Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        VAKA sayılarındaki artış özellikle yılbaşında tam kapanmayı beraberinde getirir mi?

        Yani bu kez hafta sonu değil de yılbaşının denk geldiği Perşembe gününden itibaren 4 günlük tam kapanma olabilir mi?

        Yasaklar ve gevşemeler konusunda tavsiye kararlarının belirlenmesinde önemli görev üstlenen Bilim Kurulu üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın’ın bilgisine her zaman olduğu gibi dün yine başvurdum.

        Çünkü bugüne kadar tavsiyelerin belirlenmesindeki aktif rolünden de kaynaklanan pozisyonu nedeniyle söylediklerinin hepsi doğru çıktı.

        Prof. Dr. Akın’a soruyu yöneltirken, 4 günlük kapanmadan söz ettiğimi fark edince bir an duraksadım; çünkü mevcut uygulamada Cuma akşamından Pazartesi sabahına kadar süren 3 gece yasak zaten sürüyor.

        Dolayısıyla bir tek Perşembe akşam ve Cuma sabahı kalıyor; o durumda da aslında bir günlük demek daha doğru…

        Buna karşın Prof. Dr. Akın, kesin bir yanıt vermekten kaçındı, bunun hükümetin işi olduğunu, kendilerinin sadece tavsiye edici olduğunu vurgulamakla yetindi.

        YERELİN KARARI ÖNEMLİ

        Turkuaz listeye yansıyan 30 binli rakamların, kısıtlamanın getirildiği dönem öncesine ait olduğunu da vurguladı.

        Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya’dan farklı olmadığının altını çizdi.

        REKLAM

        Bu ülkelerin de tam kapanmaya gitmediğini belirtip ekledi:

        “Tam kapanma sadece Çin’de Şubat ayında oldu. Onun dışındakiler ya kontrollü kapanma veya sınırlı kapanma şeklindeydi. Hiçbir ülke tam kapanmaya giremedi.”

        Tam kapanma yerine, kısıtlamanın da etkili olabileceğine de dikkat çeken Prof. Dr. Akın, yerelin kararının çok daha önemli olduğunu belirtti.

        Türkiye’nin tamamında önlem almak yerine, vaka sayılarında çok yüksek zıplamalar yapan il veya ilçelerde önlemin önemine dikkat çekti.

        PANDEMİ KURULLARI YETKİSİ ANAYASA’NIN DA ÖNÜNDE…

        Bunun için il veya ilçelerin pandemi kurullarının daha aktif olması gerektiğini belirtti.

        Hıfzıssıhha Kanunu’nun il ve ilçe pandemi kurullarına Anayasa’nın tanıdığı hakları kısıtlama yetkisi getirdiğini de anımsattı.

        İl ve ilçe pandemi kurullarının aktif olmasının, ülkede toplu karar almak yerine, bölgesel yükselmelerin önüne geçip, vakanın en az olduğu illeri de rahatlatmayı sağlayacağını belirti.

        BÖLGESEL KAPANMA

        Kar tatiline dahi bu kurulların karar verdiğini de anımsatan Prof. Dr. Levent Akın, genel çerçevesinin Bilim Kurulu’nda tavsiye olarak çizildiği, ancak uygulamanın bölgesel olarak hayta geçirildiği bir sistemi önerdi.

        Bölgesel, vilayet veya ilçe bazında kısıtlamaların da salgının önlenmesinde önemli etki yaratacağına vurgu yaptı.

        Bir ilde vaka sayısı çok düşük iken, diğer ilde patlama yaptıysa, tedbirli davranıp vakayı düşürene de aynı davranmamak gerektiğini belirtti.

        CEZA YERİNE ÖDÜL

        Bunu daha önce de bu sütunda defalarca dile getirdim.

        Vaka sayısını azaltmak için teşvik edici, ödüllendirici yönlere gitmek varken, tamamen cezalandırıcı veya kısıtlayıcı politikaların getirdiği olumsuz etkileri sıraladım.

        Çünkü duyarlı, tedbirli davranan bir il ile duyarsız davranıp vaka sayısını patlatanı bir tutarsanız, tedbirli olanın da vazgeçmesine yol açarsınız.

