Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞTAN belirteyim, siyasi partilerin hiçbirinde Anayasa Mahkemesi’nin kararının uygulaması konusunda aykırı düşene rastlamadım.

        Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin etkin hukukçularıyla konuştum.

        Hepsi de ilk kez tanıklık edilen bir milletvekilinin üyeliğinin yeniden verilmesine yönelik Anayasa Mahkemesi’nin kararının yerine getirilmesi konusunda aynı görüşte buluştu.

        Sadece biri işlerliğinin nasıl olması gerektiği konusunda yöntemde farklılaştı.

        Anlaşılan o ki bu süreçte Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğine yeniden dönüşü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararı aldıktan sonra süreci işletmesiyle başlayacak.

        Eğer Anayasa Mahkemesi kararında yer aldığı gibi yerel mahkeme konuyu hemen ele alır, yarın durdurma kararını verir ve Adalet Bakanlığı aracılığıyla TBMM’ye bildirirse bu hafta içinde dahi iade gerçekleşir.

        Ardından da yeniden yargılamak için dokunulmazlığının kaldırılması süreci gelir.

        Dosyanın TBMM’ye gelmesiyle de zaten Berberoğlu milletvekili sıfatını tekrar kazanır.

        TBMM’de grubu bulunan partilerin hukukçuların üzerinde uzlaştıkları süreç böyle…

        YOL HARİTASINI ÇİZMİŞ

        Parlamento tarihinde ilk kez yaşanan bir olay olduğu için Anayasa Mahkemesi kararını baştan sona okudum.

        O denli açık ve sade bir dille yazılmış ki, yerel mahkemenin ne yapması gerektiğinden tutun da milletvekilliğinin iadesine kadar tüm süreçleri tek tek sıralamış.

        O nedenle gerekçeli kararda 140’ıncı bölüm ile 134’üncü maddedeki bölümlerin birlikte okunması gerektiği açık.

        Anayasa Mahkemesi, bu kapsamda italik yazıları da aynı kalmak üzere şöyle diyor:

        “Bu kapsamda mevcut başvuruda yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesinde yapılması gereken ilk iş Yargıtay’ın onama kararına bağlı sonuçların geri alınması amacıyla yeniden yargılama kararı verdikten sonra başvurucu hakkındaki yargılamanın durmasına karar vermekten ibarettir.”

        Bunun öncesinde de yargılamanın yenilenmesine hükmedilen hallerde ilk derece mahkemesinin, yani 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ne yapması gerektiğini 134’üncü bölümde anlatıyor.

        Mahkemenin karar eline ulaşır ulaşmaz, haklarında ihlal verilenler dahil herhangi bir başvuru beklemeden yeniden yargılama yapmak yükümlülüğünde olduğunu anımsatıyor.

        Kararda yazıldığına göre, ilk derece mahkemesi yargılamanın yenilenmesine karar verecek ve önceki kararını kaldıracak ve Berberoğlu yeniden vekilliğini kazandığı ve dokunulmazlık hakkı bulunduğu için durma kararı alacak.

        USULDE PARALELLİK İLKESİ

        Ardından da Berberoğlu’nu yargılamak için yeniden Meclis’ten dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyecek.

        TBMM Karma Komisyon’da dokunulmazlığının kaldırılması için beklemekte olan yüzlerce milletvekili dosyalarının arasına girecek.

        İlk kez uygulanacak yöntem olması nedeniyle bir gelenek de oluşturacak.

        Peki, TBMM Başkanlığı bunu nasıl işleme alacak…

        Bu konuda da siyasi partilerin hukukçularının görüşü benzer; hepsi de hukukun “usulde paralellik” ilkesine atıf yaptı.

        Yani bir karar hangi yolla alınmışsa o yolla kaldırılır ilkesi…

        Bu da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılamayı durdurma kararının TBMM’de okunmasıyla olur…

        Bundan böyle ne mahkeme bu kararı almak için bekleyebilir ne de TBMM Mahkeme’den gelen kararı bekletebilir…

        Aksi Anayasa Mahkemesi kararını yok saymak olur.

        Trafik kazasına karışan genç sayısı neden arttı?

