Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Rusya, Suriye sahasındaki tutarlı davranışından hiç taviz vermedi.

        Savaşın başladığı günden bu yana hangi politikayı izlediyse, bundan bir tek geri adım atmadı; son kararlarında da bunu bir kez daha sergiledi.

        Son karardan kastım, İdlib'de uzun süredir bombaladığı M-4 veya M-5 otobanları altında kalan bölgelerden dün belirlediği kapılar aracılığıyla sivillerin boşaltılmasına ilişkin çağrısı.

        Rusya, Türkiye ile Soçi'de vardığı anlaşma kapsamında bu alanlarda yaşayan El Kaide orijinli başta Heyet Tahrir El-Şam olmak üzere muhalif grupların sahadan çıkarılması konusundaki kararlılığını sergilemişti.

        Uzun süredir de bu alanları bombalıyordu.

        Rusya Devlet Başkanı Putin'in geçen hafta Türk Akım'ın açılışını yapmak için geldiği İstanbul'daki görüşmelerde 9 Ocak saat 14.00 itibarıyla ateşkes sağlanması kararı alınmıştı.

        ÖNCE KAPI SONRA SALDIRI

        Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi de dün bu çerçevede, İdlib vilayetinin altında ve doğusunda kalan bölgelerden, yani M-4 ve M-5 otobanları altında ve doğusunda kalan alanlardaki ''gerilimi azaltma bölgelerinden'' sivillerin ayrılması için üç yeni kontrol noktasını faaliyete geçirdiğini duyurdu.

        Oluşturulan üç kontrol noktası, İdlib'in güneyindeki Ebu El Duhur, Halep'in batısındaki El Hader ve Hama'nın kuzeyinde yer alan Habit kontrol noktaları, M-4 boyunca sıralanan Cisr El Şugur, Arihah, Saragib gibi en büyük ilçelerin boşaltılmasını hedefliyor.

        BAKAN 2 MİLYON DEMİŞTİ

        Bu bölgeden kuzeye, Türkiye sınırına doğru bir göç hareketi başlamıştı ve sayının şu an için 500 bini aştığı belirtilmişti.

        Yeni durumda sayının daha da artması kaçınılmaz.

        Nitekim Libya konusunda bilgi vermek için siyasi partileri ziyaret eden Dışişleri Bakanı'nın da sayının 2 milyonu bulabileceğini söylediğini İYİ Parti lideri Akşener açıklamıştı.

        Rusya sivillerin bu bölgeden çıkması için yeni kapılar açmış olabilir.

        Ancak burada yaşayanların düşman bilip çatıştığı Şam yönetiminin hakimiyetindeki bölgeye gitmesini de kimse bekleyemez.

        Dolayısıyla Türkiye sınırına doğru yeni bir hareketin başlaması yakın gelecekte kaçınılmaz olacak.

        HEP AYNI TAKTİK

        Bunu öngörmek için yakın geçmişe bakmak yeterli.

        Rusya aynı taktik ve yöntemleri yakın geçmişte, Halep, Hama, Hums ve Doğu Guta'da birebir uyguladı.

        Hepsinde de önce ateşkes ilan etti, sivillerin bölgeden çıkması için kapılar açtı, otobüsler tahsis etti.

        Ardından boşalan bölgelerde ''sadece terörist unsurların kaldığını'' ileri sürüp yerle bir etmekten kaçınmadı.

        Zaten uzun süredir hava bombardımanı ile bu yerleşimlerde büyük tahribat yaratmıştı.

        Kimsenin kuşkusu olmasın çok yakın gelecekte Rusya'ya bağlı uçakların yoğun hava bombardımanının ardından Şam kara güçleri bu kentlerin hepsine girip yerleşecek ve M-4 ve M-5 Şam'ın kontrolüne geçecek…

        BU KEZ SAPANI DEĞİL SİLAHI BIRAKACAK

        Asıl sorun da bu noktada başlayacak.

        Şam bölgesine gitmeyenlerin ağırlıklı bölümü Türkiye sınırına yönelecek, bir süredir hükümetin en yetkili ağızlarından ifade edildiği gibi sınıra gelenlerin içeri girmesini engellemek de olası olmayacak.

        Bunun insani bir davranış olduğu varsayılabilir.

        Ancak unutulmasın ki İdlib sahasından gelenler, Suriye'den ilk gelenler gibi tarlasında çapasını, orağını, tırmığını, malasını bırakıp gelenler olmayacak.

        Uzun yıllar İdlib sahasında çatışanların, tabancasını, tüfeğini, bombasını, RPG-7'sini bırakıp gelenlerin göçüne tanıklık edilecek…

        Türkiye Libya sahasında Rusya ile önemli bir kazanım elde ederken, bir yanda verdiğini diğer tarafta alacak.

        Suriye sahasının tahteravallisi çalışmasını sürdürecek…

        Diğer Yazılar