        Umarım bu ayrıma biran önce gidilir; cezalandırma yerine ödüllendirme salgına karşı tedbirin ön şartı haline getirilir…

        Yasak Aşanlar

        Yasak Aşanlar
        0:00 / 0:00

        ASELSAN mühendisleri yeni çıkardıkları taksimetrenin tanıtımını yapıyordu.

        Bir gazeteci arkadaşımız mühendise şu soruyu yöneltti:

        “Almanya’da otomatik makinalarda kullanmak üzere Mark ağırlığı ve boyutunda buz üretip kullanan zeka, taksimetreyi fazla yazdıracak yöntemi bulamaz mı?”

        O gün tanıtımı yapan mühendis gülümsedi ve aynen şunu söyledi:

        “Unutmayın ki o otomatik makinaları Alman mühendisler üretti; bu taksimetreyi tasarlayıp üretenlerin de Türk olduğunu unutmayın…”

        Dediği gibi de oldu ve taksimetrelerde büyük bir usulsüzlük uzun yıllar çıkmadı.

        Bazısı lastiklerini küçülttü, bazısı büyüttü, ancak hiçbir fark olmadığını gören de düzenbazlık yapmaktan vazgeçti.

        Bunu yazmamın nedeni, komşu gezmesi, arkadaş buluşmasını yasaklayan koronavirüs tedbirlerine karşı geliştirilen yöntemler…

        OTEL BULUŞMASI

        Madem yeni yöntem “otel buluşmasıymış…”

        Anlaştığı otele müşteri kaydıyla girip, hazırlanan özel salonda buluşup her türlü etkinliği yapanların sayısı artmış.

        Sanki müşterisine hizmet veriyor gibi davrandığı için oteller için de bu buluşmalar artık sorun olmamaya başlamış.

        Hatta büyük kentlere yakın mesire yerlerindeki otellerde müşteri patlaması yaşanmaya başlamış.

        Bunu anlatan arkadaşıma bir an boş bulunup, “Nasıl yani? Haydi gittiniz de virüs buluşmasından endişe duymadınız mı?” dedim.

        “Açık hava, herkes de zaten gelmeden PCR yaptırmıştı” yanıtını verdi.

        DOĞA OTELLERİNDE PATLAMA

        Aktardığına göre oteller, büyükşehirlerin orta ve üst gelir seviyesine sahip kesimlerinde büyük bir hareketlik yaşanıyor.

        Sanki kayağa veya hafta sonu tatiline gelir gibi, yasakların olduğu iki günü aşmak için Cuma akşam saatlerinde girip, Pazartesi erken bir saatte ayrılan çok sayıda müşteri çekmeye başlamış.

        Gidilen yerde denetim olmadığı ve otel çevresinde doğa yürüyüşlerine de olanak tanındığı için son dönem en tercih edilen yöntem haline gelmiş.

        Son dönem Bozcaada, Marmara gibi İstanbul’a yakın adalarda da benzer gelişmelere tanıklık edilmeye başlanmış.

        Bir Bilim Kurulu üyesi, Bozcaada’dan söz etti, “İstanbul’dan gelenlerin akınına uğradı, sanki burada koronavirüs yokmuş gibi davranıyorlar” yakınmasında bulundu.

        Bu denli yüksek bedel ödeyerek, hem de riski almanın bir gerekçesi olabilir mi?

        İnsanoğlu sosyal yaşamından bu denli mi kopamıyor?

        “RİZELİ HEMŞERİNİN AŞI TALEBİ”

        Bu arada en ilginç olan da aile kökeni Rize Fındıklı’dan olan BioNTech laboratuvarı kurucularından Dr. Özlem Türeci’yi bazı hemşerileri arayıp, aşı talebinde bulunmuş.

        Bunu aktaran diplomasi ile yakın ilişkili olan arkadaşım, bunun diplomatik kurye ile getirilmesi için de farklı yol ve yöntemler denediklerini belirtti.

        Dedik ya, bu ülkenin insanı radarı geçene kadar 82’de gider sonrasında kafasına göre takılır...

        Yasak gördüğünde veya kıt ürünle karşılaştığında ise aşmak ve bulmak için denemediği yöntem yoktur…

        Diğer Yazılar