çözüm önerileri.1 yıl önce
- Kabineden tanıdık portreler1 yıl önce
- Yağmurlu yemin gününde etkileyici Kabine1 yıl önce