İki ileri bir geri: Türkiye-Amerika ilişkileri
Türkiye-ABD ilişkilerinin rayında gitmemesine sebep olan pek çok başlık sıralayabiliriz, belki de ‘sıralayabilirdik’ daha doğru kelime.
Rahip Brunson, Suriye’de PYD/PKK desteği, Patriot Hava Savunma Sistemleri satışı, Halkbank davası, 15 Temmuz süreci ve FETÖ...
Ülke içinde ve dışında ciddi bir “ayar sorunu” yaşayan Başkan Trump, Brunson tutukluyken ‘yaptırım’ tehditleri savurmuş, serbest kaldıktan sonra ise “Türkiye ile harika ilişkilerimiz olacak” şeklinde keskin bir dönüş yapmıştı.
Rahip Brunson Amerika’ya döndükten sonra iki ülke münasebetleri yeniden ısınmaya başladı.
ABD’NİN SURİYE ÇELİŞKİSİ
Türkiye iki haftadır Trump’ın “Suriye’den çekilme” açıklamasını konuşuyor.
ABD gerçekten Suriye’den çekilecek mi? Çekilecekse ne zaman? Amerikan güvenlik bürokrasisi ile Beyaz Ev arasındaki görüş ayrılıkları ne olacak? Derken... Trump, bir kaç gün önce Bakanlar Kurulu toplantısında; “Suriye’den çekilmenin bir süre sonra gerçekleşeceğini” ifade etti.
Ayrıca bu, Trump’ın ABD askerini Suriye’den çekmekle ilgili ilk demeci de değil. Geçen yıl Mart ayının sonunda yine “DEAŞ’la artık başkaları uğraşsın” diyerek: “çok yakında” Suriye’den çekileceklerini açıklamıştı.
Peş peşe gelen o tweetlerdeki çelişkileri bir kenarda tutalım. Zira Trump, bir zamanlar “DEAŞ’ı bitirdik, gidiyoruz” derken sonrasında; “DEAŞ’la artık başkaları uğraşsın” paylaşımları yapabiliyor.
Yine hatırlamakta fayda var; geçen yıl mayıs ayı sonunda PKK/YPG’nin bir ay içinde (nüfusunun %90’ını Arapların oluşturduğu) Münbiç’i boşaltacağı taahhüt ediliyordu.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel, takvim konusunda “olmamız gereken yerde olduğumuzu düşünüyorum.” dediğinde tarih ekim ayına varmıştı.
Trump, yine yeniden çekilme açıklaması yaptıktan sonra da bu çelişkiler değişmedi.
İki ülke ilişkilerinde olumlu denilebilecek adımlar henüz sindirilemeden ABD, skandallarına bir yenisini daha ekledi.
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, verdiği bir demeçte: "Sadece çekilme değil, Başkan'ın ortaya koyduğu diğer tüm unsurlar, Türklerin Kürtleri katletmemelerini sağlamanın önemi, Suriye'de dinî azınlıkların korunması; tüm bunlar, halen ABD'nin ortaya koyduğu misyonunun bir parçasıdır." dedi
Türk Dışişlerinden tepki gecikmedi. Bakanlık sözcüsü Hami Aksoy: “Pompeo'nun PKK/YPG terör örgütünü Kürtlerle özdeşleştirmesi, eğer kasıtlı değilse, endişe verici bir bilgi eksikliğini göstermektedir" şeklinde bir açıklama yaptı.
PATRİOT’LARIN SATIŞINA ONAY
Çok kısa bir zaman önce, 2013 yılından bu yana yılan hikayesine dönen Patriot Hava Savunma Sistemleri’nin Türkiye’ye satışına onay verildi. ABD heyeti, Patriot sistemleriyle ilgili satış teklifini Ankara'ya iletti.
Görünürde Amerika’yla iyi giden ilişkilerin meyvesi olarak algılansa da Rusya’dan S-400 alımı konusunda Türkiye’yi sıkıştırmak için Patriot satışına onay verildiği yönündeki tartışmalar gündeme geldi.
