Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Artık pek kimseyi tanımıyorum. AK Parti milletvekili adaylarının tanıtıldığı salonda dolaşırken bunu fark ettim.

3 dönem uygulamasından sonra AK Parti’de eskiden beri tanıdığım son insanlar da artık orada değildi. Başka yüzler, başka isimler, başka bir profil vardı.

Mevcut vekillerin %65’i listeye konmamış ve değiştirilmişti.

Kendisi açısından radikal ama doğru bir karar aldı parti.

Çünkü Pandemi döneminden beri dolaştığım her şehirde milletvekillerinden yoğun şikayet alıyordum vatandaştan.

Üzerine ekonomik kriz, deprem derken vatandaşın tepkisi zirveye ulaşmıştı.

Tüm bu olanların suçlusu milletvekilleri değildi tek başına ancak seçmenin faturayı sandıkta milletvekillerine keseceğini fark etti AK Parti. Bu öfkeyi bertaraf etmek için önce mevcutların büyük kısmını değiştirdi.

BAKANLARDA RADİKAL DEĞİŞİM

AK Parti yönetimi seçmenin parlamentodaki gazabını hafifletmek için ikinci adım olarak bakanlarını sahaya sürdü.

Salonda bakanlarla karşılaştığımda milletvekili adayı olarak artık seçim bölgesine gitmeye hazırlandıklarını ve bu durumdan o kadar da mutlu olmadıklarını gördüm.

17 bakandan 15’i milletvekili listelerindeydi ve bu aynı zamanda çok yeni bir şeyin habercisi de olabilirdi.

Meclis’te sandalye sayısı kritik bir dengede olursa bu bakanlar milletvekilliğinden istifa ettirilemez.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 yıllık iktidarı boyunca Bakanlar Kurulu'nda ve parti yönetiminde %30-40 oranında bir değişiklik yapardı. Eskilerin geleneği ve tecrübeyi yenilerine aşılamasını isterdi.

Eğer 14 Mayıs’ta Meclis’te aritmetik aleyhine olursa, bu tüm bakanların milletvekili olarak kalacağı ve bu yepyeni bir kabine kurulacağı anlamına geliyor.

%100'lük bir değişim bugüne kadar hiç görülmemiş bir değişim AK Parti'de.

EROL OLÇOK'UN YERİ HALA DOLMADI

Salonda volümü yüksek müzikleri dinlerken ve çeşitli yerlere asılmış kampanya sloganlarını okurken, aklıma AK Parti’nin kurulduğu günden beri kampanyalarını yapan Rahmetli Erol Olçok geldi hemen. Yerinin hala doldurulamadığını bir kez daha gördüm.

Müzikler kötüydü, sloganları da etkisiz. Tanıtım filmleri uzun, didaktik ve heyecansızdı.

Erdoğan’ı beklerden eski dönem kampanya müzikleri çaldığında salondakilerin coştuğunu, tempoyla müziğe eşlik ettiğini görüyordum.

Yücel Arzen’in sözlerini yazıp bestelediği müziğin tanıtım metninin başlığı şuydu: “Yücel Arzen yeni bir Kuvayi Milliye marşı yazmıştır.”

Sözleri de Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nazım Hikmet, İsmet Özel, Ahmet Arif, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal şiirlerinden ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden alınmış.

“Ey milletim umudunu yitirme

Korkma tıkılma sakın

Güneş doğdu üstümüze

Dağlar bahar gül açmış

Hadi kalk düştüğün o yerde”…

Ortaya karışık hale getirilmiş bu müziği, ne kimse aklında tutabilir ne de bu sözleri ezberleyip eşlik edebilir. Bu arada Yücel Arzen de milletvekili adayı olmuş.

ESKİ HEYECAN YOKTU

“Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar.

Doğru Adımlarla Yola devam.

Yarın değil hemen şimdi

Doğru Zaman doğru adam.”

