Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Sözün aslı, “taraf olmayan bertaraf olur” şeklindedir.

Bugünkü siyasi ortamda sanırım en sık karşılaştığımız “tarafını seç” baskısının da temel mantığını bu slogan oluşturur.

Benim bu cümleyi uyarlamam ise bir köşe yazısından dolayı oldu.

Anlatacağım birazdan.

MERKEZ MEDYA KAVRAMI NEDEN KAYBOLDU

Medya, siyasetin keskin ve acımasız kutuplaştırma tutumundan dolayı iktidar ya da muhalefet cephesinden birini seçmek zorunda kaldı uzun süredir.

Eskiden kullanılan ve daha tarafsız yayın yapıldığını da gösteren, “merkez medya” kavramı da bu nedenle ortadan kayboldu neredeyse.

İktidar ya da muhalefetten yana tavır almadıysanız, bu tutum aslında objektif ya da tarafsız yayın yaptığınız anlamına gelmesi gerekirken, her iki siyasi kesimin de eleştirisine, ithamlarına, suçlamalarına muhatap oluyorsunuz garip şekilde.

Kimse şunu hatırlamak istemiyor; gazeteciler, haberciler, yazarlar aslında siyasi olarak bir tarafı koşulsuz destekleyemez, öteki tarafa ambargo uygulayamaz.

Şimdi bana söyler misiniz, iktidar medyasında muhalefetin söz hakkı, muhalefet medyasında da iktidarın söz hakkı var mı?

DOĞRUYA DOĞRU YANLIŞA YANLIŞ DEMEK ÇOK ZORLAŞTI

Aslında mesleğimiz açısından basit bir matematiğimiz var: Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek esastır.

Eğer iktidarın ya da muhalefetin doğru yaptığına doğru, yanlış yaptığına yanlış diyorsanız meslek olarak ve etik açıdan görevinizi yapmış oluyorsunuz.

Gelin görün ki, sizin bu tutumunuz tabiri yerindeyse ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamamakla sonuçlanıyor.

Bu en zorunu tercih etmek anlamına geliyor aslında. Zira sadece muhalefeti öven yayın yapmak ya da sadece iktidarı alkışlayan tavır takınmak, son derece konforlu bir alan yaratabilir size.

Peki bu mesleğin namusu sayılan çok seslilik, objektif olmak, her kesime söz hakkı tanımak, doğrunun yanında yer almak gibi ilkeler ne olacak?

HABERTÜRK’E VE BİZE AĞIR SUÇLAMALAR

Yazının başlığını, Akşam Gazetesi Yazarı Hüseyin Besli’nin Habertürk yayınlarını ve benim gibi sonradan burada yazı yazmaya ve yorum yapmaya başlayan yazarları konu edinen yazısından (31 Mart 2023) dolayı koydum.

Besli, benim çok eski bir arkadaşım, daha doğrusu “ağabey” dediğim, sık sık görüştüğüm, AK Parti’nin kurucu isimlerinden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk basın danışmanlarındandır. Medya siyaset ilişkisini en iyi bilen isimlerdendir.

Yazısı beni çok büyük bir hayal kırıklığına uğrattı doğrusu.

Çünkü kendisiyle sık sık görüştüğümüzde doğruya doğru yanlışa da yanlış demenin ne kadar hayati bir mesele olduğunu hep konuşurduk.

Kendisini aradım. Sanırım aramamı bekliyordu. “Sitemlerini mi bildireceksin?” dedi.

Keşke aramasaydım. Zira konuşmamızdan sonra hayal kırıklığım daha da derinleşti.

Hiç bu kadar ideolojik, taraflı ve mantık ötesi şeyler duyacağımı beklemiyordum. Neden böyle tutum değiştirdi anlamadım.

Konuşmamıza kişisel olduğu için yer vermiyorum.

Zaten yazının kendisi yeterince hayal kırıklığı yaşamama yetiyor.

DÜRÜST VE MERTÇE KONUŞMAK GEREKİRSE

Yazıda itiraz ettiğim iki ana konu var.

Birincisi şu cümleler:

“Habertürk uzun zamandır özellikle bizim mahalleden aparttığı elemanlarla 7/24 muhalefete, dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu'na çalışıyor.

Peki; bu bizi niye rahatsız ediyor?

Çünkü Habertürk mertçe, dürüstçe çalışmıyor, ikiyüzlülük yapıyor da ondan...

Güya tarafsızmış ve her türlü bilgiye itibar edermiş gibi davranarak, fakat yeri geldiğinde çekinmeden yalan söyleyerek, gerçekleri ters yüz ederek, yanıltıcı bilgiler veren bir yayıncılık yapmaktalar...”

Mertçe olmayan, iki yüzlü olan, gerçekleri ters yüz eden, yanıltıcı bilgiler veren yayınlardan örnek vermesini istedim doğal olarak Besli’den. Vermedi.

İkinci itiraz ettiğim konu: “Bizim mahalleden apartılan” isimler kim diye sordum. Birkaç isim verdi. Aralarında ben de varım tabii.

Peki benim hangi yazım, hangi yorumum gerçeği ters yüz ediyor, yanıltıcı ve mertçe değil diye sordum.

Ona da bir şey demedi.

ÇOK SESLİ YAYIN MUHALEFET ETMEK MİDİR?

Olayın kendisi özetle şu:

Habertürk ülkede adı bilinen tüm siyasi partilere, çevrelere yer veriyor ve onların sözünü vatandaşa ulaştırıyor ya, işte bu sorun bazı insanlar için.

