Parti rozetsiz başkan adayı
Daha önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan duymuştum…
Baktım dün de AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki şu cümleyle dile getirdi:
“Parti dışında da birçok değerli insanı partimize davet ederek, belediye başkanımız olması için teklif götürürüz...”
Bahsettikleri parti rozeti taşımayan isimlerin belediye başkan adayı olması; varsa da parti rozetini çıkararak seçime girmesi…
Yerel seçim sandığının özelliği diğerinden farklı olduğu, üstüne bir de baraj sorunu bulunmadığı için partilerin bir bölgedeki ittifakının yanı sıra bazı durumlarda adayın kimliği de öne çıkabiliyor.
Ya da partilerin hepsinin uzlaştığı, ancak hiçbirinin rozetini taşımayan bir başka kimlik üzerindeki ittifakın getirisi de fazla olabiliyor...
Bunun en iyi örneği de her ne kadar İYİ Parti’nin reddi ile başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da CHP ve SP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül üzerindeki uzlaşısında görüldü…
Bütün bunların ötesinde CHP yönetimi Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayı Muharrem İnce’nin yaptığı gibi, yerel seçimde de adayların rozetlerini çıkarmaları taraftarı.
Bunun ihtiyaç duyulan öteki seçmeni çekmek açısından da kolaylık sağladığı görüşü hakim...
CHP yönetimi bunu planladı mı bilmem ancak bir bölgede yapılacak ittifakın öteki tarafta yaratacağı olumsuzluğu da ortadan kaldırması açısından önemli…
SUÇLAMA SAVURUCU
Yani CHP, parti kimliğini öne çıkarmayacağı için bir adayının bir yerde HDP, diğer adayının başka bir yerde MHP, bir başkasının da İYİ Parti veya SP tabanıyla sandık ittifakını kolaylaştırır.
Kimse de çıkıp bu durumda, CHP’ye “sen şu partiyle ittifak yaptın” diyemez.
Bu da gelebilecek her türlü eleştiri, suçlama ve olumsuz yargı ile “teröristlerle kol kola” söyleminin önünü tıkar…
Dolayısıyla CHP, İstanbul, İzmir, Ankara, Aydın, Manisa, Balıkesir, Antalya, Mersin, Adana ile Doğu ve Güneydoğu’da AK Parti’ye rakip olduğu yerlerde HDP’ye oy verenlerin yanı sıra muhafazakâr Kürt seçmeni yanına çekmeyi amaçlıyor.
Özellikle, Esenyurt, Bağcılar gibi semtlerde bu ihtiyaç çok daha fazla karşısına çıkıyor.
ÇANTADA KEKLİK DEĞİL
Anlaşılan o ki AK Parti de benzer bir nedenle bazı yerlerde parti rozeti taşımayan aday çıkarabilecek…
Özhaseki’nin, şu cümlesi de buna dayanıyor:
“Koltuk çantada keklik diye düşünen yanılır. Bu işin aslı esası, 1- şehrin dilini iyi tutturmak, 2- Beklentilerini iyi görmek, onlar karşısında saygılı davranıp o beklentiye uygun cevap vermektir…”
AK Parti, özellikte Kürt kökenli seçmenin yoğun olduğu yerlerde MHP ile ittifakın yaratacağı olumsuz etkiyi de hesap ediyor.
Getirecek ile götüreceğe bakıyor…
MEVCUDU KORUMAK
MHP açısından ise durum daha farklı…
Öncelikle mevcudu korumanın peşinde…
Yani, Adana, Mersin, Manisa’daki durumunu AK Parti ile konsolide etmenin çabasında olduğu açık.
MHP açısından en önemli soru ise bir hafta önce MHP lideri Bahçeli, yerel ittifakın olmadığını söylerken, önceki gün yerel seçim başlangıcını yaptığı Etimesgut’ta AK Parti ile ittifaka kapıyı neden araladığı…
MHP yöneticileri ile dünkü sohbetimde anladığım kadarıyla Bahçeli nabız yokluyor ve olabilecekleri görmek istiyor.
Yerel seçime ilişkin stratejinin yol haritasını yarın başkanlık divanında masaya yatırıp, perşembe günü MYK’da kesinleştirmesi olası…
Bununla birlikte MHP’de AK Parti ile Cumhur İttifakı içinde olmanın kendileri açısından getirecekleri ile götüreceklerinin iyi hesaplanması gerektiğine de vurgu yapılıyor.
DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN
Yani bir yerde “Cumhur İttifakı ile gireceğim” diye eldekini de kaybetme olasılığına dikkat çekiliyor; bunun için Adana ve Mersin örneği veriliyor.
Bu ilde Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı geçen sandık CHP ile ittifak yaparak alan MHP’nin oyu son seçimde %11.1’e indi¸ İYİ Parti de kendisinden 2 puan fazla aldı.
Bu kez CHP ile ittifak olanaksız, ayrıca Adana’yı AK Parti de istiyor...
Mevcudu tutmanın yolu da “Herkes elinde olanı korusun, iki partinin olmadığı yerlerde kim güçlüyse onu desteklesin” formülünü getirmek istiyor.
ELDEKİ GİDERSE
Ancak bunun da bir başka sakıncası söz konusu; çünkü seçmene hakim olmak o kadar kolay değil.
Örneğin Bahçeli’nin önceki gün mevcut Başkan Enver Demirel’i yeniden adaylığını açıkladığı Ankara’nın Etimesgut ilçesi…
AK Parti’nin oyu %35.03, MHP’nin ise 13.48 (Cumhur %49.49); CHP’nin 26.61, İYİ Parti’nin 15.48, HDP’nin 6, SP’nin 1.72; dolayısıyla Millet İttifakının toplam oyu HDP eklendiğinde Cumhur’u geçiyor.
Cumhurbaşkanlığı sandığındaki oyların toplamında da karşı cephe kazanıyor; bu ilçede CHP ile birlikte hareket eden diğer partilerin İYİ Parti adayını desteklemesi halinde Etimesgut’u MHP’nin kaybetmesi gibi tehlike ortaya çıkıyor.
Bu nedenle hesabın en ince detayına, belediye meclisi üyeliklerine kadar iyi yapılması gerektiğinin altı çiziliyor.
Seçmenin bu kadar iş aradığı bir dönemde belediyelerin önemine vurgu yapılıyor.
Özetle Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var…
OYNAK İTTİFAK
İYİ Parti açısından da durum aslında MHP’den farksız değil.
Öncelikle CHP ile ilan edilmiş bir ittifakı kesinlikle düşünmüyor; bunun kendisine oy kaybettireceğine inanıyor.
Aradığı, “Oynak İttifak” modeli; yani hangi ilde kiminle daha güçlü olursa onunla ittifaka girmeyi önceleyen arayış…
Hangi parti ile nerede kazanacağını ise bugünden anlamaya çalışıyor.
Özetle, Ankara’da siyasi partiler yarın itibarıyla yerel seçim gongunu vuracak tokmağı indirecek…
Hepsinin hedefi de en geç ekim ayı ortasına kadar en azından aday profilini veya nasıl davranacağını şekillendirmek…
Bunu yapmazsa, bu seçimde sandığa girecek 200 bini aşkın; evet yanlış okumadınız ‘ikiyüzbin’den fazla adayın belirlenmesi için zaman kalmayacak…
Rahmetli Deniz Bölükbaşı’nın dediği gibi, “Stopajı, KDV’si, vergisi olmadığı için’ seçimin erkene alınacağını savlayanlara duyurulur…