Oyun tekrar sahnede
İdlib’de 5 Mart'ta varılan mutabakatın üzerinden henüz 1,5 ay geçti.
Herhalde her gün yaşanan çatışmalara o denli alışmışız ki bu kısa süre bile oldukça huzur verdi…
Orada yaşıyor olmamakla birlikte, kesintisiz duyduğumuz çatışma haberlerinden arınmanın düşünsel huzurunu yaşattı.
Ancak beklediğim gibi de oldu, oyun yeniden sahne aldı…
Suriye’de çatışmaların başladığı günden bu yana oyunun kuralı değişmiyor, hep aynı figürler sergileniyor.
Sanki müziği farklı olsa da ayak hareketleri hep aynı kalan Arap halayı gibi…
Geçmişte de farklı değildi, bitti sanıldığı yerden yeniden başlarken, bir bölgede azaldığında tahterevalli gibi diğer bölgede yükseldi.
İHLAL KAYITLARI
Görünen o ki, havaların ısınması ve bölgede Amanos dağlarından dolayı bazen çok etkili olan yağmurların azalmasıyla kaldığı yerden eskiye dönecek.
Bunu anlamak için iki veri çok önemli; Türk ve Rus taraflarının günlük tuttuğu, kamuoyunun bilgisine açık ihlal kayıtları.
Bir ay kadar öncesinde hiç rastlanmazken, son dönem M-4 çevresi ve diğer çatışmasızlık bölgelerinde her gün onlarca kayıt düşüldüğüne tanıklık ediliyor.
Rus tarafı bu ihlalleri ağırlıklı olarak “El Kaide” diye nitelediği Hayat Tahrir Eş-Şam’a bağlarken, Şam yönetiminden kaynaklanan bazı ihlallerin olduğunu da gizlemiyor.
Ancak her iki tarafın üzerinde durduğu en önemli veri İran odaklı grupların ihlalleri…
İRAN DESTEKLİ GRUPLAR
Nitekim Suriye sahasını en iyi bilenlerden biri olan ve yakından takip eden ORSAM’dan Oytun Orhan, rejim güçleri topçu bataryalarının bir süredir Cebel Zeviye bölgesinde yer alan Binin köyüne saldırdığını belirtti.
Benzer şekilde Rusya Savunma Bakanlığı’nın da Suriye’de Çatışan Tarafları Uzlaştırma Merkezi’nin de “Lazkiye’de ateşli saldırı kayda geçirdiğini” anımsattı.
Ancak iki taraf da diğerinin ateşkes ihlali diye kayda aldığını, kendi tespiti yapmaktan uzak durmuş.
Anlaşılan o ki son günlerde yaşanan bu durum bölgedeki yetkililerinin müzakereleri ile aşılacak.
SMO’DAKİ İÇ ÇATIŞMA
Üzerinde durulması gereken ise İran destekli grupların saldırılarının yükselmesi.
Her iki tarafın da bu konudaki hassasiyetinin yüksek olduğunu söyleyen Orhan, son dönem ihlal sayısının 600-700’e ulaştığını vurgulayıp ekledi:
“Rejim, Batı Hama ve Cabel Zeviye bölgelerinde topçu saldırısı yapıyor. HTŞ’nin de ihlalleri var. M-4’teki devriyenin görevini yürüten iki taraf da çok dikkatli ancak bir süre sonra, geçmişteki gibi bunun da gevşemesi söz konusu olabilir.”
Buna son dönem Resulayn’da önceki gün karşılaşıldığı gibi Suriye Milli Ordusu içindeki gruplar arasındaki çatışmalar da eklendiğinde durum gittikçe daha çetrefilli bir hale dönüşüyor.
Çünkü sivil bazı kesimlerin kışkırtmaları da beraberinde geliyor.
Bunun en iyi örneği yakın geçmişte yaşandı ve Türk polisi ile jandarmanın müdahalesi sonucu bastırılabildi.
Dolayısıyla benzeri tutum takınanların bir gerçeği de görmesi gerekiyor.
O gerçek de Covid-19 salgının insanların iç içe yaşadığı kamplara sıçraması halinde bir noktada kalmayıp, tüm bölgeyi etkisi altına alacağı…
Bölgede bulunan ve sağlık hizmeti veren tanıdıklarımla dün konuştuğumda şu aşamada çok yüksek vakaya rastlanmadığını bildirdiler.
Buna karşın İstanbul'da bir kişinin 16 kişiye virüsü bulaştırdığı anımsanırsa, İdlib'de bunun üç haneli rakamlara ulaşacağı aşikar...
SAHADA YENİ DÖNEM Mİ?
Gelelim asıl soruya…
Suriye sahasında Türkiye bir süredir ABD ile de ilişkilerini samimi seviyeye ulaştırdı.
Bütün bu yaşananların gerisinde aylar önce buradan duyurduğum, Covid-19 olmasa dahi aktive edilmesi ötelenen S-400 meselesi mi var?
Acaba bölgede yeni bir dönemin kapısı mı aralanıyor…
Covid-19 salgınının yayılım hızı düştükten sonra, başka meselelerin hızla sahne alacağının işaretleri de bugünden görünüyor…
Ancak şurası açık ki bugünden yarına kimse Ankara-Moskova ilişkilerinde kategorik bir değişim beklemesin…
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in dünkü telefon görüşmesi de bunun göstergesi.