Kim bu maske retçileri?
COVİD-19’un damlacık yoluyla bulaştığı gerçeğini dünya alem biliyor.
Bunu önlemenin yolu da belli, öncelikle maske, mesafe ve hijyen.
Bunlar dururken, toplumda maske takmama, mesafeye dikkat etmeme ya da hijyen davranmama nedeni ne olabilir?
Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt, bir sosyolog olarak sosyal medya üzerinden düzenlediği anketlerle Covid-19 salgın sürecinde toplum davranışlarını gözlemliyordu.
Son bir gözlemde daha bulunmuş; araştırmanın ağırlığını maske ve mesafe üzerine kurmuş…
Araştırmasını 29 Ağustos- 5 Eylül tarihleri arasında çevrimiçi anket olarak 2515 kişi üzerinden gerçekleştirmiş.
Ankete katılanların %57,6’sı kadın, %42,4’ü erkek ve %94’ü de üniversite mezunu…
Özellikle son rakam önemli, çünkü ankete katılanların eğitim düzeyi yüksek…
65 YAŞ ÜSTÜ DAHA ÇOK FAZLA KULLANIYOR…
Önce hangi yaş grubunun maske ve mesafeye dikkat ettiğine bakılmış.
Prof. Dr. Bozkurt tespitini aynen şöyle aktardı:
“Yaş arttıkça, kalabalık mekanlarda maskeyi her zaman kullanıyorum diyenler artıyor. Maske konusunda en az hassasiyet gösterenler ise 25 yaş ve altı… En yüksek hassasiyet ise 65 yaş ve üstünde…”
Sokağa çıkma yasağı devam eden 65 yaş üstü bu veriye göre herhangi bir yasak bulunmayan gençlerden çok daha tedbirli…
Bir veri daha var ki bu da önemli:
“Cinsiyetteki dikkatte kadınlar daha önde, erkeklerin maske kullanımı ise düşük seviyede…” Ayrıca evli ve bekar olanlar arasında da ciddi fark var, bekar olanların maske kullanımı çok daha düşük seviyede.
KAMU ÇALIŞANI İLE ÖZEL SEKTÖR FARKI
Burada da durmamış, bir de çalışma hayatı üzerinden maske ve mesafe kullanımına bakmış:
“Maskeye en çok özen gösterenler, emekliler, ev hanımları ve kamuda maaşlı çalışanlar…”
En az özen göstereler ise “Kendi işini yapanlar, özel sektörde ücretli çalışanlar, öğrenciler ve işsizler…” Maskeye uyumun en az olduğu gelir grubu da çok düşük ücretliler.
ERKEKLER DAHA AZ TAKIYOR
Prof. Dr. Bozkurt’a, bunların nedenini sordum, yanıtı şöyle oldu:
“Erkekliğin toplumdaki tanımlama biçiminden kaynaklı bazı sorunlar var. Erkek adam risk alır diye bakıyor, kendi rolünü içselleştiriyor…”
Düşük yaş grupları ile düşük gelir grupları açısından da durumun farklı olmadığını belirtip devam etti:
“Üst tabakaların risk olarak gördüğü şeyler, onun gündelik hayatının bir parçası, dolayısıyla bu grubun kurallara daha az uyma eğilimi beklenen bir durumdur.”
Bir noktaya daha vurgu yaptı:
“Mutsuz insanlar, maskeyi daha az umursuyor…”
DIŞ GÜÇLERE İNANÇ
Ailesinde toplu taşıma aracı kullananlarda da maske kullanımının düşük çıktığını bildirdi.
Bu aşamada çok önemli bir veri sundu.
Aktardığına göre salgının ilk genişlemeye başladığı Nisan ayında “Covid-19 dev şirketlerin ve büyük güçlerin oyunu” diye bakanların oranı %32 seviyesindeymiş.
Salgının ölümcül yüzü daha görünür hale geldikçe normalde düşmesi beklenir.
Ama öyle olmamış, komplo inancına olan oran 11 puan yükselip %43’e ulaşmış.
Kaygının sürekliliğinin yarattığı durumlarda inancın da komploya kayma oranının yükselebileceğine dikkat çektim.
“Mücadeledeki başarıya olan güvendeki düşüş de bunu doğruluyor; %18’den %12’ye kadar düştü” dedi.
NEDEN TAKMIYORLAR?
Risk alma eğiliminin neden arttığını da hepimizin aklında kalabilecek örnekle izah etti:
“Otomobilinizde hızınızı arttırdıkça bir süre sonra o kalıcı hız haline gelir. Örneğin 200 kilometre hıza çıktıysanız ve bir süre bu hızla gittiyseniz, 180’e indiğinizde yavaşladınız sanırsınız; 120 kilometre ise artık size oldukça yavaş gelir.”
Durum açık, risk hızının yükselmesinin yarattığı cesaret tehlikeyi arttırdı…
Bugün yaşadığımız da bundan ibaret…