Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Eğri oturup doğru konuşalım.

Türkiye’de siyasetin en büyük sorunu, siyasi partilerin yapısıdır.

Siyasi Partiler Yasası’ndan kaynaklanan sorunlar bir yana, partilerin kendi içindeki yapılanması, iş tutma şekli, finansmanı ve parti liderinin baskın konumu, bugün Türkiye’deki siyasetin en ciddi sorunlarının başına geliyor.

Bunu cesurca tartışmadıkça ve ezber bozan değişimler yapmadıkça, sağlıklı siyaset yapılamaz ve siyasetteki toplam kalite de arttırılamaz.

TÜM PARTİLERDE LİDER MERKEZLİ BİR YAPI VAR

Şurası tartışma götürmez bir gerçek, tüm siyasi partilerde lider merkezli bir yapılanma ve karar mekanizması vardır.

Lider ne derse o olur, liderin dediği şekilde parti şekillenir, kadrolar oluşur… hatta liderin istediği bir şey parti tüzüğünde yoksa bile, tüzük bu isteğe göre düzeltilir. Bunun aksi durumlar çok istisnaidir.

Milletvekilleri ve belediye başkan adaylarına en son lider karar verir.

Parti meclisini, yönetim kurulunu o seçer.

Genel başkan yardımcılarına, grup başkanlarına, il başkanlarına hatta ilçe başkanlarına o son karar verir.

Liyakat ve ehliyete önem verilse de, verilmese de son kararı parti lideri verir.

Ama partilerin tüzüklerine bakarsanız liderler eşitler arasında öne çıkandır.

Asla doğru değil.

Türk siyaseti, lider merkezli bir örgütlenme ve lider odaklı politika üreten partilerin oyun sahasıdır.

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ YOKSA ÜLKEDE DEMOKRASİ OLUR MU?

Kimse bugün aktif olan siyasi partilerde, parti içi demokrasinin işlediğini söyleyemez.

Liderin iki dudağı arasında siyasi hayatları olan politikacıların da özgürce siyaset yaptığını, her şeyi özgürce konuştuğunu, lider istemese de farklı fikirlerin parti politikasına yansıdığını da kimse söylemesin.

Şimdi birçok partili tüzüklerindeki demokrasi kurullarını, istişare organlarını, hakem, disiplin oluşumlarını örnek gösterecek, partilerinde ciddi bir demokratik işleyiş olduğunu söyleyecektir…

Evet yazılı olarak böyle şeyleri olabilir. Ama uygulama o mudur? Hayır.

Yazılı olanla, cari olan arasındaki makas açılmışsa, o partide lider sultası var demektir.

Kimse kendini kandırmasın.

Peki ülkeyi yönetmeye talip olan siyasi yapılarda parti içi demokrasi yoksa, lider sultası varsa, o ülkede tam demokrasiden bahsedilebilir mi?

İdeal bir demokratik hayat beklenebilir mi?

Hayır.

SİYASETTE KALİTE BU YÜZDEN ARTMIYOR

Türkiye’nin toplam insan kaynağı kalitesi bana göre çok yüksektir. Ülkede liyakat ve ehliyet sahibi insanlarımız çok fazladır.

Ancak Türkiye’nin bu kaliteli insan kaynaklarını kullanma, istihdam etme sorunu vardır.

Bu insanları istihdam etmiyorlar, onları iş başına getirmiyorlar, onlardan yönetici ve siyasetçi yapmıyorlar.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü nitelikli, liyakatli, ilkeli insanlar yanlışa itiraz eder, hukuka aykırı işlere razı olmaz, hataları eleştirir, usule uygun olmayan şeyin altına imza atmaz.

Üzgünüm, hiçbir lider itiraz eden, yanlışları açıkça söyleyen, eleştiren, ilkelerinden vazgeçemeyen insanlarla çalışmak istemez.

Evet efendimci, ne denilirse yapan, itiraz etmeyen siyasetçiler, bürokratlar daha makbuldür.

CESUR ADAMLAR LAZIM

Bu kısır bir döngüdür Türk siyasetinde.

Parti içi demokrasi olmadığını, lider sultası olduğunu eleştiren ve ayrılıp başka parti kuranlar da aynı döngünün içine girerler.

Bunu kırmak için cesur adamlar, adımlar lazım.

Partilerde işlemeyen demokrasiyi, sistemi, göz ardı edilen hukuku ve ilkeleri masaya yatırıp, cesurca tartışmalıyız.

İdeal bir siyasi parti yapılanmasını bulduğunuzda, ideal bir siyaset şekli inşa edersiniz.

Ancak ideal siyasi yapılar, ülkede ideal bir demokrasi inşa eder.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar