Suhuletin zaferi…
Büyüklerim bir işin olmasını istiyorsam, “suhuletle yap…” diye öğütlerdi...
Yani incelikle, nezaketle, kırmadan dökmeden gidilmesinin toplum katmanında ne denli etki yarattığına ilişkin de örnekler verip eklerdi:
“Öyle yaparsan amacına ulaşırsın, öteki türlü de kaybedersin…”
Bu seçimde de bunun en iyi örneğine tanıklık ettik…
Seçimde kazanan demokrasiydi ama onu zirveye taşıyan en önemli araç da suhuletti.
Sahada nezaketle, kırmadan dökmeden, herkesi kucaklayan tavrı kim sergilediyse, kazananı da o oldu…
Bunun en iyi örneği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasını önerdiğinde, “Kazanamayabilirim…” diyerek ilk adımda çok sıcak yaklaşmayan, ilk adımını attığında da tanınırlığı %18 olan Ekrem İmamoğlu gösterdi…
Üslubuyla tanınırlığını tırmandırdı, Türkiye’nin en tanınır ismine rakip oldu, hatta kesin olmayan sonuçlara bakıldığında geçmeyi de başardı.
Seçim sonrası da bu üslubunu devam ettirerek, seçimde alamadığını da sandık sonrası devşirdi…
YILDIRIM ÜSLUBU
Benzer durumu rakibi Binali Yıldırım için de söyleyebiliriz; üslubu seçmenin sahip çıkmasına yol açtı.
Ekonomik krizin en ağır hissedilmesi gereken İstanbul gibi ticaretin başkentinde, yerel seçimin doğası gereği genel seçime göre handikabı olduğu bir zeminde sadece 1.5 puan eksikle seçimi tamamladı.
Oysa geçmiş yerel seçimlere bakıldığında bu farkın 6 ile 11 puan arasında değiştiğine tanıklık edildi…
Öteden beri var olan üslubunu Yıldırım’ın seçimde de devam ettirmesi toplumun primini kesmeden devamını getirdi…
En büyük örneği de Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen oldu; selefleri gibi davranmadı, kavgadan, tartışmadan uzak durdu; bu sayede karşı parti liderlerin de beğenisini topladı.
Seçimi de %73 gibi Türkiye ortalamasının çok üzerinde, birçok belediye başkanının hayal dahi etmesi zor bir orana çıkarak aldı…
KILIÇDAROĞLU BAŞARISI
Benzer durum CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da kazandırdı…
İlk aşamada sertlik yanlısı tutumunu çabuk değiştirdi, gelen sert eleştirilere yanıt vermek yerine, kendi propagandasından sapmadı.
İttifakı yaratıp, süreci tek başına yöneterek önemli bir beceriye de imza atan oldu.
Bahar ve çiçek temalı pozitif propaganda Kılıçdaroğlu’na elindeki mevcut altı büyükşehre beş tane daha katmasını sağladı; Zonguldak, Giresun’u kaybetti ama Bilecik, Artvin, Ardahan’ın da arasında bulunduğu 10 ili kazandı.
Hatta bütün bunları da aday belirleme sürecinde parti içinden gelen sert muhalefete karşın ısrarlı duruşu ile gösterdi.
KAZANAN MHP
MHP ise bu seçimin en kârlı partisi…
Seçim sonuçlarına bakıp, elindeki üç büyükşehirden ikisini kaybetti diye bakılabilir.
Ancak ittifak içinde olduğu AK Parti dahil, birçok yerde kıran kırana girdiği yarışlardan başarıyla çıktı; kazandığı il sayısını da 11’e çıkardı.
MHP lideri Bahçeli, uyguladığı taktik ile bu seçimin en kârlı partisi oldu…
KAZANDIRAN PARTİ
İYİ Parti yeni kurulan olmasının ve ilk başlarda Mersin başta olmak üzere bazı yerlerde karşılaştığı sıkıntılı durumlar nedeniyle belki istediğini tam alamadı.
Belki kendi kazanamadı ama kazandıran parti olmayı da başardı, İYİ Parti desteğiyle CHP’nin 5 yeni büyükşehir kazanmasına destek verdi.
İlçelerde elde ettiği başarı da ilk adımda İYİ Parti’nin kazancı oldu.
Belki buna Balıkesir’i de ekleyebilirdi, ama orada da ciddi oy artışı yaptı.
BAŞKAN GİTTİ AMA MECLİS KALDI
Seçimde İstanbul, Ankara, Antalya gibi üç önemli büyükşehri kaybetmiş olmasından yola çıkarak bu sandığın en önemli kaybedeni diye bakılabilir.
Ancak bu doğru olmaz, çünkü büyükşehirleri kaybetmesine karşın belediye meclis üyeliklerinin ağırlığını elinde tuttu.
Örneğin Ankara’da Mansur Yavaş %51 ile seçimi aldı, ancak Belediye Meclisi’nde Cumhur İttifakının toplamı daha fazla oldu.
Yani seçmen Başkanlığı CHP’ye verirken, Belediye Meclisi’ni iktidara bırakarak ince ayar yaptı…
AK Parti’yi de yine birinci parti yapmaktan geri durmadı…
Yerel seçimin kendi dinamikleri nedeniyle iktidar partilerinde yarattığı handikapların hiç birini hem de ekonomik krize karşın AK Parti’ye göstermedi.
Seçmen kuyumcu terazisini mükemmel çalıştırırken, dışarıya da önemli bir demokrasi dersi verdi…