Partiler sil baştan...
Ardı sıra gelen 9 sandık partilere iç düzenlemeleri için fazla fırsat tanımadı...
Buna bir de başkanlık sistemiyle gelen ittifaklar eklendiğinde, partiler mevcut örgütlenme yapılarıyla daha fazla yol alamayacağını görmeye başladı.
Çünkü eski sistemdeki parti yapılanmaları tek başına iktidara odaklı iken, yeni durum %50+1 gerektirdiği için ittifakı zorunlu kılıyor.
Hatta, bir ikinci veya üçüncü ortak olmadan yola çıkma olanağı bulunmuyor.
Ankara’da istisnasız tüm partiler bu nedenle yeni yapılanma için kolları sıvamış durumda.
İktidar partisi buna ilave olarak bir yılını dolduran sistemdeki aksamaları tespit edip giderme arayışında…
Üzerinde durulan yeni yapılanmanın temelini, tüzük değişikliklerinden çok, parti yönetmeliklerinin ve programlarının yeniden düzenlenmesi oluşturuyor.
BAKANLIK VE BÜROKRASİ
İktidar partisinden başlarsak...
Aslında en büyük sıkıntıyı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok yeni olmasından kaynaklı sorunlarda yaşıyor.
Bunun başında da başkanlık sisteminde olmasına karşın, bürokrasinin parlamenter sistemdeki gibi davranışı yatıyor.
Ya da parti teşkilatının parlamenter sistemdeki gibi hükümet arayışı sıkıntıyı üretiyor.
Bu da seçilmişler ile atanmışlar arasındaki makasın negatif yönde açılmasına yol açıyor.
Buna AK Parti’nin uzun süredir “metal yorgunluğu” diye tanımladığı, sandıklar nedeniyle çaresine bakamadığı sorunu da eklemek gerek...
PARADOKSAL GÜÇ DENGESİ
Ancak AK Parti’deki yenilenme arayışının odağını teşkilattan çok, hükümet oluşturuyor.
Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in de dün vurguladığı gibi değişimde aranan bürokrasinin sisteme uyum sağlamadığı alanlar olacak ve bunun “röntgeni, MR’ı çekilecek...”
Sanılmasın ki başkanlık sisteminin ana akslarında değişim olacak...
Değişim için aranan, bakanlıkların birleşmesi iyi oldu mu, bazılarının eskiye dönüştürülmesinde fayda olur mu; hangi bakanlık neden iyi performans çıkaramadı, nedenleri neler yönünde bir arayış...
Yoksa asıl sorunun temelini oluşturan ve yukarı doğru çıkan linkte aksamalara, halkalarda kopmaya yol açan soruna bakılmıyor.
Yani, seçim kaybına neden olan, İstanbul seçiminde de tüm çıplaklığı ile görünen teşkilata yönelik yeniden yapılanma söz konusu olmayacak.
Bazı yöneticiler görevden alınacak ama yapılanma konusunda bir farklılık olmayacak.
TABANIN KAYGISI, TAVANIN GÜCÜ
Oysa AK Parti açısından en büyük sorun da bu yapı...
Yeni sistem karşısında kendini güçsüz hissediyor; yakınmaların en büyük nedeni de buradan kaynaklanıyor.
Seçimde tüm yükü sırtlayıp, partisinin iktidar olmasına katkı vermesine karşın, bakan yardımcısına ulaşamaz durumda bulunmasına hayıflanıp, içerliyor.
Bir süre önce Prof. Dr. Sencer Ayata da akademisyen bakışı içinde bu duruma dikkat çekip, tersine güç etkisinden söz etmişti.
Haksız değil; taban güçsüzleştiği kaygısıyla sızlanırken, tavan Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları, Politika Kurulları başkan vekilleri, üyeleri, bakanlar, bakan yardımcıları ve buna son olarak eklenen Yüksek İstişare Kurulu ile gittikçe güçleniyor.
Bu da taban ile tavan arasındaki linklerdeki halkaları olumsuz etkiliyor; iletişimi koparıyor.
POLİTİKAYA MECALİ KALMADI
Buna AK Parti teşkilatının itildiği kamu pozisyonunu eklemek gerek...
İldeki bürokratik yapılanmadan, atamalara kadar her bir işle uğraşmanın yanında, bir de işçi bulma kurumu gibi çalıştı.
Politika yapmaya mecali kalmadı.
Bunu parti yöneticileri de görüyor...
Hatta son iki haftadır hangi parti yöneticisi veya milletvekili ile karşılaşsam hemen hepsinin yakındığı meselenin özünde bu durum yatıyor.
Hemen hepsi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu durumu gördüğünü, arkası sıra gelen 9 sandığın teşkilatı yeniden ele almaya fırsat bırakmadığını belirtiyor.
