"Özal" ve "Rahşan" afları diye anıldı…
İnfaz düzenlemesine ilişkin kanun teklifi dün TBMM’den geçtiğinde muhalefet partilerinin hepsinde aynı kaygı hakimdi.
Özellikle de infaz düzenlemelerinin görüşmesi sırasında, “Bu düzenlemeler eşitlik ilkesi bakımından Anayasa’ya aykırı” diyen CHP’de…
Endişenin nedeni de infaz düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olup olmadığına ilişkin değil...
Tam tersine Anayasa’ya aykırılığı konusunda oldukça eminler…
Daha ilerisini söylemeliyim ki AK Parti ve MHP içindeki bazı hukukçu milletvekilleri de Anayasa’ya aykırılık olduğu kanaatini taşıyor…
TOPLUMUN HUKUK VİCDANI
Ayrıca bir noktanın daha altını çizmek gerekir…
Toplumun hukuk vicdanı haline gelmiş hukuk insanları Prof. Dr. Adem Sözüer, Prof. Dr. Ersan Şen ve Dr. Rezan Epözdemir Anayasa’ya aykırı olduğunu açıktan söylüyor.
Nitekim dün Habertürk yayınına katılan her üçü de şu ortak cümleyi kullandı:
“Adım gibi biliyorum ki bu düzenleme Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı ve iptal edilmesi gerekir…”
KİM GÖTÜRECEK?
Zaten tartışma da Anayasa’ya aykırılığı 70 saatlik mesaisi sırasında TBMM’de sürekli dile getirilen düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) kimin götüreceği üzerineydi…
Çünkü AYM’ye iptal başvurusunu Cumhurbaşkanı, TBMM’de en fazla üyeye sahip 2 parti ile üye tamsayısının beşte biri tutarındaki (120) milletvekili başvurabiliyor.
Ya da bakılmakta olan bir davaya konu olması nedeniyle mahkemeler başvurabiliyor.
Millet İttifakı’nın bileşeni İYİ Parti, kapsam genişlemesi olacağını kesin gördüğü için, AYM’ye yapılacak bir başvurunun ortağı olmak istemedi.
Eğer böyle bir adımın içinde olur, PKK ve FETÖ üyelerinin de kapsam genişlemesi ile çıkması söz konusu olursa, CHP ile birlikte hareket edip sorumluluğunu üzerine almaktan kaçındı.
HDP ise AYM’ye başvuru için gerekli 120 milletvekilinin olmamasına hayıflanıyordu.
CHP’DEKİ İKİLEM
Bu görüş dün sabah saatlerinde CHP’ye de hakimdi…
Konuştuğum CHP yöneticileri parti içinde var olan tartışmayı şu cümle ile özetledi:
“AYM’ye götürürsek, kapsam genişler ve bazı PKK ve FETÖ üyelerinin çıkışı olursa sıkıntı yaşamaz mıyız? Bunun sorumluluğunu üstlenebilir miyiz?”
Bunun yerine bir mahkumun eşitsizlikten itiraz edip, mahkemelerin AYM’ye düzenlemeyi taşımasının daha yararlı olup olmayacağını da sorguluyorlardı.
GÖREVİMİZSE YAPMALIYIZ
Buna karşı gelen grup ise seçimlerle vatandaşın iktidar ve muhalefete belirli sorumluluk yüklediğini belirtip şu eleştiriyi getirdi:
“Yasanın görüşmesi sırasında kürsüye her çıktığımızda Anayasa’ya aykırı deyip, bunun gereğini yerine getirip Anayasa Mahkemesi’ne götürmüyorsak, o zaman halkın bize yüklediği sorumluluktan da kaçamayız. Anayasa Mahkemesi’ne bizim bizzat götürmemiz gerekir…”
Sonunda ikinci grubun düşüncesi hakim geldi ve CHP’nin AYM’ye başvuruda bulunma kararını Grup Başkanvekili Engin Özkoç açıkladı.
“BU AYM, O AYM DEĞİL…”
Buna karşın AK Parti, infaz düzenlemesinin Anayasa Mahkemesi’nde iptal olup genişleyeceği kanaatini taşımıyor.
