Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında değişikliğin kaçınılmaz olduğu açık.

        Çünkü 16 Nisan 2017’deki Anayasa değişikliğinden bu yana, uyum yasaları kapsamında geniş çaplı bir düzenleme yapılamadı.

        Ardı sıra gelen seçimler Siyasi Partiler ve Seçim kanunları da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyumlu hale getirilemedi…

        Bütün bu nedenlerle yapılması gereken değişikliklerin aktüel gündem dışı değerlendirilmesi gerekir.

        Asıl tartışılan ise değişikliklerin yapılması halinde ne zaman uygulamaya gireceği konusu…

        Çünkü, Seçim kanunlarındaki değişikliklerin bir yıl içinde yapılan seçimde uygulanamayacağı Anayasa hükmü.

        Bu durumda Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan değişiklikler de aynı kapsamda değerlendirilmeli mi?

        Özellikle de milletvekili transferini engelleyen bir düzenleme TBMM İçtüzüğü ve Siyasi Partiler Kanunu’nda gerçekleşirse ne olur?

        Bunların hemen yürürlüğe gireceği savı ilerisi sürülebilir mi?

        Yoksa Seçim Kanunu adını taşımadığı için bir yıl içinde yapılacak seçimle bağlantısının olmadığı, uygulanmasına da bir sorun yaratmayacağı söylenebilir mi?

        Bu soruların benzerini bir önceki yazımda da dile getirmiş, “Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılacak değişiklik, seçimi bağlamadığı sürece bir yıllık şart engel içermez” demiştim…

        2010 REFERANDUMU ÖRNEĞİ

        Uzun yıllar siyasetin içinde yer almış, AK Parti kadrolarında görev yaptıktan sonra bir süredir siyasetten el çekmiş akil hukukçu arayıp, “Doğru tespitte bulunmuşsun” deyince geçmişi anımsadım.

        Yani bir kanunda yapılan düzenleme eğer dolaylı olarak seçimi etkileyen faktör yaratıyorsa, bu madde de bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanamaz.

        Akil hukukçunun anımsattığı gibi, benzer durumla 10 yıl önce AK Parti bizzat karşılaştı, gerçekleştirdiği değişikliği uygulayamadı.

        Sözünü ettiği 2010 referandumu…

        Anımsanırsa o tarihteki Referandum Kanunu gereği, ilanından 120 gün sonra yapılması zorunlu olan referandumu daha öne alabilmek için AK Parti süreyi 60 güne indiren düzenleme yaptı.

        Muhalefet itiraz edince de referandumun seçim olmadığını, halkın kanaatinin alınması için anket niteliğindeki yoklamadan ibaret olduğunu belirterek, düzenlemeyi gerçekleştirdi.

        Muhalefet de konuyu hem Anayasa Mahkemesi’ne hem de Yüksek Seçim Kurulu’na taşıdı.

        BAŞKANI’NIN YAZISI RET GEREKÇESİ…

        YSK ise ilginç bir karara imza attı…

        O dönem Adalet Komisyonu Başkanı olan Ahmet İyimaya’nın geçmişte Barolar Birliği Dergisi’nde yayınladığı hukuki makaleye atıf yaparak kararını verdi.

        Referandum yoluyla yapılan Anayasa değişikliklerinin “Seçimle ilgili konuları ilgilendiren nitelikte olduğunu, dolayısıyla Referandum da olsa yarattığı etki ve ilişkiden dolayı Seçim Kanunu’nun hükmünün geçerli olacağına” hükmetti.

        Kararında da aynen şunu söyledi:

        “Anayasa değişikliklerinin Halkoylamasına Sunulması Hakkındaki Kanun, Anayasa’nın 67’inci maddesinin son fıkrasında ifade edilen seçim kanunları kapsamında olduğundan… halk oylamasında uygulanacak süre 120 gündür…”

        Yani, “60 günlük süreyi bir yıl sonra ancak uygulayabilirsin” dedi.

        Dikkat çeken Anayasa’nın 67’inci maddesine 2001 yılındaki değişiklikle eklenen, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz” hükmünün mimarının da İyimaya’dan başkası olmamasıydı…

        O tarihte DYP’de siyaset yapan İyimaya, iktidarların her dönem çıkarına göre seçim kanunlarında değişiklik yapılmasının önüne geçmek için, dönemin ANAP lideri, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın desteği ile maddeyi bu şekilde düzenlemişti.

        GRUP KURMAK DA SEÇİMLE İLGİLİ…

        Siyasetin etkin hukukçuları ile dün sohbet ederken, 2010’da YSK’nın aldığı kararın bu kez de milletvekili transferindeki düzenleme için geçerli olup olamayacağını sordum.

        Verdikleri yanıtların özeti şöyle oldu:

        “Bir siyasi partinin TBMM’de 20 milletvekili ile grup kurma imkanının engellenmesi de onun seçime katılmasına getirilmiş kısıtlamadır. Seçimin kategorileri ile ilgili düzenlemedir. Kanun bunun bir siyasi etik konusu olup olmadığına bakmaz, hukuki olup olmadığına bakar. Aynen 2010 referandumunda gerçekleştiği gibi, Seçim Kanunları’nda yapılan değişiklik kapsamında ele alınması gerekir…”

        Tabii böyle bir kararın YSK’dan bugün de çıkabilmesi kaydıyla…

        Diğer Yazılar