Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Baro başkanlarının Ankara eylemini tamamlayıp dönmelerinden bir gün sonra AK Parti, çoklu baro sistemini getiren teklifini muhalefete taşıdı.

        AK Parti Grup başkanvekilleri dün önce MHP ile teklif üzerinde görüşmesini yaptı, ardından CHP, HDP ve İYİ Parti yöneticileri ile görüşüp getirmek istedikleri teklif hakkında bilgi aktardı.

        Yansıyan bilgiye göre baro başkanları gibi muhalefet de çoklu baro sisteminin getireceği sorunları sıralamış…

        “Yargının savunma ayağını kırmak olur, iktidara yakın barondan giren avukatın davasına hakimin bakışı farklılaşır, yargının bir gözü baroda olur; bu da büyük sorun yaratır” görüşünü aktarmış.

        Ayrıca bazı ideolojik yapılanmaların baro kurmasının önünün açılacağının da altı çizilmiş.

        AK Parti Grup başkanvekilleri teklifleri ile 5 binden fazla kayıtlı avukatı bulunan illerde, 2 bin avukatın bir araya gelerek baro kurmasına olanak sağlayacağını belirtmiş.

        Baroların üye sayısına ulaşması halinde 6 ayda kurulup, üye sayısının 2 binin altına inmesi halinde de 6 ayda kendini feshedeceğini belirtmişler.

        KURULURKEN DÜŞERSE

        Kamu tüzel kişiliğine sahip baroların “üye sayısı esaslı olmak üzere çoklu” hale gelmesinin yaratacağı olumsuzlukları daha önce bu köşeden yazmıştım.

        Teklifin muhalefete anlatımı ile daha netleşen bu halinde ortaya çıkacak başka sorunları da taşıdığı açık…

        REKLAM

        Deniliyor ki 2 bin üyeye ulaştığı anda 6 ay içinde yeni bir baro kurulur.

        Diyelim ki 2 bin üyeye ulaştı, kuruluş sürecinin sonuna doğru da üye sayısı olması gerekenin altına indi; kuruluşu tescil edilen baro daha işe başlamadan bu kez de 6 ay da eğer üye sayısını tamamlayamaz ise tasfiye sürecini yaşamak zorunda kalacak.

        Bu da o baronun eksiğini tamamlamak için avukat transferi gibi yeni bir sürecin önünü açacak; futbolcu gibi avukat transferleri süreçlerine tanıklık edilecek.

        AVUKATSIZ BAROLAR

        Verilen 6 aylık süre içinde üye sayısını tamamlayamaz ise bu kez tasfiye süreci başlayacak, bu da başka bir sorunu üretecek.

        Hatta bazı avukatların barosuz kalmasına da yol açacak gelişmelerle karşılaşılabilecek.

        Zorunlu avukatlık ücretleri, baro görevlendirmeleri, avukatlık ücretleri, mesleki disiplin hukukunun çalıştırılmasında ortaya çıkacak sorunların çözümü için bu kez uğraşılacak.

        Üye sayısı 5 binin biraz altında kalan iller de kendi başlarına baro kurmanın yolunu bulmak için başka kentlerden aktarım yapma yoluna gidecek.

        Peki, bunun çözümü yok mu?

        Çoklu baro sistemine en muhalif olan İstanbul Baro Başkanı da içinde bulundukları durumdan hoşnut değil.

        Yapılan seçimde 10 grubun çıktığını anımsattı, Barolara ilişkin bir düzenleme yapılması gerektiğinden söz etti.

        Sadece o değil, hükümete yakınlığı ile bilinen bazı avukatların da görüşü aynı çoklu baro sisteminin sıkıntı yaratacağını belirtiyor.

        Peki nasıl bir çözüm olur derseniz, öneri çok…

        ÜÇ PARÇAYA BÖLÜNEBİLİR

        İstanbul’da 48 bin avukatın bir baroya bağlı olmasını doğru bulmuyor musunuz?

