Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Baştan belirteyim böyle bir dönemde Ankara’da yaşıyor olmaktan mutluyum…

        Birçok faktör kadar, Ankara Büyükşehir ve yaşam sürdüğüm Çankaya İlçe belediyelerinin de katkısı var.

        Nedenini anlatayım…

        Bir tanıdığım 65 yaş üstünde ve evinden çıkamaz durumdaydı, Büyükşehir Belediyesi’ni aramış ihtiyaçlarını karşılayacak görevlinin yanında, bir de evin temizliğini ve dezenfektanını yapan ekip yollanmış.

        Çankaya Belediyesi, ihtiyaçlarını baştan düşünüp bir paket halinde ulaştırmış.

        “Evde hapis oldum, dışlandım kaygısındaydım, belediyeden hizmetler gelince sarayda yaşam süren padişah gibi hissetmeye başladım…”

        Mahalledeki taksi şoföründen, berberine hatta EYT’lisinden, simit tezgahı olan seyyarına kadar herkes mutlu.

        ASFALT OLMASA DA OLUR

        Bana aktarılanları işin sahibi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı arayıp ilettim.

        Başkan Yavaş, bunları duymaktan memnun kaldı, aldığı bir kararı açıklayarak söze başladı:

        “Sağlık hariç tüm ihaleleri bir yıl süreyle erteliyorum. Bir yaz asfalt, park bahçe bakımsız kalabilir. Ama böyle bir dönemde sağlığın bakımsız kalması olmaz…”

        Bu aşamada aldıkları bir kararı da aktardı.

        CHP’li 11 belediye başkanı telekonferans ile görüşürken özellikle bağış konusunu büyütmeme ve siyasi tartışma yaratmama kararı almışlar.

        Bunun sonucunu da görmüşler.

        EVLERE GÜNDELİK TEMİZLİK

        Özellikle evlere temizlik konusundan olumlu dönüş aldıklarını belirtti.

        Sohbetimiz sırasında vakit öğle saatleriydi, Başkan Mansur Yavaş konuyla ilgili birimine sorduğunda, 724 vatandaşın evine gidilip temizliğinin yapıldığı rapor edildi.

        İŞİNİ KAYBEDENE DESTEK

        Simitçi, taksici, berber, kahvehane sahibi gibi yasak dolayısıyla işini kaybedenlere destek programının da eksiksiz sürdüğünü belirtti.

        “Bu bela insanları şu, bu partili diye ayırmıyor ki, hepimize birden bulaşıyor. Hepimizi tehdit ediyor” anımsatması yaptı.

        TERZİLER DE DEVREDE

        Bu aşamada en büyük sıkıntının maskede yaşandığına işaret etti.

        “Maskeye yetişemiyoruz” diyen Başkan Yavaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

        “Günde ortalama bir milyon maskeye ihtiyaç var. Bunları hibe etmek isteyenler de mevcut. Ama yine de sıkıntı çekiyoruz. Orada da bazı sorunlar yaşanıyor. Hiç tartışmasına girmeden biz de işleri azalan, dükkanları iş yapmayan terzilerimizi bu işe katacağız. Hem onlar da kazansın, hepsine maske dikme yöntemini göstereceğiz. Bunun karşılığında ücreti neyse parasını da ödeyeceğiz. Onlar da iş yapamaz durumdan çıkmış, kazanmış olur, vatandaş da maskeye kavuşur.”

        Tek sorunun hijyen olduğunu da belirtti, bu konuda da terzilere belirli bir yöntem ve sistem denetimi yapmayı amaçladıklarını bildirdi…

        PAKET HARİCİ SÜT DAĞITIMI

        İkinci aradığım ise Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen oldu…

        Taşdelen, realist bir tutumla, “Ben de şöyle çekilip dışardan bakıyorum, gerçekten belediyelerimiz yardımda çok iyi” dedi ve şu noktaya dikkat çekti:

        “Bunu da yapmaya da mecburuz. Çünkü seçim öncesi bizlerin seçilmesi halinde yardımların kesileceği gibi algı vardı. Şimdi görüldü ki biz daha iyi ve fazla yardım yapabiliyoruz. Halk yerel yönetimde CHP’yi tanıyor. Öyle uçuk projelere, israfa gitmeyip, doğrudan vatandaşa veren bir anlayış var.”

