Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İNGİLTERE’de rastlanan, AB ülkelerini harekete geçiren Covid-19’un yeni modeli toplumda infial yaratacak boyutta ciddi mi?

        Yaşamları virüs ile geçmiş bir virolog, bir halk sağlıkçısı ve bir de mikrobiyolog ile görüşmemden edindiğim şu ki, panik yapacak boyutta bir durum değil.

        Çünkü etkisinde bir artış yok.

        Bir otomobilden örnek vermek gerekirse motor gücü aynı ama şanzımandaki vites dişlisi değişti hızını arttırdı...

        BU GÜRÜLTÜ NİYE?

        Ancak yine de gelen yeni durum karşısında temkini elden bırakmamak gerektiği de açık.

        “Durum böyle ise İngiltere ve AB niye bu denli gürültü çıkardı?” sorusuna verilen yanıt ise net:

        “Christmas ve yılbaşı dolayısıyla kitlelerin dolaşımındaki yoğunluğu kesmek istemiş de olabilirler…”

        Aktardıklarına göre virüsün bu denli hızlı yayıldığına ilişkin veri daha önce de tespit edilmiş.

        Hatta Türkiye’de de buna ilişkin bir süreç Mayıs ayında görülmüş, ancak hastalığa etki yapmadığı için sadece bulaşma hızını arttırmakla kaldığı için üzerinde durulmamış.

        Her zamanki gibi virologlar pek isimleriyle konuşmak istemiyor; ancak aktardığına göre virüsün bu tavrı beklenilen bir durum.

        Virüsün durumunun sürekli gözlemlenmesi sonucu İngiltere’de son dönem %70 oranında arttırdığı verisine ulaşılması da yeni bir bilgi değil.

        REKLAM

        Yeni olan bunun verilerle yeniden ortaya konulmuş olması.

        Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin (ecdc) dün akşam açıkladığı veriler de bunun göstergesi.

        TOPLUMDA YAYGIN HALE GELİR

        Buradaki verilere bakıldığında, son 4 hafta içinde hızı artmış şekle dönüşen virüsün toplam içindeki payı %10’a ulaşmış.

        Orana dikkat çeken virologlar, “Demek ki, birkaç adım sonrasında virüs toplumda yaygın hale gelecek” görüşünü dile getirdi.

        Alınan önlemlerin gevşemesi halinde virüsün yayılma hızının artacağına da vurgu yapıp devam etti:

        Birtakım değerlendirmeler de ciddi infial gerektirmediğini gösteriyor. Korunma önlemlerinin gevşediği noktada çok hızlı yayılacak bir varyant daha var. Hastalık etkisi değil, yayılma hızını arttıran bir durum. Yoksa seyri ile ilgili bir yeni durum yok. Bir önceki varyant ile bu varyantın klinik hastalık açısından farkı da yok. Yani ölümcüllüğünü değiştirmiyor, sadece yayılma hızını arttırıyor. Türkiye’de bir kişi diyelim ki 3 kişiye bulaştırıyor, bu yeni durumda 5 kişiye bulaştıracak.”

        TAM 250 KEZ MUTASYONA UĞRADI

        Henüz Türkiye’de görülmemekle birlikte bu hızla devamı halinde çok geçmeden ulaşmasının da olası olduğuna vurgu yapıldı.

        Burada Bilim Kurulu üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın’ın şu cümlesi her şeyi özetlemeye yeter:

        “Güney Amerika’nın en güney ucunda bir bölgede görülen bir virüsün suşu (altkültürü), Rusya’nın Kuzey Doğusundaki en uç noktasına ulaşması fazla vakit almıyor. Bir kişi Kızamık virüsünü ortalama 12 kişiye bulaştırır. Burada bu oran 3-4 civarı. Önemli olan ne kadar korunduğumuz.”

        REKLAM

        Prof. Dr. Akın, virüsün genetik anotomisinde bir değişim olmadığını, tehdit oluşturmadığına da vurgu yaptı.

        Şu sözleri de altı çizilecek önemdeydi:

        “Virüs Aralık’tan bu yana tam 250 kez mutasyona uğradı. Bizde bir kez görüldü. Bu normaldir yaşamak için virüs devamlı bir değişime girmek ister…”

        Yeni durum, hastalık geçiren veya aşı olanlarda bir etki yaratır mı?

        HASTALIĞA VE AŞIYA ETKİSİ YOK

        Türkiye’deki aşı çalışmalarını yürüten ekibin içinde yer alan Bilim Kurulu üyesi, enfeksiyon ve mikrobiyoloji alanında uzman Prof. Dr. Serhat Ünal, “Hayır yaratmaz” karşılığını verdi.

        Prof. Dr. Ünal, İngiltere’deki durumun yeni olmadığını, 1,5 aydır takip edildiğini söyledi.

        Hastalık geçirerek doğal yoldan veya aşı ile vücudunda antikor üremiş olanlara yeni durumun bir etkisinin olmayacağını da belirtip ekledi:

        “Hızını arttırmış hali vücuttaki hastalık sürecine etki yapmıyor. Damlacık yoluyla bulaşma hazını arttırıyor. Yeni bir suş (bilinen dışında altkültürü) olmadan aşı öne çıkmalı ve süratle yapılmalı. Bizde de yapılacak inaktif aşıları öne çıkaran bir gelişme; çünkü vücutta başka antikorları da ürettiği için hazırlıklı hale getiriyor.”

