MHP'nin af teklifine Berberoğlu da girer mi?
Yargıtay, Enis Berberoğlu dosyasında Anayasa hukukçularının aksine kararında direndi; bildiği yoldan dönmedi.
Anayasa gereği her seçim dönemi tekrar başlaması gereken yasama dokunulmazlığını görmezden gelip, Enis Berberoğlu’nun cezasını onadı.
Oysa Anayasa gereği “durma kararı” vermesi gerekiyordu.
Böylece, Anayasa’nın geçici maddesinin (20) özel hükmünü, Yargıtay 16. Ceza Dairesi eliyle genel hükmünün (83) üstünde gördü.
Ceza Dairesi yasama dokunulmazlığı teorisini yeniden yazdı…
Daha önce görmezden geldiği Berberoğlu’nun tutukluluğunu ise sonlandırdı.
Bundan sonra olacak belli, Berberoğlu kararı Cumhurbaşkanı’na oradan da TBMM’ye gidecek; Genel Kurul’da kararının okunmasıyla milletvekilliği düşecek ve cezaevine tekrar yollanacak.
Berberoğlu kararı üzerinde bu kadar ağır tartışmaların yaşandığı, AB ile yeni bir başlangıcın yapılmaya çalışıldığı dönemde, tekrar cezaevine gönderilmesinin yaratacağı olumsuzluk ortada.
VATANPERVERDİR…
Bırakın Anayasa profesörlerini dönemin AK Parti Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop bugün dahi düşüncesinin arkasında ve Berberoğlu davasının dondurulması gerektiği görüşünde.
Bu durumun yarattığı travma bir yana, buna bir de Meclis’ten alınıp götürülmek istenmesi eklenecek.
Çeyrek asır yan yana çalıştığım, gazete bombalandığında yan yana oturmakta olduğum arkadaşım Enis Berberoğlu için bu mahkumiyetten daha ağır olanı, kendisine atfedilmiş olan suçtur.
Bugün parlamentoda bulunan bütün partilerin liderleri, yöneticileri ve milletvekillerinin ağırlıklı bölümü bilir ki Berberoğlu vatanperverdir...
ÇİÇEK KARARI GİBİ…
Yargının yanlış kararının içinden çıkmanın yolu yok değil…
Yakın geçmişte de Meclis’te yaşandı…
Dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek, komisyonda görüşülmekte olan ve “propagandayı suç olmaktan çıkaran” yasa nedeniyle milletvekillerinin gelen mahkumiyet kararlarının Genel Kurul’da okunmasını engellemişti.
Yasa değişikliği komisyondan geçince de milletvekilliklerinin düşmesinin önüne geçilmişti.
Benzer sürecin bugün de yaşanması için ortam hazır.
MHP lideri Bahçeli, gazeteci arkadaşlarımıza hazırladıkları af kanununu pazartesi TBMM’ye sunacaklarını açıkladı.
Bunun içine yargının Enis Berberoğlu hakkındaki hatasını düzeltici bir madde konulabilir mi?
AK Parti’nin sıcak bakmadığı af düzenlemesine bu kapsamda CHP’den bir destek gelir mi?
Eğer gelirse, devlete karşı işlenen suçlardan belirli bir ceza oranına kadar olanların kapsam içine alınmasına MHP rıza gösterir mi?
Bir sonraki hafta açılacak Meclis birçok gelişmeye gebe…
***
3 numaralı kriz
Suriye sorununun çıkma nedeni de son kertede gelip dayanacağı yer de orasıydı.
Bölgeden DAEŞ’in çıkarılması, sorunun İdlib ile doğuda birkaç noktada kalan sorunun da çözülmesiyle birlikte Suriye sahasında üçüncü evreye geçileceği belliydi.
ABD’nin PYD/YPG/SDG sahasına daha öncekiler yetmiyormuş gibi çok daha yüksek oranda askeri yük indirmeye devam etmesi, Akdeniz’e ek donanma gücü yollaması da yeni dönemin getirileri.
Bu kadar silah o bölgenin uzun vadeli ihtiyacından da çok daha yüksek oranda geliyorsa o bölgeye değil bir başka amaca matuftur.
Hedef de belli, ya İran ya da Doğu Akdeniz’de olası bir gelişme…
Nitekim Rusya da boş durmadı; bir süredir Doğu Akdeniz’deki gücünü ciddi oranda arttırdı.
Sonuç olarak hepsinin çıktığı tek kapı var; enerji…
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları…
Bu kapsamda ABD Mart ayında bölgeye gönderdiği 6. Filo korumasındaki ExxonMobil ile Kadar Petrol konsorsiyumuna ait araştırma gemileri, iki hafta içinde Güney Kıbrıs ile yaptığı anlaşma kapsamında 10 numaralı sahada araştırmasına başlayacak.
ExxonMobil’in hareketlenmesi, bir başka alanda yeni bir sıkıntının da yükselmesine yol açtı.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın yüksek düşün ile geliştirdiği tatbikat sayesinde sahaya girmesi engellendiği için bölgeden uzaklaşan İtalya’nın ENI şirketine ait Saipem 12000 gemisi tekrar dönüşe geçti.
Hedefinde ise Türkiye’nin arama yapmasına kesinlikle izin vermeyeceğini belirttiği 3 numaralı saha var…
Yeni bir tatbikat söz konusu olmayacağını göre Ankara karşısındaki yeni durumda ne yapacak?
Konunun etkin ismi, “Yine sokmayız” dedi…
Girmek istemesi halinde de sınırı olmayan her türlü engellemenin yapılacağını, siyasi iradenin talimatının bu yönde olduğunu belirtti…
Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in dünkü şu sözleri de bu kararı doğruluyor:
“Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin onay vermediği, rızasının olmadığı hiçbir projenin oldubittiye getirilmesine izin vermeyeceğiz. Tek taraflı, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığı, adadaki tarafların eşit ve adil pay almadığı bir sisteme geçit vermeyeceğiz. Türkiye’nin bu konudaki tavrı ve duruşu nettir.”
Dönmez bu noktada da kalmadı, sondaj gemilerinin bölgede daha güçlü hareket edeceğine vurgu yaptı.
Bu durumda Türkiye’nin önünde iki yol duruyor…
Birincisi, ortaya çıkan gerilimi yükseltmemek için geri çekilip, GKRY’nin KKTC’nin ve Türkiye’nin hak alanlarına da tecavüzüne izin vermesi; ki bunun olmasının olanağı yok.
Bu durumda ikinci yola, yani Ankara’nın uzun süredir çekingen davrandığı yola gitmesi gerekiyor.
Onun ne olduğu da belli; 3 numaralı sahaya TPAO’nın girip sondaja başlaması…
Eş zamanlı olarak, daha önce KKTC’nin ve Türkiye’nin ilgi alanında olmayan 10 numaralı sahadaki sondaj çalışmalarında ABD ile hareket etmesi…
Bir diğer yol da Kıbrıs’taki tarafların yanı sıra, İsrail’in de dahil olduğu bölge ülkeleri ve ABD ile birlikte çıkan gazın Avrupa’ya taşınması konusunda birlikte hareket etmek.
Bölgedeki çekişmenin en önemli unsuru olan Avrupa’nın Rusya gazına muhtaç kalmasının önüne geçmek...
Bunlar yapıldığında bölge ülkeleri de rahatlar.
Mısır ile GKRY’nin işlemeyeceğini bildiği doğalgaz boru hattı anlaşması yapması gibi farklı yollara da kimse sapmaz…