        Trafik kazasına karışan genç sayısı neden arttı?
        0:00 / 0:00

        GEREKÇEYİ duyunca gözümün önüne tanıklık ettiğim iki önemli olay geldi.

        İlkini bizzat yaşadım…

        Trafik ışığının yeşil gösterdiği lambanın üzerinde, kaç saniye sonra kırmızıya döneceğini gösteren bir ekran da yer alıyordu.

        Bitmesine 3 saniye varken, yaşı 12-14 arası gösteren kız 50 metre genişliğindeki caddeyi geçeceğini sanarak kendini yaya geçidine attı.

        Işık kırmızıya dönünce de yolun ortasında kilitlenip kaldı.

        Ne ileri gidebiliyor ne de geriye dönebiliyordu...

        Yaya geçidinin tam ortasında, sanki yolun genişliğine ilişkin gözlem yapma yetisini yitirmiş halde donup kaldı.

        Arasında bulunduğum ilk sırada yan yana duran araçları kullananlar onun bu durumunu anlamış gibi sakin davrandı…

        Olduğu yerde gittikçe içe büzülen kız çocuğunu, tedirgin edebilecek, kornaya basma veya başını çıkarıp avazı çıktığı kadar bağırma gibi bir davranışa kimse girmedi.

        Genç kız bir şoförün camını açıp uyarmasıyla harekete geçti ve yolun orta refüjüne kadar ulaşabildi.

        Tam anlamıyla şaşkındı…

        ŞAŞKIN ÖRDEK YAVRUSU GİBİ

        Diğer olayla zaman zaman ben de hareket etmekte sıkıntı çektiğim Kuğulu Park’ın Tunalı Hilmi Caddesi’nin girişinde karşılaştım...

        İlkokul çağlarında bir grup genç yolun karşısına geçmeye çalışırken, istisnasız hepsi önlerindeki eşiğe takılmadan edemiyordu.

        REKLAM

        Sanki yükseklik kavramını kaybetmiş gibi, istisnasız hepsi aynı şekilde tökezledi…

        Espri olsun diye yapıyorlar sandım ama takıldıklarından hiç mutlu değillerdi.

        O yüksekliğin oraya nasıl geldiğini sorgular yüzle bakıyorlardı.

        Yolun üst kesiminden gelen otomobilin kendilerine ulaşma mesafesini ayarlama konusunda da sıkıntı çekiyorlardı; şaşkın ördek gibi bir o yana bir bu yana savruluyorlardı.

        İKİ BOYUTLU KALINCA

        Prof. Dr. Ferhunde Öktem ile dün sohbet ederken, uzaktan eğitimin yarattığı etkilerden söz ederken şu cümlesi karşılaştığım iki olaya beni götürdü:

        “Son dönem çocukların karıştığı trafik kazalarında artış görülüyor, çünkü gelen arabaların mesafesini ayarlayamaz oldular…”

        Cümlesini biraz açmasını istediğimde de karşılaştığım iki olayın nedenini tek cümlede verdi:

        “Çocuklar okulların da uzaktan eğitimi nedeniyle uzun süredir ekran bağımlısı haline geldiler. Ekran iki boyutlu, oysa hayat üç boyutlu…”

        Işıkta geçme süresi, araba ile mesafesini ayarlayamamasının nedenini bu denli iyi açıklayan başka bir cümle olamazdı.

        İZAFİYET TEORİSİ

        Çocuklar bizim dönemimizde okutulan fizik ve mantık derslerinde verilen Eistein’ın o muhteşem “görelilik…(izafiyet)” teorisinin bir parçasıydı…

        Yani, zaman, mekan ve hareket birbirinden bağımsız değillerdir, aksine bunların hepsi birbirine bağlı izafi olaylardır.

        Cisim zamanla, zaman cisimle, mekan hareketle, hareket mekanla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağlıdır.

        Biri kaybolursa şaşkın ördek yavrusu olursunuz, çünkü ördekler de iki boyutlu görüyor…

        Yüz yüze eğitimin önemi de burada ortaya çıkıyor, çocuğun simülatif alanda kaybolmasını engelliyor…

        Diğer Yazılar