Trafik kazasına karışan genç sayısı neden arttı?
GEREKÇEYİ duyunca gözümün önüne tanıklık ettiğim iki önemli olay geldi.
İlkini bizzat yaşadım…
Trafik ışığının yeşil gösterdiği lambanın üzerinde, kaç saniye sonra kırmızıya döneceğini gösteren bir ekran da yer alıyordu.
Bitmesine 3 saniye varken, yaşı 12-14 arası gösteren kız 50 metre genişliğindeki caddeyi geçeceğini sanarak kendini yaya geçidine attı.
Işık kırmızıya dönünce de yolun ortasında kilitlenip kaldı.
Ne ileri gidebiliyor ne de geriye dönebiliyordu...
Yaya geçidinin tam ortasında, sanki yolun genişliğine ilişkin gözlem yapma yetisini yitirmiş halde donup kaldı.
Arasında bulunduğum ilk sırada yan yana duran araçları kullananlar onun bu durumunu anlamış gibi sakin davrandı…
Olduğu yerde gittikçe içe büzülen kız çocuğunu, tedirgin edebilecek, kornaya basma veya başını çıkarıp avazı çıktığı kadar bağırma gibi bir davranışa kimse girmedi.
Genç kız bir şoförün camını açıp uyarmasıyla harekete geçti ve yolun orta refüjüne kadar ulaşabildi.
Tam anlamıyla şaşkındı…
ŞAŞKIN ÖRDEK YAVRUSU GİBİ
Diğer olayla zaman zaman ben de hareket etmekte sıkıntı çektiğim Kuğulu Park’ın Tunalı Hilmi Caddesi’nin girişinde karşılaştım...
İlkokul çağlarında bir grup genç yolun karşısına geçmeye çalışırken, istisnasız hepsi önlerindeki eşiğe takılmadan edemiyordu.
Sanki yükseklik kavramını kaybetmiş gibi, istisnasız hepsi aynı şekilde tökezledi…
Espri olsun diye yapıyorlar sandım ama takıldıklarından hiç mutlu değillerdi.
O yüksekliğin oraya nasıl geldiğini sorgular yüzle bakıyorlardı.
Yolun üst kesiminden gelen otomobilin kendilerine ulaşma mesafesini ayarlama konusunda da sıkıntı çekiyorlardı; şaşkın ördek gibi bir o yana bir bu yana savruluyorlardı.
İKİ BOYUTLU KALINCA
Prof. Dr. Ferhunde Öktem ile dün sohbet ederken, uzaktan eğitimin yarattığı etkilerden söz ederken şu cümlesi karşılaştığım iki olaya beni götürdü:
“Son dönem çocukların karıştığı trafik kazalarında artış görülüyor, çünkü gelen arabaların mesafesini ayarlayamaz oldular…”
Cümlesini biraz açmasını istediğimde de karşılaştığım iki olayın nedenini tek cümlede verdi:
“Çocuklar okulların da uzaktan eğitimi nedeniyle uzun süredir ekran bağımlısı haline geldiler. Ekran iki boyutlu, oysa hayat üç boyutlu…”
Işıkta geçme süresi, araba ile mesafesini ayarlayamamasının nedenini bu denli iyi açıklayan başka bir cümle olamazdı.
İZAFİYET TEORİSİ
Çocuklar bizim dönemimizde okutulan fizik ve mantık derslerinde verilen Eistein’ın o muhteşem “görelilik…(izafiyet)” teorisinin bir parçasıydı…
Yani, zaman, mekan ve hareket birbirinden bağımsız değillerdir, aksine bunların hepsi birbirine bağlı izafi olaylardır.
Cisim zamanla, zaman cisimle, mekan hareketle, hareket mekanla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağlıdır.
Biri kaybolursa şaşkın ördek yavrusu olursunuz, çünkü ördekler de iki boyutlu görüyor…
Yüz yüze eğitimin önemi de burada ortaya çıkıyor, çocuğun simülatif alanda kaybolmasını engelliyor…