Taliban…
BİR zamanlar Orta Doğu için geçerliydi.
Hangi ülkeyi, hangi ülke, grup veya örgütün, hangi oyuncular ile rahatsız edeceği planlanır ve uygulamaya konulurdu.
Eğer olmuyorsa tekrar bozulup kurulur ve döngü halinde sürdüğü için de birinin diğeri ile dost olmasına olanak bırakılmazdı.
Birbirlerine dost olanları dahi en acımasız düşmanı haline getiren bu planın uygulaması yıllarca devam etti.
Geçmişte yaşananlara dönülüp bakıldığında benzer planın Orta Asya sahasında uygulamaya konulduğu görülür…
Geçmişte birbirine düşman olanların dost, herhangi şekilde ayrılamaz görünenlerin de düşman olduğu bir durum ortaya çıkıyor.
Aslında çok yakın olmakla birlikte, fazla ilgi göstermediğimiz bu bölgedeki gelişmeler yakında Türkiye’yi de etkisine alacağı önemli gelişmeleri sergiliyor.
Bunun en açık yansımasını NATO Zirvesi sonrası gördük.
Bugüne kadar NATO’nun Afganistan’daki gücü içinde muharip herhangi bir görev üstlenmeyen, sadece eğitim, lojistik, yardım dağıtımı, kurumların işletilmesi gibi silahla işi olmayan görevler üstlenirken, kendisinden Kabil Havaalanı'nı koruma görevini üstlenmesi talep edildi.
Beyaz Saray’dan bu konuda anlaşmaya varıldığı da açıklandı.
Ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kabil’de görev üstlenmesine sıcak bakmayan çok...
Neden de daha çok Afganistan’ın yukarıda da dile getirdiğim nedenlerle iç karışıklığının giderek girift hale gelmesi ve Taliban ile Türk askerinin karşı karşıya gelmesinin istenmemesi.
TALİBAN KİMDİR?
Peki, Taliban ekranlarda anlatılan gibi mi?
El Kaide ve DAEŞ ile işbirliği içinde mi?
Daha ilerisi Türkiye’nin de önem verdiği Suriye’nin İdlib sahasında ileri sürüldüğü gibi bir varlığı söz konusu mu?
TALİBAN İDLİB’DE VAR MI?
Bütün bunları dün Taliban üzerine çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Hilmi Demir’e sordum.
“Taliban’ın İdlib’de görev almasının imkanı yok” diye söze girdi ve nedenini açıkladı:
“Taliban, El Kaide ve DAEŞ’ten çok farklı bir örgüt. Tehdit unsuru ve algısı ile çatışma stratejisi de diğerlerinden çok farklı. Savaşı Afganistan dışına yaymama konusunda kararlı. Kendisi dışarı çıkmıyor, geleni de vuracağını söylüyor. DAEŞ ve El Kaide ise her yerde vuracağını söyleyen bir yapı…”
Prof. Dr. Demir’in aktardığına göre Suriye sahasında bulunan DAEŞ ile de arası hiç yok, aksine çatışma halinde…
El Kaide ile de ilişkisi çok yüksek değil, sadece kontrollü bir ilişkisi var…
Bunlara neden de hem El Kaide hem de DAEŞ’in “emirlik” iddiası ile Taliban’a karşı üstünlük taslaması…
İRAN BENZERİ KADIN AÇILIMI…
Ayrıca El Kaide ve DAEŞ de Taliban’ın son dönem açılımlarından hoşnut değil.
Pakistan’da çıkan üç yayın organında kadınların Afganistan’da kamu görevini üstlenmesi, askeriyede görev alması gibi önemli açılımları dile getirdi.
Bir zamanlar İran’ın yaptığı gibi kadınları da çalışma hayatının içine çeken adımlar attı; ideolojik olarak diğerlerinden farklılaştı.
Bunun nedeni, Afganistan’da İran benzeri bir açılımla Eylül ayından itibaren devlet yönetimini üstlenme beklentisi…
Laiklik karşıtı duruşu net olmakla birlikte bu adımları ile her ne kadar Tahran benzeri bir yapı oluşturmaya çalışıyor olsa da aslında İran ile de arasının çok iyi olduğu söylenemez.
Çünkü Taliban Sunni bir yapı, İran da bu nedenle Afganistan ve Pakistan içindeki Şii yapıyı korumak istiyor; özellikle Pakistan’daki Şii nüfus ile arasına Taliban’ın girmesini istemiyor.
İlginç şekilde İran ve Pakistan ile yakın olmayan Kabil yönetimi de Taliban’ın hakimiyetine karşı duruş sergiliyor; Pakistan askerinin ülkede bulunmasını istemiyor.
Pakistan da Afganistan’da bulunmayı arzu etmiyor; nitekim iki gün önce açıklamada bulunan Pakistan Başbakanı İmran Han, Kabil Havaalanı’nı koruma görevi üstlenme gibi bir çabalarının olmayacağını söyledi.
ÇİN BASKISI
Bunun gerisinde yatan neden de Çin olarak görülüyor.
Çünkü Çin, hem Hindistan ile Hint Okyanusu’nda yaşadığı sorunlarını gözeterek, Keşmir sorunundan bu yana ezeli rekabet içinde olan Pakistan’ın yanında yer aldı.
Ticari ilişkisini İran ile olduğu gibi Pakistan ile de geliştirdi.
Hedefi, Kuşak-Yol projesini sağlıklı bir şekilde işletmek ve bölgedeki ABD hakimiyetini mümkün olduğunca azaltmak.
Prof. Dr. Hilmi Demir, bu noktada Keşmir ile ilgili Çin’in önemli bir atağının olabileceğini vurguladı, “Belki Afganistan içindeki El Kaide’nin Keşmir’e kaydırılması sağlanabilir” dedi.
Bundan en çok Hindistan’ın rahatsız olacağını da anımsattı, “Ayrıca Afganistan içinde kendisi açısından sorun teşkil eden unsurları da temizlemiş olur. Pakistan, Afganistan ve İran üzerinden önemli bir kazanım elde eder” dedi.
Bu aşamada Uygur nedeniyle El Kaide ve Taliban’ın Çin açısından sorun üretip üretmeyeceğini sordum.
“El Kaide’nin Afganistan dışında mücadele etmeme kararını” anımsattı.
YENİ JEOPOLİTİK
Özetle bölgede kimin, kiminle, hangi zamanda bir araya gelip, hangi sürede ayrışacağını görmenin olanağı yok.
Ancak bir gerçek var ki bölgenin jeopolitiği yeniden şekilleniyor.
Bu yeni durum içinde olmak da olmamak da ciddi sorun; asıl önemli olan nasıl olduğunuzda…
Unutulmasın ki bugün Türkiye’deki yasa dışı göçmenlerde ikinci sırayı Afganlar aldı.
Bu da orada olmasanız da etkisi altında kalacağınızın en iyi göstergesi…