Çünkü bunu bir af olarak değil de infaz sürelerine ve oranlarına ilişkin düzenleme olarak yaptıklarını belirtiyor.
Nitekim, infaz düzenlemesini hazırlayan grupta yer alan AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan dünkü sohbetimizde de bunun altını çizdi.
Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş iptallerindeki oylama oranlarına da iyi bakılması gerektiğini belirtip ekledi:
“O dönemlerde bile Anayasa Mahkemesi çok az farkla iptal kararını almış. O dönem Anayasa Mahkemesi’ne üstten bakıcı, elit, dayatmacı, özgürlük karşıtı bir grup hakimdi. Ama bugün o Anayasa Mahkemesi'nin, bu Anayasa Mahkemesi olmadığını herkesin anlaması lazım…”
ÖNCESİNDE OLANLAR
Konunun diğer yönüne gelirsek…
Yani, İYİ Parti’de var olan, CHP’de de endişe yaratan, “Başvurur ve kapsam genişlemesine yol açarsak suçlanır mıyız?” konusuna…
Bunun için geçmiş uygulamalara bakmakta yarar var…
Türkiye bugüne kadar tartışma yaratan ve Anayasa Mahkemesi sürecini çalıştıran 4 önemli infaz düzenlemesine tanıklık etti.
KONUTU BASTI, ADI ÖZAL AFFI KALDI
Bunlardan 2016 düzenlemesi hariç diğer üçünde Anayasa Mahkemesi iptal kararı verip kapsam genişletti.
İlki 1973 düzenlemesiydi, iptal kararı ile kapsam büyük oranda genişledi.
İkincisi 1991’de Terörle Mücadele Yasası kapsamında yapılan dönemin Cumhurbaşkanı Özal’ın milletvekillerini ikna için gece yemekleri tertip ettiği düzenlemeydi.
Hatta bu düzenlemeye sıcak bakmayan dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut’un Başbakanlık Konutu’nda milletvekilleri ile yaptığı toplantıyı basmış ve TMY düzenlemesinin çıkması için elinden gelen her türlü gayreti göstermişti.
Sonunda düzenleme DYP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı ve iptal olup, kapsam genişledi.
RAHŞAN AFFI’NA İKİ İPTAL
Bunun ardından gelen 1999 düzenlemesindeki süreç de çok karmaşık ilerledi.
Önce Af kanunu hazırlandı, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel buna karşı çıktı ve geri yolladı.
Bunun üzerine koalisyonun Adalet Bakanlığı’nı elinde tutan DSP kanadı yeni bir paketle bunu infaz yasasındaki düzenlemeye çevirdi.
Bu kez Cumhurbaşkanlığı’nda Ahmet Necdet Sezer oturmaktaydı ve kendisinin seçilmesinde en önemli faktör olan DSP yönetiminin TBMM’den geçirdiği paketi 8 Aralık 2000’de iptal etti.
Muhalefet partileri DYP ve RP veto konusunda hak verirken, Cumhurbaşkanı Sezer ile DSP arasında büyük savaşa yol açtı.
YEREL MAHKEME İPTAL ETTİRDİ
İktidarın DSP kanadı, iki hafta sonra, 21 Aralık’ta metni TBMM’den aynen geçirdi.
Bu kez yerel mahkemeler Sandıklı, Çankırı ve Turgutlu’dan Anayasa Mahkemesi’ne ilk başvurular geldi; onu yağmur gibi diğerleri takip etti.
AYM iptal edip kapsam genişletmeye başlayınca, hükümet bu kez ikinci bir infaz düzenlemesi hazırladı.
O düzenleme de 2002 yılında yine AYM tarafından iptal edildi ve kapsamı genişledi.
Dikkat edilirse her üç olayda da toplum AYM’ye iptal başvurusunda bulunanı suçlamadı.
Son ikisinde birinin “Özal Affı” diğeri de “Rahşan Affı” olarak anıldı…
Hatta ilkinde de yine başvuran değil, kapsam genişlettiği için Anayasa Mahkemesi tartışıldı.
AYM ise kendini, “Ben önüme gelen yasanın Anayasa’ya ve hukuka uygunluğuna bakarım” diye savundu.