Türkiye, S-400 alımının iptal edilmesine ilişkin ön koşullara kesin bir şekilde karşı.
Aslında bu onay süreci, şayet “Christmas rehaveti”nden değilse, Kongre’nin yasal süreci içinde sunulan son raporlara karşı teknik olarak bir itirazda bulunmamasının sonucuydu.
Kısacası, arka planda Patriot konusunun stratejik bir hamle olduğuna yönelik bir telkinde bulunulduğu da akla gelmedi değil.
İHTİYATLI İYİMSERLİK
ABD tarafında hikaye buraya kadar bilindiği gibi: İki ileri bir geri Türkiye-Amerika ilişkileri... Brunson krizinin çözülmesiyle birlikte, FBI’ın FETÖ’nün ABD’deki Charter okullarına operasyon düzenleyerek somut adım atması; PKK/YPG’nin Fırat’ın doğusundan çekilmesine ilişkin fikrî mutabakat, Türk askerî unsurlarıyla Münbiç bölgesinde devriye faaliyeti düzenlenmesi ve son olarak FETÖ’ye ilişkin değerlendirmeler yapmak üzere Ankara’ya intikal eden Amerikan heyeti.
Tüm bunlar ABD’nin yeniden olumlu bir imaj çizmeye ve Türkiye ile “gerçek bir müttefik” olduğunu göstermeye çalıştığı şeklinde değerlendirilse dahi Türkiye, daima koruduğu‘ittifak’ söylemini yinelemekle birlikte iyimserliğini ihtiyatlı tutmak durumunda.
ABD HEYETİ ELİ BOŞ DÖNMEK İSTER Mİ?
ABD heyetinin Ankara ziyaretinin amacı “FETÖ’ye ilişkin değerlendirmeler yapmak” olarak kaydedildi. İki ülkenin Adalet Bakanlıkları arasındaki anlaşma uyarınca talep Amerikan tarafından geldi.
Washington Savcısı, New York Doğu Bölge Savcısı, ABD Adalet Bakanlığı yetkilisi, FBI temsilcisi ve uzmanlarından oluşan ABD heyeti, önce Ankara Adalet Sarayı’nı, sonra da Emniyet Genel Müdürlüğü’nü ziyaret etti.
Aralarında FETÖ tutuklularının da bulunduğu darbenin kilit isimlerinden Kemal Batmaz ile Şapka ve Kuzgun kod adlı kişilerle de görüşmeler yaparak notlar aldı. Darbe girişimi soruşturmaları ve sürece ilişkin uygulamalarla ilgili bilgiler edinen heyet, FBI’ın ABD’deki FETÖ soruşturmalarına yön verecek önemli detaylar elde etti.
Ancak;
ABD’nin Türkiye’de kısa süreli finansal kriz yaratıp, mukabilinde Türk bakanlara -karşılığı olmasa da- yaptırım uygulayacak kadar büyük bir mesele haline getirdiği Rahip Brunson’dan başka peşini bırakmak istemediği kimseler de var.
Tutukluluk süreçlerinde Amerikan basının arka çıktığı ve düzenli olarak gündeme taşıdığı, FETÖ mensubu Metin Topuz ve Hamza Uluçay ile çifte vatandaşlık taşıyan diğer konsolosluk çalışanlarının durumları, Amerika için büyük önem arz ediyor.
Şimdi asıl soru şu: Amerikan heyeti ve FBI Ankara’ya gerçekten sadece ABD’deki FETÖ soruşturmalarında istifade edebileceği bilgileri almak için mi geldi? Yoksa Türkiye-ABD ilişkilerinde hazır hava ısınmışken, casuslukla suçlanan konsolosluk görevlilerinin durumunu da konuşmaya çalıştılar mı?
JOHN BOLTON GELIYOR…
Son gelişme ise Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un beklenen Türkiye ziyareti. Bolton’a ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford da eşlik edecek. Ziyaretin konusu, ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi ve DEAŞ’ın yeniden hortlamaması için müttefiklerle istişare olacak.