Peki ama aynı şekilde iktidar bileşeni tüm partilere, bakanlara, parti sözcülerine ve iktidar çevrelerine de yer veriyor. Bu, herkese eşit mesafede olduğunu göstermez mi?

Besli’nin yazısında vücut bulan anlayışa göre “hayır”, bu çok seslilik Habertürk’ü objektif değil, muhalefetin tarafı yapıyor.

APARAT OLMA İFTİRASI

Peki benim gibi yazarlar, iktidarın ya da muhalefetin doğru yaptığını destekleyip, yanlış yaptığını eleştirdiğinde adil yazar/yorumcu olmaz mı?

İşte burada Besli bizi bir “aparat” olarak tanımlıyor. Bu bir tanımlamadan öte hakaret ve iftiradır benim için.

“Taraf olmayan, aparat olur” sözü, politize olmuş ve zehirlenmiş bir düşünce örgüsünün özetidir.

Sanmayın ki bu fikir sadece Besli gibi iktidar çevresini koşulsuz destekleyen insanlarda var.

Aynı şekilde muhalefet çevresi de benzer saplantı içinde.

Habertürk belki de iktidar çevresinden daha çok muhalefet çevrelerinin eleştirisi ve ithamlarıyla karşılaşıyor.

Kişisel olarak yazılarımda ve yorumlarımda eğer muhalefeti eleştirmişsem, “iktidarın gizli destekçisi, muhalefetin gizli düşmanı” suçlamalarıyla karşılaştım.

Tıpkı Besli gibi, “gizli, sinsi, dürüst olmayan” yöntemlerle muhalefet karşıtlığı yaptığım suçlamaları, iktidar çevrelerinden aşağı kalır değil muhalefette.

TARAF TUTMAK ZORUNDA MIYIZ?

“Taraf olmayan bertaraf olur” sözü, İBDA-C örgütünün sloganıydı ve kendilerinden yana olmayan herkesin bertaraf edilmesinin mukadder olduğuna inanırlardı.

Bir gazeteci, bir medya organı taraf tutmak zorunda mı?

Evet. Adaletten, özgürlüklerden, doğrudan, hakkaniyetten yana taraf tutmak zorundadır bana göre bir gazeteci.

Ancak siyasi partiler arasında neden taraf tutmak zorunda hissetsin ki kendini?

Bir yazar olarak, eğer Habertürk yönetimi bana bir tek gün, muhalefetin ya da iktidarın aleyhine ya da lehine yazı yazmamı, yorum yapmamı isteseydi işimi kaybetme pahasına bunu kabul etmeyeceğimi, en başta Hüseyin Besli, beni tanıyan herkes bilir.

Diğer yazar ve yorumcuların da tavrı aynı olacaktır.

Diyelim ki, bu sözüm inandırıcı gelmedi.

Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ şunu söyledi bana:

“Değil yazar ve yorumcular, Habertürk’te yayın yönetmeninden muhabirine kadar, çalışan tek bir ferde bir taraf tutma, gizliden muhalefet etme talimatımız gitmişse, bunu dile getirecek bir tek kişi varsa, mahcup olmaya ve iddiaları kabul etmeye hazırım. Sadece iktidar için değil, muhalefetle ilgili de aynı şeyi belirtiyoruz. Yani yayın çizgisi olarak ne iktidar ne de muhalefet için taraf da tutmayız kategorik karşıtlık da yapmayız. Elbette yazar arkadaşlarımızın yorum özgürlüğü ve çeşitliliği içerisinde eleştiri özgürlüğü vardır; iktidar için de vardır, muhalefet için de... Hiçbir arkadaşımıza aksine bir talimatımız, telkin ya da yönlendirmemiz olmadı ve olmaz…”

NE TARAF NE APARAT OLAMAYIZ

Şahsen Yeni Şafak’ta yazarken de, iktidara yakın televizyon ekranlarına çıktığımda da yanlış gördüğüm her konuyu eleştirdim doğru gördüğüm her şeyi de destekledim.

Aynı çizgim devam ediyor.

Şimdi ben o zaman “aparat” değildim de, şimdi mi “aparat” oldum.

Sorunun bu olmadığını biliyorum. Sorun taraf tutmamakta, sorun iktidarın ya da muhalefetin safında yer almamakta yatıyor.

Zira insanların bir medya ezberi var: Taraf olmak.

Taraf değilse, objektif yayınlar yapıyorsa işte bu ezber bozuluyor ve bir türlü yerli yerine oturmuyor zihinler.

Objektif yayınlara itirazın bir sebebi var: İzleyene ve okuyana daha inandırıcı geliyor ve daha çok etki ediyor. İnsanlar, doğru haberi taraf tutan değil, tutmayan medyadan öğrenmek istiyor. İşte bu durum, etkisiz hale gelmiş, iktidar ve muhalefet medyasını açığa düşürüyor.

Kaleminin, sözünün namusuyla çalışan insanlarız. Habertürk’te çalışan herkesi iki yüzlülük, mert olmamak, doğruyu ters yüz etmekle suçlamak, “muhalefete çalışıyor” demek, bizleri “aparat” olmakla itham etmek en hafifinden kul hakkı yemektir.

Hüseyin Besli “70 yaşında bir kere de ben seni hayal kırıklığına uğratmış olayım, ne var” diyor bana.

Hayır, bunu hoş göremem, dürüst insanları haksız yere zan altında bıraktın, suçladın ve iftira atmış oldun. Bunu düzeltmeni bekliyorum.

Bu mesleğin saygınlığını, itibarını yüceltmek, hakkaniyetli ve adil yayın yapmak için, ne taraf ne de aparat olmadan çalışıyoruz. Bundan vazgeçmeye niyetimiz yok.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar