Köpek - çocuk dostluğu ve daha fazlası...
Her sabah sahiplerinin evden çıkmasıyla yalnız kalan evcil hayvanlardan yola çıkan “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı” (Secret Life of Pets), ABD'de 2016'nın en çok iş yapan dördüncü filmiydi. Belki de bu yüzden, ikincisi fazla gecikmedi...
Yönetmen ilk filmde olduğu gibi, “Çılgın Hırsız” (Despicable Me) serisiyle tanıdığımız Chris Renaud... Senaryo ise Brian Lynch imzasını taşıyor.
İlk filmin ana malzemesi, evcil hayvanların yalnızlıkları, can sıkıntıları, ilişkileri ve sahiplerinden sakladıkları özellikleriydi. Aynı evde yaşayan iki köpek Max ve Duke’un aralarındaki rekabetin yanı sıra minik tavşan Snowball'un sahiplerinin sokağa attığı evcil hayvanlardan kurduğu “insan düşmanı hayvan çetesi” de hikâyeye dahil oluyordu...
Arkadaşlık ve sevgi temaları üzerine gelişen ilk filmin en hoş yanı, hayvan karakterlerinin şirinliği ve çeşitliliğiydi... İkinci filmde de durum değişmiyor. “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2” (Secret Life of Pets 2) yine hayvan karakterlerinin sevimliliğiyle seyirciyi baştan çıkaran bir film...
Hikâye ise iki ayrı kanaldan ilerliyor...
Max'in hikâyesi özgürleşme, diğer hikâye ise özgürleştirme üzerine kurulu...
Max'in hikâyesi aslında aşılması gereken korkular üzerine psikolojik bir nitelik de taşıyor. İlk filmde başka bir köpeğin eve gelişiyle ne yapacağını şaşıran Max, bu kez bebek Liam'ın gelişiyle kaygılanıyor. Ama kısa sürede Liam'a o kadar çok bağlanıyor ki, bu sefer de başına kötü bir şey gelecek korkusuyla bunalıma giriyor... Ama çiftlikte karşılaştığı soğukkanlı, sakin ve güçlü köpek Rooster sayesinde hayata farklı bir yerden bakmayı öğreniyor, kontrol manyaklığının hiçbir işe yaramadığını anlıyor.
Rooster ile Max, farklı karakterlerde olsalar da önemli bir ortak özellikleri var: Koruma içgüdüleri... Aynı koruma içgüdüsü Max'i kontrol manyağı nevrotik ve paranoyak haline getirmiş. Rooster ise doğanın içinde her tür değişkene hazır şekilde yaşamayı öğrenmiş bir köpek...
Rooster, Liam'ın hayatı tecrübe etmesini, deneme yanılma yöntemiyle doğruyu bulacağına inanırken; Max onu her şeyden korumaya çalışıyor...
“Korkmamanın ilk adımının korkmuyormuş gibi davranmak olduğunu” söyleyen Rooster, korkunun varlığını inkâr etmiyor aslında. Max da Rooster'ın sayesinde korkunun esiri olmamayı öğreniyor, doğanın içinde ruhunu özgürleştiriyor.
“Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2”nin Max ve Liam'ın arkadaşlığı üzerinden köpek – çocuk dostluğunu adeta kutsuyor. Arka jenerikteki gerçek hayat görüntüleriyle de desteklenen, köpek – çocuk dostluğuna adanmış bir film bu... Gerçekten de köpeklerin koruma içgüdüsünün çocuklar söz konusu olduğunda daha da arttığı bilinir. Özellikle yeni doğmuş bebeklerde, köpeklerin kıskançlık duygularının zaman içinde büyük bir sevgi ve koruma bağına dönüşmesi gerçekten etkileyicidir.
“Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2” ilkine oranla daha iddiasız ve basit bir hikâyeye sahip olabilir... Ama eğlenceli sahneler konusunda ilkinden pek aşağı kalmıyor...
Sözgelimi, hayvan psikoloğu sahnesi... İlk filmin bıçkın tavşanı Snowball'un sahibinin giydirdiği kostümlerle havaya girmesi ve hayvanları koruyan bir süper kahraman kesilmesi, güzel bir yan hikâye…
Bu arada, çiftlikte Duke ile dalga geçen ineği, Max'i kovalayan hindiyi unutmayalım… “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2” mizah duygusuyla yetişkinleri de yakalayan bir film.
Yine de “kilo problemi olan” Chloe’yi filmin yıldızlarından birisi yapmayı ihmal etmemişler. Sahibini uyandırmak için yaptığı onca numaradan ve tüy topağı çıkarmasından sonra hiçbir şey olmamış gibi ses çıkarmasını, kedi besleyen herkes çok iyi bilir. Ot yedikten sonraki keyifli halleri ve çıkardığı sesler de çok hoş… Ama en eğlenceli sahnesi, bir köpeğe kedi olmayı öğretmesi galiba…
Aksiyon duygusuyla da öne çıkan “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2”, havyansever tüm anne ve babaların çocuklarıyla birlikte izleyip keyif alabilecekleri bir film. Gönül rahatlığıyla öneririm...
6/10