        Başkan Mansur Yavaş’ın koordinasyonunda birlikte çalışmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

        “Yıllardır görmediğimiz şeyler bunlar” dedi.

        54 BİN MENEKŞE

        Taşdelen, yardım yaparken bir noktaya çok dikkat etmiş.

        Çankaya Kaymakamlığı ve muhtarları da devreye sokmuş, oradaki ihtiyaç sahibi listeleri üzerinden yardımın yapılmasını sağlamış ki dublikasyonlar yaşanmasın.

        Özellikle 65 yaş üstündekilerin eve kapanması dolayısıyla onlara moral aşılamanın önemine dikkat çekti, 13 bin eve dağıttıkları 54 bin adet saksı menekşeden söz etti.

        OTOMATİĞE BAĞLI HİZMET

        Taşdelen bu kapsamda yeni bir sisteme geçeceklerini de belirterek, detayını şöyle anlattı:

        “Bir bilgisayar yazılım programı geliştirdik, 65 yaş üstünün geneldeki taleplerini bir araya getirdik. Baktık, her gün veya günaşırı taleplerinde benzerlikler var. Biz de onlar istemeden doğrudan iletelim, ihtiyacı da yoksa almasın, ek talebi varsa orada karşılansın istedik.”

        Burada da kalmayıp, yoksul 25 mahallede bulunan 0-6 yaş çocuklar için günlük süt ile 6-11 yaş için kitap desteğine de başlamış.

        Paketlerde ise gıdanın yanında kolonya ve sabuna ağırlık vermiş, belediye binalarındaki esnaf kiralarını ötelemiş.

        POLİSE DE MASKE

        Kısa süre önce Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin’in çabalarını da buradan aktarmıştım.

        Benzer şekilde Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal da önemli yardımlara imza atmış.

        Örneğin siperli maskelerden üç boyutlu yazıcı ile 15 bin 850 adet ürettirip, sağlık kurumlarının yanı sıra, sürekli denetim yapan, insanla en fazla muhatap olan emniyet mensuplarına da teslim etmiş.

        Diğer tip maskelerden de her eve üçer tane olmak üzere 137 bin haneye göndermiş.

        Bir de önemli detay verdi.

        “Ürettiğimiz halk sağlığı hekimleri tarafından da onaylı, birkaç kez yıkanabilir nitelikte bir yapıya sahip…”

        Şurası açık ki belediyeler bu konuda oldukça önemli adımlar attı…

        Yerel yönetimin önemini bir daha gösterdi…

        *

        “Duygumuzu 5-10 yıl yaşlandırıyor…”

        “Altmış beş yaş üstünü evlerine tam kapatarak duygularını 5-10 yıl yaşlandırdık, bundan çıkmamız lazım…”

        Bu sözlerin sahibi ETÜ Psikoloji Bölümünden Prof. Dr. Nuray Karancı...

        Kendisini birçoğumuz 1999 büyük depremi sırasında yaptığı çalışmalar ile tanıyor.

        O dönem toplumun geniş kesiminde ortaya çıkan travmayı ortadan kaldırıcı önlemleri hayata geçiren ekipte yer almış, oldukça başarılı işlere imza atmıştı.

        Prof. Dr. Karancı hocam ile dün sohbet ederken, kendisinin de 65 yaş üstü olduğuna dikkat çekerek söze girdi.

        “Bizi acınacak, utanıp eve kapatılacak grup ruh halinden çıkaracak yöntemlere ihtiyaç var” tespitinde bulundu…

        MASKE İLE CEZALANDIRILMAK

        Bu ruh halinin yaratacağı travmaların daha ağır olabileceğini de belirtti.

