Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜRKİYE Afganistan’da Birleşmiş Milletler ve NATO ISAF gücüne katkı vermek amacıyla bulunuyordu.

        Görev tanımı da Kabil’de Hamid Karzai Uluslararası Havaalanı İşletmesi göreviyle, personel desteği, eğitim verilmesi olarak tanımlandı.

        Bu kapsamda BM, NATO ve Afgan hükümetinin daveti sonucu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevlendirildiğinin de altı çizildi.

        Görev izni, yani Tezkere de bu kapsamda Ocak 2015’te TBMM’den çıktı, bugüne kadar da süresi uzatıldı.

        Son olarak da 6 Ocak’ta 18 ay daha görevde kalmasına Tezkere ile karar verildi.

        Taliban’ın Kabil’i işgal etmesi, NATO’nun görevinin bu ay sonunda biteceğini açıklaması ile Türk askerinin orada kalabilmesi için yeni bir durum ortaya çıktı.

        Bu yeni durumu Milli Savunma Bakanı Akar, gazeteci-yazar arkadaşımız Mehmet Acet’e “yeni bir Tezkere’ye ihtiyaç var” diye açıkladı.

        Bakan Akar’ın da dikkat çektiği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kabil’deki görevini üstlenmesi için yeni bir Tezkere’ye ihtiyacı var.

        Bunun için Salı gününe, yani 31 Ağustos’a kadar TBMM’den yeni görev tanımıyla yeni bir Tezkere’nin çıkması gerekiyor.

        Ancak şu ana kadar bu konuda bir gelişme ne AK Parti ne de MHP’de söz konusu…

        REKLAM

        HAZIRLIK YOK

        TBMM Başkanlığı’nın da şu an için henüz bir çağrı hazırlığının olmadığını da belirtmeliyim…

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem görüştüğü ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarına hem de basının önünde dile getirdiği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kabil’de kalması isteniyorsa Tezkere hazırlığının önümüzdeki 5 gün içinde yapılması gerekiyor.

        AK Parti MYK’nın dünkü toplantısında konu ele alınır diye bekleniyordu, ancak Sözcü Ömer Çelik, ele alınmadığını belirtti.

        “Bir ihtiyaç duyulursa TBMM’ye arz edilecektir” dedi.

        Ancak hemen belirteyim, eğer Tezkere çıkmazsa, Kabil’de bulunan askerin hukuki durumu tartışmalı hale gelmekle kalmaz, maaş almalarında dahi ciddi sorunla karşılaşılır.

        Türkiye benzer sorunu yakın geçmişte yaşadı ve son anda apar topar hazırlanan Tezkere ile son günde sorun çözüldü.

        Benzer bir sorunla karşılaşılmaması için bir an önce adım atılması gerekiyor.

        AK PARTİ’DEKİ BAKIŞ

        Gelelim işin bir diğer yönüne…

        Muhalefet partileri bir Tezkere gelmesi halinde buna ret vereceklerini önceden ilan etti.

        AK Parti milletvekilleri ise 1 Mart Tezkeresi sürecinde de görüldüğü gibi, oldum olası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Müslüman bir başka ülkede görev üstlenmesine sıcak bakmadı.

        Bir süredir AK Parti milletvekilleriyle yaptığım sohbetlerden yola çıkarak söylüyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kabil’de kalma gerekçesi de sorgulanıyor.

        Özellikle Afganistan’dan gelen sığınmacılara kamuoyunda gösterilen tepkiden kaynaklanan tutumla, “Türk askerinin Kabil’de kalmasının gerekçesinin iyi şekilde kendilerine izah edilmesini” istiyorlar; ki onlar da bunu halka izah edebilsin…

        REKLAM

        Bu durum, yeni bir 1 Mart süreciyle karşılaşılacağı anlamına gelmiyor…

        Çünkü MHP lideri Devlet Bahçeli de kısa süre önce Türk askerinin Kabil’de kalması gerektiğini söyledi.

        Dolayısıyla Tezkere’nin TBMM’den geçmesinde sayısal anlamda sorun gözükmüyor.

        Ancak duygusal açıdan aynı şeyi söylemek zor…

        Neden de kendilerine ikna edici bir gerekçenin bugüne kadar aktarılmamış olmaması…

        Mutantı da engelledi…

        Mutantı da engelledi…
        0:00 / 0:00

        KORONAVİRÜS konusunda bilim insanlarını Delta varyantı sonrasına yönelik en çok korkutan, yeni mutasyonların ortaya çıkmasıydı…

        Yeni bir araştırma, işini Covid-Şov haline çevirmeyen bilim insanlarının rahat nefes almasını sağladı.

        Araştırma, Maryland Üniversitesi ile aynı kentte bulunan Auxergen Inc., Columbus Center ve Denizcilik ve Çevre Teknolojisi Enstitüsü’nün ortak çalışması.

        Çalışma dünyada koronavirüse karşı 37 aşının çıktığına dikkat çekip, bir noktanın altını çiziyor…

        O da virüsün aşıdan, yani bağışıklıktan kaçmak için virüs yayılması başına ortalama 7.23 oranında mutasyon geçirmeye eğilimli olmaları...

        Yani genetik yapılarını farklılaştırarak yaşama çabası…

        Bu kapsamda, 20 Haziran- 3 Temmuz arasında, Türkiye’nin de bulunduğu 20 ülkede 59 kapsama alanı içinde virüsün aşı karşısındaki durumunu gözlemek için veri toplanmış.

        Araştırma göstermiş ki, 20 ülkeden aşılamayı ciddi şekilde başaran 16 ülkede virüsün mutasyona uğrama hızının oldukça azaldığı görülmüş…

        İNGİLTERE VE HİNDİSTAN ÖRNEĞİ

        Aşılamanın yüksek olduğu ülkeler ile daha düşük kalanların karşılaştırılması yapılmış…

        Aşılamanın en yüksek olduğu ülkelerden biri olan İngiltere’de virüsün mutasyona uğrama hızının çok düşük olduğu sonucuna varılmış.

        Benzer sonuç aşılamanın yüksek olduğu Hindistan’da da görülmüş.

        Aşılamanın yüksek olduğu ülkelerde Delta varyantının yeni bir mutasyona dönüşmediği, yüksek aşılı ülkelerde virüsün daha öldürücü mutasyonlar kazanma şansının olmadığı sonucuna varılmış.

        Bu önemli bir sonuç, çünkü yeni ve çok güçlü bir varyantın ortaya çıkması, yeni aşıya ihtiyaç duyulacağı anlamına gelecekti.

        Bu da mevcut aşıların yeniden düzenlenmesi zorunluluğunu getirecekti.

        HERKES AŞILANIRSA

        Yani bir varyantın olmaması, sürü bağışıklığına ulaşmayı da kolaylaştıracak; yeni bir sorunla uğraşılmasının önüne geçilmesini sağlayacak.

        Bu açıdan sevindirici bir durum.

        Tabii ki dünyanın hepsinin aşıya ulaşıyor olması halinde…

        Birçok ülkenin dördüncü doz aşıyı tartıştığı bir dönemde aşıya ulaşamayan onlarca ülkenin varlığı anımsandığında, durumun iç açıcı olmadığı anlaşılır.

        Umarım, diğer ülkeler de aşıya zamanında ulaşır ve dünya bu beladan biran önce kurtulur…

        Yoksa daha çok aşı yapılırız…

        Diğer Yazılar