Erdoğan’ın milletvekilleri ile yaptığı toplantıların başlangıcında da bu duruma dikkat çektiğinin altı çiziliyor.
Seçimin hemen ardından sandık sonucuna göre kerteriz almaya başlayan milletvekillerinin Erdoğan’ın toplantıları sonrası pozisyonlarını yeniden eski haline çevirmelerinin gerisinde de bir değişim olacak beklentisi yatıyor.
AK Parti’de bugünden yarına yönetim kadrolarında, ardından da yeni yapıların oluşumuna yönelik değişim kaçınılmaz görünüyor.
CHP’DEKİ DEĞİŞİM ARAYIŞI
Yerel seçimin tartışmasız galibi CHP ise tamamen yeniden yapılanmanın arayışında...
CHP lideri Kılıçdaroğlu parti yönetimine bu konuda talimat vermiş; farklı kollardan nasıl bir yönetim modeli ve politik söylemi olması gerektiği konusunda yoğun bir çalışma var.
Bir daha vurgulamalıyım ki CHP’deki arayış Tüzük değişikliği yönünde değil, parti programı ve yönetmeliğine dönük.
Üzerinde durulan da yerel seçim sürecinde uygulanan, öteki seçmene de ulaşacak yol, yöntem, dil ve üslubu partinin kalıcı programı haline getirmek.
İKTİDAR YOLU DEĞİŞTİ
Örgütlenme yapılanmasının yeniden ele alınacağına da bu aşamada ayrıca vurgu yapılıyor.
Aslında bu bir zorunluk.
Çünkü hegomonik tek partili yapılarla seçim kazanma dönemi bitti, çok partiyle iktidara ulaşılan yeni bir rejime geçildi.
Bu siyasal partilerin sayısını ister istemez arttıracak.
Bunun en açık örneği de AK Parti’den ayrılacak Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu hareketi…
Partilerin yapılanmasının da buna göre şekillenmesi gerekiyor.
CHP’nin hücrelerini yakından bilen Prof. Dr. Ayata sohbetimizde bu duruma da dikkat çekerek şu soruyu yöneltti:
“Yeni bir muhafazakar partinin AK Parti’den ayrılarak ortaya çıkmış olması CHP açısından iyi bir durum mu, yoksa İYİ Parti ile ittifakı düşünüldüğünde sıkıntılı bir durum mu?”
Sorusu çok önemli...
Çünkü İYİ Parti ile bugüne kadar geldiği bir ittifak işbirliği var.
Ama kurulan muhafazakar parti ortağının sosyolojik tabanına da yönelecek.
BABACAN’DAN SAATÇİ’YE TEKLİF
Bunun en iyi örneği Babacan ve arkadaşlarının, Muğla teşkilatının kurulması için İYİ Parti’den ayrılan eski Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçi’ye teklif götürmüş olması…
Sonuçta tek başına AK Parti’den değil, İYİ Parti’nin sosyolojik tabanından da almaya çalışacak.
CHP’nin buna göre yeni bir politika geliştirmesi ve yapılarını da bu kapsamda yeniden oluşturması gerekiyor.
İTTİFAK BAŞKANLIĞI MI?
Belki “İttifak Başkanlığı” gibi yeni bir Genel Başkan Yardımcılığı kurar...
Yeniden güçlü genel sekreterliğe iki başlı yapı çıkardığı için dönemeyeceğine göre, belki de çoklu genel sekreter yapılanmasına yönelir.
Ama ne olursa olsun, önünde bir Ekrem İmamoğlu gerçeği var...
Bu gerçek Kılıçdaroğlu’nun uzun yıllardır aradığı model...
O nedenle CHP’de yelpazenin yapraklarının yeniden dizilmesi kaçınılmaz görünüyor; ama bu 6 okun ilkelerinden vazgeçeceği anlamına da gelmiyor.
İçinin doldurulmasında yeni bir yapılanmaya ve söyleme geçileceği de gün gibi aşikar duruyor...
İYİ PARTİ’DE KÜÇÜLME
CHP ile birlikte yapılanmasını yeniden dizayn eden bir diğeri de İYİ Parti...
Tüzük Kurultayı ile partinin yönetim kadrosunu 50’ye indirme kararı almıştı; şimdi bunu hayata geçirmek için gelecek ay kongreye gidecek.
İYİ Parti bir yandan yönetimde küçülürken, hem kadrolarını hem de yapılanmasını yeniden oluşturmak istiyor.
Orada da ittifaklara uygun yeniden yapılanmanın arayışı sürüyor.
MHP’de ise bu dönem yeniden yapılanma veya politika belirleme şu aşamada görülmüyor.
Ama gelişmelerin onu da etkilememesi olası değil.
Ankara’da partiler, sandıktan arta kalan zamanını şu dönem içeriye çeki düzen vermek için harcamaya ayırmış bulunuyor.
İlginç bir döneme tanıklık ediliyor…