Bu bayram evde değiliz…
Önceki bayram, Kovid-19 salgınının tam ortasına denk gelmişti; teması yok etmek için eve kapanarak geçirdik…
Adaklarını kesmek için kitlelerin dışarıya en çok ihtiyaç duyduğu Kurban Bayramı için de aynı durum söz konusu olabilir mi?
Hele ki lunaparkların dahi açıldığı bir dönemde kitlelere kurbanını kesmeden evinde oturma tavsiyesi nasıl bir karşılık bulur?
Bir tarafta ağızdan, burundan, heyecanın haykırışı ile en fazla damlacık saçılan lunaparklar, ağzına kadar dolu minibüsler; diğer yanda yasaklanan Kurban Bayramı paradoksu…
Türkiye bir süredir bu çelişkili duruma tanıklık ediyor.
Canı ile geliri arasında tercih yaptığında ikincisini tercih ediyor…
Çünkü rol modelleri, üst düzey yöneticiler, hatta bazı bilim insanlarının söylemleri, kitlelere koronavirüsün etki gücünün kalmadığı algısını şırınga ediyor.
Canının tehlikede olmadığı algısına kapılınca, zaten korku ve kaygıdan bunalmanın getirdiği inkar ile gelirini önceliyor…
Hastalık kapacağını bile bile 47 kişi ile istiap haddini aşmış minibüse doluşmakta beis görmüyor…
VAKALAR İZLENECEK
Böyle bir ortamda bu ay sonunda gerçekleşecek Kurban Bayramı için de “Hayat eve sığar” der miyiz?
Soruyu Bilim Kurulu’nun serbestleşme ve yasakları belirleyen kesiminde de görev üstlenen üyesi Prof. Dr. Pınar Okyay’a sordum…
“Henüz Kurban Bayramı’na yönelik bir görüşmemiz olmadı; tartıştık ama daha önce kurban kesim yerlerine ilişkin tedbirler dizisini yayınlamıştık” demekle yetindi.
Bilim Kurulu’nun diğer üyeleri ile de sohbet olanağı buldum.
Onlar da Kurban Bayramı’na yönelik bir kararın henüz alınmadığını belirttiler.
Ancak üzerinde tartışmalar da olmuş, buna ilişkin bazı öneriler sıralanmış, henüz 3 haftaya yakın zaman olduğuna dikkat çekilip vaka sayısındaki durumu izlemek gerektiği noktasında uzlaşılmış.
Bununla birlikte kimse de bu kez de eve kapanalım noktasında olmamış…
EVE KAPANMAYACAĞIZ
Görünen o ki yukarıda da saydığım nedenlerden dolayı Ramazan Bayramı’nda olduğu gibi bu kez eve kapanmayacağız.
Yani bu bayram evde değiliz…
Bilim Kurulu’nda da dile getirilen tavsiyeler kapsamında bakıldığında bunu iki anlamda değerlendirmek gerekir.
Birincisi bu bayram eve kapanmayacağız, ancak konu komşunun bayram ziyaretine kapalı olarak da “Evde değiliz” denilerek bayram misafirinin gelmesi önlenecek.
Bunun için öncelikle bayrama bir hafta kala vaka sayısının binin altına inip inmediğinin görülmesi hedefleniyor.
Ayrıca bazı illerdeki vaka sayısının nasıl geliştiğinin de görülmesi isteniyor.
İL BAZINDA ÖNLEMLER
Eğer bir ilde vaka sayısında ciddi bir artış varsa o ilde daha önce de yapıldığı gibi kente giriş çıkışın yasaklanması, kendi içinde kalması gibi öneriler de gelmiş.
Örneğin, Bakan Koca’nın da dün vurguladığı gibi vaka sayısının pik noktaya ulaşmaya başladığı Gaziantep’te salgın yükselişine devam ediyorsa, kente giriş çıkışa kapatılması gibi bir yöne gidilebileceğinin altı çizilmiş…
Buna İl Pandemi kurullarının karar vermesi gerektiğinin üzerinde durulmuş.
Dikkat çeken önerinin gelmiş olmasına karşın, Bilim Kurulu üyeleri dahil kimse net olarak illerdeki vaka sayısını bilmiyor; düzenli ulaşma olanağına da sahip değil.
EL ÖPMEDEN, SAĞLIKLI KAL
Ele alınan bir diğer tavsiye halka el öpmeden uzak durması, büyüklerinin sağlıklarının öncelenmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunulması hedeflenmiş.
Arife günü mezarlıklara giriş çıkış ve kurban yerlerinin denetimine özen gösterecek düzenlemelere gidilmesi görüşü dile getirilmiş.
Önerilen, kurban kesimlerinin adet olduğu üzere bayramın ilk günü yerine, 4 gününe yayılması yönünde…
Kurban kesim yerlerindeki yoğunluğun da buna göre düzenlenmesi kararına varılmış.
Bayrama dönük beklenti dün Bakan Koca’nın da dile getirdiği gibi sokağa çıkma yasağı şeklinde olmayacak.
Eve kapatmak yerine, bu bayram evde yokuz denilerek bayramlaşmanın yine sanal ortam üzerinden gerçekleşmesi hedeflenecek...
Tabii kabineden çok daha farklı bir talep gelip, Bilim Kurulu’ndan buna uygun tedbirler paketi hazırlanması istenmezse…