Demokrasinin 100 yıllık yolculuğu
Türkiye'de hep demokrasi ve egemenlik ile özdeş kılındı.
O nedenledir ki başkan ve hatip kürsüsünün tam arkasına düşen duvarda, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” söylemi yer alır.
Türkiye’de belki de coğrafyanın da dil etkisiyle Meclis diye anılır, parlamento ismi pek kullanılmaz.
Oysa parlamento, İtalyanca konuşmak anlamına gelen “parlare” eyleminden türetilen “konuşulan yer” demektir.
İngiltere’de krallar yeni vergi koymadan önce oranını belirlemek için halktan temsilcilerini, yani mebuslarını seçmesini ister, onlarla müzakere ettikten sonra görevlerine son verirmiş.
Bir yıl içinde 3-4 kez mebus seçimine tanıklık edildiği olurmuş.
Zamanla seçilenler kalıcı hale gelmiş, 13. yüzyıldan itibaren kıta Avrupasına yayılıp bugünlere kadar uzamış.
Bu cepheden bakıldığında Türkiye Büyük Millet Meclisi için genç denilebilir.
Ancak Anayasacılık hareketi olarak ele alındığında da yüzyıllık geçmişi ile Batı'nın birkaç yıl gerisinde olduğunu görürüz.
DÖRT DÖNEMİ
Meclisi dönemleri açısından ele alırsak, ilk dönemi topluluktan ulusa geçişi sağladığı milletleşme veya uluslaşma sürecidir.
İkinci dönemi devletleşmedir.
Bir sonraki adımı yapılanma veya kurumsallaşmadır.
Sonrasında demokrasinin tüm kurum ve kurallarının oturtulduğu parlamenter demokratik dönemi gelir.
DEMOKRASİYLE ÖZDEŞ
Tüm dünyada olduğu gibi parlamentoların işlevleri de uyguladığı demokrasinin yöntemiyle belirlenir…
Peki, bugün gelinen noktada Türkiye Büyük Millet Meclisi için nasıl bir tanım yapılabilir?
Hebermas’tan yola çıkarak liberal demokrasi, cumhuriyetçi demokrasi ve müzakereci demokrasiler üzerinden mi tanım geliştirmeliyiz?
Yoksa Joseph Alois Schumpeter’den feyz alıp, “prosedürel demokrasiyi” mi tartışmalıyız?
Aslında MHP dışı muhalefet ikincisinin üzerinde duruyor, yani her şeyin prosedürünün yerine getirildiği ancak bir şey ifade etmediği kanısını her adımda işliyor.
Yıllarını parlamento muhabirliğine vermiş biri olarak şunu belirteyim ki TBMM’yi var olan bir kurama oturtmak zor.
Çünkü iktidar açısından bakıldığında sonuçta parlamento desteği eksik kalan hükümet...
Bu özelliği TBMM’nin prosedürel olduğu iddiasını ortadan kaldırıyor.
Hükümete kendisini ciddiye alması gerektiğini anımsatıyor.
Hükümetin yakın zamanda çıkarmak istediği bazı kanunlardan destek bulamadığı için vazgeçtiğini hatırlamak yeterli.
Müzakereci de diyemeyiz, çünkü son infaz düzenlemesinde de görüldüğü gibi herhangi bir müzakereye de ihtiyaç duymadı.
Parlamenter demokrasi dememiz de mümkün değil; başkanlık sistemi uygulanıyor.
BAHÇELİ’NİN DURUŞU
Buradan yola çıkıldığında statükosu azaltılmış parlamentoya dayalı başkanlık sistemi diyebiliriz.
Zaten adı da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi…
Cumhur İttifakı kapsamında AK Parti'nin Meclis'teki sayısal eksiğini tamamlayan MHP'nin tavrı birçok konuda belirleyici oluyor...
Son infaz düzenlemesi bir yana, son günlerde TBMM’nin kuruluşunun 100. yılında düzenlenecek oturuma liderlerin katılımı konusunda yaşanan tartışmaya bakmak da yeterli.
AK Partili TBMM Başkanı Şentop, koronavirüs riskini dikkate alarak liderlerin gelmediği, az katılımlı bir tören önerirken, MHP’nin de içinde yer aldığı muhalefet tam tersi tutum belirledi.
MHP lideri Bahçeli bir adım daha atıp, “sağlık durumu elveren tüm milletvekillerinin bugünkü törene katılmasını” istedi.
Muhalefetin diğer kesiminden gelen çağrılar da bu yöndeydi.
Şurası açık ki muhalefet hep birlikte siyasal süreçlerin tüm kontrolünü hükümette bırakmayıp, parlamenter sistemin denetleyici işlerliğini dinamik tutmaya çalışıyor.
DİNAMİZMİ SAĞLAM VE GÜÇLÜ
Şurası açık ki 100. yılında TBMM’nin belki algıdaki etkisi azalmış olabilir ama hâlâ dinamizmini sağlam tutuyor.
O nedenledir ki kararlarını aldığı, konuları müzakere edip sonuçlandırdığı Genel Kurul salonunda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazısı yerinde duruyor…
İki kez gazi olmuş Meclis’in gücü de buradan geliyor…
Geleceği de kuruluşunun armağan edildiği çocukların ellerinde duruyor…
O çocukların muhteşem bir şarkısının linkini de aşağıya bırakıyorum…
23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu olsun…
Nice 100 yıllara...