        O zaman İstanbul’u 3 bölgeye bölerseniz, her birine coğrafi esaslı baro unvanı verirsiniz olur biter…

        REKLAM

        Böylece İstanbul, mahkemeleri gibi bölgeleri farklı baroların bulunduğu yapıya dönüşür…

        Bu kadar gerilime de gerek kalmaz…

        Bununla birlikte ortada bir başka sorun daha var.

        Görünen o ki AK Parti, teklifin Meclis tatile girmeden yasalaşmasını, ekimde yapılacak baro seçimlerine yetiştirilmesini hedefliyor.

        Son gelen tarım arazilerine yapılan hobi bahçelerini de kapsayan teklif ve gündemde bekleyenlere barolar da eklendiğinde demektir ki Meclis en az Ağustos başına kadar çalışacak…

        Her gün en az bir koronavirüs pozitif vakasına rastlandığı TBMM’nin bu denli yoğun çalıştırılmasına sadece muhalefet değil, dün kuliste AK Parti milletvekilleri de bu durumdan yakınıyordu…

        Nitekim Meclis Başkanlığı da bunu gördü ve dün gece salı gününe kadar Genel Kurul çalışmalarına ara verdi...

        Haftaya ne olacağını da o günlerde çıkacak vaka sayısı belirler...

        Hortumlu yaşama da alışacağız

        Hortumlu yaşama da alışacağız
        0:00 / 0:00

        İstanbul'da önceki gün görülen hortum olayına geçmişte ne denli tanıklık edildi?

        Veya küresel ısı değişimi Türkiye’yi de ABD’de “kasırga vadisi” olarak bilinen alanda sıklıkla karşılaşılan dev hortumların yaşandığı bir alana dönüştürür mü?

        Kayıtlı ve fotoğraf tespitli olarak İstanbul’da 106 yıl önce, 19 Temmuz 1914’te Büyükçekmece Gölü üzerinde yaşanan hortum olayı, 26 yıl sonra 4 Temmuz 1940’da tekrar yaşanmış.

        O günden bu yana da hafızamızda İstanbul’a ilişkin büyük bir veri yok.

        Ancak bu Türkiye’nin diğer bölgelerinde olmadığı anlamına gelmiyor.

        Anadolu’da sadece son 20 yılda yaşanan hortum sayısı 50’yi, son 200 yılda da 700’ü geçmiş; ciddi sonuçlar doğurmuş.

        Dr. Abdullah Karaman’ın araştırmasına göre bunların ilk kayıtlı olanı da 1818’de Çeşme’de gerçekleşmiş…

        Ankara’nın Esenboğa bölgesinde 19 Haziran 2004’te meydana gelen 14 kişinin yaralanmasına, 3 kişinin de ölümüne neden olan hortum hâlâ hafızamdaki tazeliğini koruyor.

        Antalya’nın Alanya, Finike-Kale bölgesinde ise neredeyse her yıl yaşanır hale geldi.

        AVRUPA’NIN EN ÇOK GÖRÜLEN BÖLGESİ

        Nitekim Antalya-Anamur arasındaki bölge Avrupa’nın son 40 yılda en çok hortum görülen bölgesi haline çevrilmiş…

        REKLAM

        Nitekim Meteoroloji Genel Müdürlüğü de bunların artarak devam edeceğini son çeyrek asırdır sürekli dile getirmiş.

        Hatta Genel Müdür Volkan Mutlu Coşkun, Antalya’da geçen yıl yapılan uluslararası toplantıda “Deniz, kara hortumları, taşkınlar gibi olaylar devam edecek” uyarısında bulunmuş.

        Son 5 yılda sayısında gittikçe artış gösteren, Akdeniz sahilini Avrupa’nın en çok görülen yeri haline çeviren, son olarak 80 yılın ardından İstanbul’da karşılaşılan hortum ile tekrar karşılaşılma olanağı var mı?

        Son dönem tahmin konusunda önemli işler başaran Meteoroloji Tahminler Dairesi Başkanı Tayfun Dalkılıç’ı arayıp sordum…

        Her yıl haziran ayının beklenmedik hava olaylarının yaşanmasına yol açtığını belirtti.

        Sibirya’da ortaya çıkan yüksek basıncın yarattığı sıcak havanın 38 dereceye kadar yükseldiğini anımsattı.

        “İklim değişikliği bir gerçeğimiz…” deyip devam etti:

        “Atmosfer, Çin’de bir kelebeğin kanat çırpmasının, Atlas Okyanusu’nda kasırgaya yol açmasına benzer şekilde kaotik bir yapı. Hortumlar da öyle. Ne zaman, nasıl olacağını bilmenizin çok zor olduğu bir tahmin… Yukarıda çok soğuk hava ile aşağıdaki çok sıcak havanın ve rüzgarın birleşmesi ile bir anda ortaya çıkabiliyor. Muğla- Antalya arasında son dönem deniz hortumlarına çok sık rastlanıyor. Ancak sevindirici tarafı karaya çıktığında en fazla bir dakikada yaşam süresi tükeniyor.”

        Bununla birlikte Ankara ve Elazığ’da büyük kara hortumlarının yaşandığını da hatırlattı.

        GÜNLERCE YAĞIŞ DÖNEMİ BİTTİ

        Dalkılıç, sohbetimizde “Hani geçmişte gördüğümüz, bir, iki gün süren yağmurlu günlerimiz vardı ya…” deyip ekledi:

        REKLAM

        “O uzun süreli yağışlar dönemi iklim değişikliği ile bitti. Bunları görmeyeceğiz. Onlar yerini, gök gürültülü, 10-15 dakikalık yağışlara bırakacak. Bu bazen de yakın geçmişte İstanbul’da görülen büyük taneli dolu da olabilecek.”

        Dalkılıç, aniden bastıran sağanak, hortum ve dolu yağışını “şehir kaosunun üçlü kardeşleri” diye tanımladı.

        Üçünün bir arada görüldüğü veya birbirini tetiklediği günlerle sıklıkla karşılaşılacağının da altını çizdi.

        İstanbul’da yaşanan son yağış olayında önceden uyarıda bulunduklarını, yağış yaklaştıkça uyarıyı da arttırdıklarını belirtti.

        RADAR UYGULAMASINI DA TELEFONA İNDİRİN

        Peki, bu durumdan nasıl kurtulacağız?

        Yani sel ile karşılaşmadan ya da doluya tutulmadan yaşamı nasıl sürdüreceğiz…

        Tahmin Daire Başkanı Dalkılıç, koronavirüs salgınının en çok nerede olduğunu görüp korunmak için nasıl cep telefonlarına Hayat Eve Sığar uygulaması indiriliyorsa, benzer şekilde Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün hava durumu uygulamasının da yüklenmesi gerektiğini söyledi.

        Her ikisinin de beklenmedik bir etki yarattığını, uygulamada her 6 dakikada bir yenilenen radar uygulamasında her şeyin açık görülebileceğini belirtti.

        “Radar bulundukları bölgedeki rengi eğer kırmızıya doğru kaydırıyorsa bilsinler ki sağanak yağış ve dolu geliyor.

        Hortumların tahmininin zorluğuna da işaret etti; kara hortumlarının görülmesinin olasılığının bulunduğunu da kayda geçirdi.

        Geçmişte, “şeytanminaresi” adını verdiğimiz, harman yerlerindeki küçük hortumlardan söz edince, “Onlar çok zararsızdı, yaşanan büyük hortumlarla da ilgili değiller” dedi.

        İstanbul’da yakın geçmişte yaşanan hortumun bir benzerinin Hadımköy’de çatı uçmasına yol açıp, daha doğmadan tükendiğini de belirtti.

        REKLAM

        Yani önceki gün deniz üzerinde yaşanan hortum son dönemde gerçekleşen ilk değilmiş…

        “Devam eder mi?” dedim, yanıtı bir süreliğine rahatlatıcı oldu:

        “Hafta sonundan itibaren bitiyor…”

        Seneye yine olacak emin olun…

        Diğer Yazılar