        Virüsü en iyi bilen üç profesörün bakışı böyle…

        Özetle ölüm hızı veya hastalığın seyrine bir etkisi yok, ama yayılmasını oldukça fazla arttırıyor.

        Bu da yeni bir kaygıyı üretiyor.

        Çünkü zaten mevcut durumdaki artışın yarattığı etkinin dörtte üç oranında artması anlamına geliyor ki bu da bir anda hasta yığılmaya yol açabileceği endişesini yaratıyor…

        Fransa ile buzlar eritiliyor

        Fransa ile buzlar eritiliyor
        0:00 / 0:00

        AB, yaptırım kararını Mart ayına ötelerken, bu konuda önemli etken olan Fransa ile aradaki buzların eritilmesi için adımlar atılmaya başlandı.

        Ankara’da diplomasi koridorlarında aktarılanlara göre Fransa ile son 1-2 haftadır “daha sağlıklı” bir zeminde görüşmelere geçilmiş.

        Bugüne kadar iki ülke arasında yaşanan gerilime nelerin yol açtığına bakılmış, bunların geride bırakılması ve ileriye bakılması konusunda bir görüş oluşmuş.

        UZLAŞI ZEMİNİ ANKARA ANLAŞMASI’NIN 100. YILI

        Hedef önümüzdeki bahar aylarına iki ülkenin daha sağlıklı ve işbirliğini hedef alan bir zeminde girmesi..

        Bir sonuç alınır mı şu aşamada bir şey söylemek için erken; ancak beklenti, gittikçe AB’nin ilkeleri yerine Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin siyasi beklentilerine dönüşen zeminden Avrupa’da rahatsız olan sayısının artıyor olması.

        Bu nedenle Fransa ile bir “ateşkes sürecinin” başlatılmasına çok önem veriliyor.

        İki ülkenin geçmişten gelen kültürel ve tarihi yönünü de kullanarak daha uzlaşıcı bir yere getirilmesi amaçlanıyor.

        Bunun için bulunan zemin de Türkiye Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan ülke olarak Fransa ile yapılan 1921 Ankara Anlaşması’nın 100’üncü yılında yeni bir başlangıcın yapılması; geçmişin geride bırakılması…

        AB İLE DE 18 MART ŞARTLARINA DÖNÜŞ

        Benzer durum AB ile de yaratılabilir mi?

        Kulislerde bu soruya yanıt verilmeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Almanya Başbakanı Merkel arasında yapılan telefon görüşmesine atıf yapılıyor.

        Bu görüşmede, Türkiye’nin göç maddesini askıya aldığı, AB’nin 2, Türkiye’nin 2, AB’nin ise 4 şartını yerine getirmesi gereken 18 Mart Mutabakatına dönüş ele alınmış.

        Bu anlaşmada Türkiye Suriye’den AB’ye gidenleri engelleme ve Yunanistan’daki 5 adaya gidenleri de geri almayı kabul etmiş, her geri aldığı 2 kişiye karşılık bir Suriyelinin AB ülkelerine gitmesi kabul edilmişti.

        AB 10 KAT FAZLASINI ALDI

        Bugüne kadar 2 bin 700 kişi Yunan adalarından geri alınmış, karşılığında AB 10 kat fazlasıyla 26 bin kişi kabul etmiş.

        Suriye’ye dönen sayısı da 420 bin olmuş…

        Ancak mutabakat gereği AB Gönüllü İnsani Kabul de yapacaktı, ancak 1-2 AB ülkesinin vetosu sonucu bu konuda ilerleme olmadı.

        Ayrıca 6 milyar Euro yardımın da 3,4 milyarlık bölümü AB kasasından çıkmış, Türkiye’ye henüz 3,1 milyarı ulaşmış.

        Projeye dayalı olduğu için de biraz ağır ilerlemiş; ancak AB açısından ele alındığında en hızlı ödeme olarak görülüyor.

        Geriye kalan 3,6 milyarın gelmesinde de bir aksilik şu aşamada görülmediği gibi yeni bütçe ile buna ilavelerin de gelebileceğine vurgu yapılıyor.

        MERKEL İLE UZLAŞI

        Dolayısıyla Türkiye’nin 2016 sonrası güvenlikçi politikalara yönelmesi, AB’nin de Yunanistan ve Rum kesiminin etkisine girmesi sonucu ortaya çıkan olumsuzlukların kaldırılması için yeni bir sürecin başlatılması için adım atılmış.

        Merkel ile görüşmede bu kapsamda 18 Mart’ta varılan mutabakata dönülmesi konusunda bir uzlaşı yakalanmış.

        Buna bir de reformlar eklendiğinde AB ile yeniden sıcak bir ilişki dönemine yönelmenin olası hale gelebileceğine vurgu yapılıyor.

        Görünen şu ki AB ile ilişkiler kilitli çemberde dönmeye benzedi, ne zaman ki kilide denk gelindi her şey tıkandı, aşılana kadar hiçbir ilerleme olmadı, buradan çıktıktan sonra da hızla yol alındı.

        Bakalım bu kez nasıl ilerleyecek…

        Diğer Yazılar