        “Toplumun burada ayrışmasından çok, birlikte olduğu hissine kapılacağı davranışlara yönelmeliyiz” deyip ekledi:

        “Örneğin maske… Önce 65 yaş üstüne maske ve kolonya verileceği söylendi, şimdi bedava maskeden 65 yaş üstü yararlanmayacak deniliyor. Yani 20-65 yaş arasındaki gruba, ‘siz ayrıcalıklısınız sokağa çıkabilirsiniz, o nedenle sizi maske ile ödüllendiriyoruz’ denilmiş olunuyor. Diğer gruptakileri cezalı duygusuna yönlendiriyor. Evinin içinde yürüyen, balkonunda spor yapan 65 yaş üstü grubun kontrol duygusunu zedeliyor; çünkü maske verilmeyen toplu taşıta alınmayan cezalandırılan gibi hissetmesine yol açılıyor. Sosyal hayattan uzaklaştırıyor…”

        GÜNÜN İLK SAATLERİNDE

        Prof. Dr. Nuray Karancı bunun yerine, Hollanda’da yapıldığı gibi günün çok erken saatinde marketlerden 65 yaş üstünün alışveriş yapma serbestisine sahip olabileceğine dikkat çekti.

        “Bu da onları hayata bağlar. Yoksa onları cezalandırdığımız, sosyal hayattan çıkardığımız hissi, 65 yaş üstü bizlerin duygusunu 5-10 yıl yaşlandırır” uyarısını yineledi.

        PSİKOLOJİK SAĞLIK

        Prof. Dr. Karancı kendinden de örnek vererek sözlerini şöyle tamamladı:

        “Haftada birkaç kez tenis oynayan biriyim. Ama şimdi oynayamıyorum, çünkü 65 yaş üstü olduğum için eve kapalıyım. Benim de sporumu kısa süreli de olsa yapacağım, toplumla bütünleşeceğim bir etkinliğe ihtiyacım var. Yoksa duygusal olarak birden yaşlanırız. Unutulmamalı ki psikolojik sağlık da çok önemli…”

        O denli haklı ki…

        Hele ki orta direk gibi, 90 yaşındakinin evladı, 30-40 yaşındakinin ebeveyni, 1-10 yaşındakinin ataları durumunda olan bu kesimin psikolojisi ötekine de yansır, olumsuz etkiler...

        Zabıtanın alışverişini yapması güzel, ama onlarda bıraktığı travmayı da görmezden gelmemek gerekir.

        KİŞİSEL OLAĞANÜSTÜ HAL EYLEM PLANI

        *

        Çayı kim toplayacak?

        Karadeniz Bölgesi'ne seçim döneminde gittiğimde dikkatimi en çok çeken çalışan işçilerin ağırlıklı bölümünün komşu ülkelerden gelenlerden olmasıydı.

        Özellikle de çay işinden anladıkları için Gürcistan’dan gelenler…

        Şimdi ülke geçişlerinin ötesinde kent giriş çıkışları da yasaklandığı için Trabzon- Rize arasında bulunan çay üreticilerini önemli bir dert sarmış.

        Benim de bölgenin sorunlarını en iyi bilen, herkesin yardımına koşan özelliğiyle tanınan, çayın merkezi Çayeli’inden dostum, büyüğüm Hasan Şuşoğlu dün arayıp söyleyince haberim oldu.

        YARICILARA YOL VERSİN

        Gürcistan’tan toplayıcıların yanı sıra Ordu ve Giresun bölgesinden “yarıcılar” diye bilinen, çayı toplama karşılığı belirli miktarını alan bir grup işçi de varmış.

        Onların bölgeye girmesi halinde çay sorununun büyük oranda çözüleceğini belirtti.

        “Yoksa 10 çay bahçesinden 8’inde kendi çayını toplayacak güçte aile yok” dedi.

        Önerdiği model, aynen şehirlerarası geçişlerde olduğu gibi bu kişilerin hangi bahçeye çay toplamaya gidecekse kaymakamlıklara başvurması, çay bahçesi sahibinin de onların isimlerini onaylaması.

        Geldiklerinde de polis ve jandarma kontrolünde bahçelere götürülmeleri.

        Şuşoğlu’nun modeli işleyebilecek kolaylıkta…

        Ayrıca çay da öyle elma, portakal gibi iki gün sonraya bırakılacak bir ürün değil…

        Zamanını kaçırmamak gerekir…

        Diğer Yazılar