Cumhurbaşkanı bu tür toplantılarda seçmeniyle interaktif iletişim kurmayı sever. Bunu da ya soru cevapla ya da sloganları ortak söyleyerek yapar.

Bu konuşmada epey uğraştı ama yeni sloganları salondakilerle birlikte atamadı bir türlü.

Sonunda “Salondan ses gelmiyor” diye şikayet etti.

Suç salondakilerden ziyade sloganlardaydı aslında. Nitekim her zaman kullandığı eski sloganları söylediğinde salon hemen iştirak etti.

Salonda şehirlerden getirilen ve konuşmaları dinlemeden sürekli tezahürat yapan genç partilileri saymazsak, eski heyecanı gördüğümü söyleyemem. İnsanlar eskiden olduğu gibi, seçimi bir bayram gibi görüp heyecanla salona gelmiyordu. Büyük kısmı görev gördüğü için oradaydı sanki.

20 yıldır belki de yüzlerce bu tür toplantılar yapmış AK Parti’nin, hala insanlarda enerji yaratması ve mobilize edebilmesi başarı sayılabilir yine de.

SEÇİM VAATLERİ TEKNİK KALDI

Salonda elimize verilen seçim beyannamesi, Türkiye Yüzyılı tanıtım kitabı ve konuşma metni toplam 700 sayfa tutmuştu. Kuşe kağıda basılmış bu materyallere çok acıdım. Kimse okumayacağı için çoğu çöpe gidecekti. Yazık oldu kağıda.

Oysa bunları dijital ortamda dağıtsalardı daha mantıklı olurdu.

Erdoğan kürsüde 2 saat 15 dakika kaldı. Konuşmasının üçte ikisini yaptıkları icraatlar ve milliyetçi dozu iyice artmış retorik söyleme, üçte biri vaatlere ayrılmıştı.

Vaatlerin enflasyonun düşmesinden, uçak sanayine, turizmden AFAD’ın yeniden yapılandırılmasına kadar daha çok teknik konularda olduğunu gördüm. Bu arada en çok alkışı TOGG aldı.

Cumhurbaşkanlığı sisteminin revize edilmesi, dört yıl önceki seçim vaatlerinde de vardı ama hala yapılamadı. Dikkatimi çekti.

Bir de işe alımlarda mülakatın kaldırılması muhalefetin vaatleri arasındaydı ama bence yetersiz. Torpil sadece mülakatta olmuyor, onu ortadan kaldıracak bir düzenleme olması gerekirdi.

Ülkede ciddi bir yargı sorunu, iş ahlakı problemi, insan hakları, özgürlüklerin daralması, yolsuzluk iddiaları, yozlaşma, mafyalaşma ve bürokratik liyakatsizlik sorunları yoğun şekilde konuşuluyorken, bu konulara hiç değinmedi konuşmasında Erdoğan.

Tabii bunları düzelteceğiz dediğinde ortada sorun olduğunu kabul etmiş olacak. Pas geçti doğal olarak.

Ancak 500 sayfalık seçim beyannamesinde bunlardan bazılarına yer verilmiş.

BAŞKA BİR AK PARTİ

Görevlilerin, korumaların, gelen geçlerin, milletvekillerinin profiline baktıkça başka bir AK Parti gördüğümü düşünmeye başladım.

Konuşma metninin ana kontekstini iyice milliyetçiliğe ve devletçiliğe dayaması da sanırım böyle düşünmemde etkili olabilir.

Bir zamanlar en azılı AK Parti karşıtlarının şimdi milletvekili adayı olarak karşımda oturması da ayrıca kafamı karıştıran görüntülerden oldu. Özellikle medyada AK Parti karşıtlığının sembol isimlerinin şimdi AK Parti seçmeniyle selfi, Erdoğan ile yan yana fotoğraf çektirmesini şaşkınlıkla izledim.

Dedim ya gördüklerimi garipsedim. Sanki başka bir AK Parti gördüm orada.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar