Meclis'in "pozitif" stresi…
TBMM tarihinin seçmen ve milletvekili açısından en seyrek, belki de en kimsesiz gününü geçirdi.
Geçen yıl ile dünü karşılaştırmak gerekirse 180 derece zıttı diyebilirim.
Ne slogan atan kalabalık vardı ne grup toplantı salonlarında milletvekillerinin oturacak yer bırakmayan seçmen ne de koridorları dolduran kalabalıkla TBMM lokantasına akın eden hemşeriler…
Bu denli sakin ve “kimsesiz Salı” görüntünün nedeni, TBMM’de son dönem artan Koronavirüs vakaları.
Aktarıldığına göre son dönem virüse yakalanan milletvekili sayısı 50’nin üzerinde...
“ARKADAŞLAR TESTİM POZİTİF”
O denli ki, komisyon toplantılarını yarıda kesiyor, milletvekillerinin koşar adım PCR testi yaptırmak için alt kattaki hastaneye koşmalarına yol açıyor.
En ilginç iki örneği de son birkaç günde yaşandı.
Komisyon üyesi vekilin aktardığına göre ihtisas komisyonlarının birinde kanun teklifi üzerinde çalışırken yanındaki milletvekilinin cep telefonuna SMS mesajı düşmüş.
Sakin bir şekilde telefonunu alıp mesaja baktığında sabah yaptırdığı test sonucunun pozitif çıktığını görmüş ve hayretler içinde sesini yükseltmiş:
“Arkadaşlar testim pozitif çıktı…”
Milletvekili arkadaşları yanından uzaklaşmakla kalmamış, test yaptırdığı halde neden komisyon toplantısına geldiğini sert bir üslupla sorgulamış.
Toplantı sona ererken, toplu olarak aşağıda bulunan hastanenin yolunu tutup hepsi PCR testi sırasına girmiş…
BÜTÇEYE POZİTİF ARASI
Bir diğeri ise bir süredir bütçe görüşmeleri devam eden Plan Bütçe Komisyonu’nda yaşandı.
Milletvekillerinden biri testinin pozitif çıktığını yanındakilere söyleyince Komisyon toplantısı yarıda bırakıldı, herkes dışarı çıkarıldı ve içerisi dezenfekte edildi.
Milletvekilinin yanındakiler de PCR için TBMM Hastanesi’nin yolunu tuttu.
VEKİLLERE DÖNÜŞÜMLÜ MESAİ
Yaşananlar milletvekillerinin TBMM çalışmalarına katılmasını etkilemiş; bir de okulların ara tatili üstüne binince vekil sayısı daha da seyrekleşmiş…
Bundan kaynaklansa gerek dün dolaştığım neredeyse bütün partilerin grup başkanvekilleri dönüşümlü mesai için milletvekili listesi hazırlıyordu.
İki grubun birbiri ile temasını keserek virüsün partilerinde yayılmasının önüne geçme uğraşındalardı.
Zaten kulislerde de Meclis’in müdavimi eski milletvekillerinden başkası yoktu; Genel Kurul salonunun havalandırılması için sürekli açık duran kapısının karşısına oturmuş eski günlerini yad ediyorlardı.
İTTİFAK ÇATLATMANIN ZEMİNİ
Salgından arta kalan siyasetin gündemi daha çok günlük gelişmelere odaklıydı.
Dikkatimi çeken ise iki tarafın da ötekinin sosyolojik tabanına odaklı çatlatma oyunu oynaması.
Anlaşıldı ki parti yönetimleri eliyle ittifak bozmak söz konusu olmayacak, iki taraf da milliyetçi-muhafazakar sosyolojik tabana yönelik siyaset gerçekleştiriyor.
Cumhur İttifakı HDP üzerinden İYİ Parti’nin milliyetçi tabanına mesajlar gönderirken, benzer durum ekonomi üzerinden MHP’nin tabanına yönelik oluyor.
Dolayısıyla her ikisi de propaganda araçlarını aynı yöne, milliyetçi kesime yöneltmiş bulunuyor.
MİLLİYETÇİ TABANA MESAJ
Haksız da değiller, partilerin aldıkları ve yöneldikleri oy oranlarına bakıldığında, bir zamanlar merkez sağ olarak tanımlanan kesimin, dünyadaki akımda da olduğu gibi milliyetçi zemine kaydığı görülüyor.
Dolayısıyla CHP de kendi iç siyasetinde ulusalcı olarak tanımlanan kesimi bir araya toplamaya çalışıp partileşmek isteyenlerin sancısını çekiyor.
İYİ Parti de içindeki dominant ülkücülerin yönetime dönük seri atışını savuşturmanın yoluyla boğuşuyor.
İhraç ve istifa sürecinin yarattığı etkiyi gidermenin yöntemini arıyor.
Cumhur İttifakı açısından da durum farklı değil, özellikle orta ve alt kesimde yoğunlaşan sosyolojik tabanını tahrik eden muhalefet söyleminin etkisini kırmak, dikkatleri Azerbaycan ve Doğu Akdeniz’deki başarılara odaklamak hedefinde.
Nitekim eldeki anlaşmalar yetmesine karşın, dün TBMM’de kabul edilen Azerbaycan’a asker gönderme tezkeresi de bunun yansıması…
Ancak Koronavirüs salgını bunların hepsinin önünde ciddi bir problem olarak Meclis’in mesaisini etkiliyor…