"Yalnız Kurt" korkusu…
BATILI ülke devlet adamları son günlerde toplumlarına benzer güvence vermek için didiniyor:
"Afganistan'dan gelenlerin güvenlik kontrolü çok sıkı yapılıyor..."
Hatta ABD Başkanı Biden, Kabil’den kalkan uçakların doğrudan ABD’ye gelmeyeceğini, “geçiş ülkelerindeki ABD ordusuna bağlı üslere iniş yapacağını” da belirtti.
“Tahliye edilenler hakkında önce araştırma yapılacak ve son 20 yılda bize yardımcı olan Afganları ABD’deki yeni evlerinde memnuniyetle karşılayacağız” dedi.
Bu aslında ABD toplumuna verilmiş bir güvenceydi.
Ancak açıklama bu yönüyle, ABD’nin tahliyeleri için kullanma izni aldığı Türkiye’nin de arasında bulunduğu geçiş ülkelerini yakından ilgilendiriyor.
Çünkü geçiş ülkesine gelip, ABD’ye kabul edilmeyecek olan Afganlarla ilgili tek kelime edilmiyor.
Bu durumda ne olacak?
ABD’ye girişleri uygun bulunmaz ise bu üslerde kalmaya devam mı edecek?
Yoksa, geçiş ülkesinin içine bırakılıp, “Ne haliniz varsa görün...” mü denilecek?
Burası belirsiz...
Ülkelerin bu denli ince eleyip sık dokumalarının gerisinde yatan neden ise yakın geçmişte yaşananlar.
ABD’nin Afganistan’a gitmesine yol açan 11 Eylül ve devamında farklı ülkelerde ortaya çıkan eylemler...
ABD’de “uyuyan hücre olarak” bulunan “yalnız kurtların” uçakları kaçırıp, İkiz Kulelere çarptığı olayı, Fransa, İspanya ardından Atatürk Havaalanı ve Reina saldırıları izledi...
Hepsinin gerisinde de Taliban’ın içinde yer bulan, hatta onunla birlikte gelişen, bugün de bir parçasını oluşturan El Kaide vardı.
Bu konuda tecrübeli olan, gizlenmeyi iyi başaran, uyuyan hücre veya yalnız kurtların temizlenmesi için çok çaba gösterildi.
Şimdi tekrar başına iş almamak, yeni bir uyuyan hücrenin oluşmasına izin vermemek için Afganistan’dan gelenler üzerinde çok ciddi araştırmalar yapılıyor…
Çünkü neye mal olduklarını yaşayarak öğrenmiş bulunuyor.
Hele ki Taliban’ın cezaevlerini tamamen boşalttığı; bir anlamda kanlı bıçaklı olduğu DAEŞ militanlarını da ortaya saldığı Afganistan’da kimin nereye, ne şekilde gideceğini kimse öngöremiyor.
PUTİN’İN DE KAYGISI
Nitekim Rusya Devlet Başkanı Putin de dün partisinin kongresinde yaptığı konuşmada tam da bu duruma işaret etti:
“Afganistan’da konuşlanan çeşitli terörist grupların Batılı ülkelerin arkasında bıraktığı kaosu kullanması ve komşu ülkelerde gerilimi tırmandırma çalışmasına dair tehlike vardır ve bu doğrudan bir tehdittir. Ülkelerimize ve müttefiklerimize uyuşturucu kaçakçılığının artışının yanı sıra yasadışı göçler gibi tehditler bulunuyor…”
Dünyanın en gelişmiş istihbarat örgütlerine sahip, iki süper gücün, ABD ve Rusya’nın liderlerinin kaygısı böyle…
Peki, bizde durum nasıl?
Sınırdan girenler yakalanırsa kontrole alınıyor, haklarında bir istihbarat taraması yapılıyor.
Ancak yakalanmadan girmişse nerede, kiminle olduğu, uyuyan hücreye dönüşüp dönüşmeyeceği, yalnız kurt durumu hak getire…
BİR TEK TÜRKİYE’NİN YOK
Dikkat çeken bir diğer nokta batılı ülkeler bu kadar ince eleyip sık dokurken, kendisine destek vermiş Afganları geride bırakmak istemiyor.
Tahliye edilmesi için çaba gösteriyor.
İlginçtir bir tek Türkiye’nin böyle bir çabası söz konusu değil.
Oysa Büyükelçilik haricinde Afganistan’da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü’nde tercümanlık dahil görev üstlenmiş yüzlerce Afgan bulunuyor.
Bazılarının aileleri konusunda çekindikleri bilinen bir gerçek...
Nitekim Afganistan’da görev yapan kamu görevlileri de durumu Ankara’ya iletmiş ve “Bizimle çalışan Afganların aileleri ve çocuklarının Türkiye’ye geçici götürülmesinde fayda var” mesajını iletmiş.
Milli Savunma Bakanlığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afganistan'dan tahliyesinin başladığını dün akşam saatlerinde açıkladı.
Yanlarında birlikte çalıştığı Afganlar bulunacak mı şu aşamada bilinmiyor; ayrıca Taliban da yurttaşlarının çıkışına engel koymuş bulunuyor.
ABD'nin yaptığı gibi Taliban ile anlaşarak belirli kişilerin çıkması sağlanabilir mi?
Aktarıldığına göre buna gerek duyulmamış.
Nedeni Taliban’ın, Türkiye’ye karşı herhangi bir olumsuz yaklaşım göstermemiş olması...
Dolayısıyla Türk askeri ile çalışanlar açısından sorun yaratmayacağı görüşü hakim...
Ancak o insanlara sağlanacak bir sıcak desteğin gelecek açısından ne denli önemli olduğu unutulmamalı, bu yönde Ankara'ya gönderilmiş bulunan taleplerin dikkatten kaçmaması gerekli...
SÜNNİ DEVLET KURMA ÇABASI
Gelelim işin bir diğer yönüne…
Afganistan’da nasıl bir devlet yapılanması ortaya çıkacak?
Bünyesinde en az 15 büyük örgütü barındıran Taliban, diğer örgütler tarafından kabul görecek mi?
Yoksa Taliban’ın ılımlı davranışından hoşnut kalmayan aşırı unsurlar, yok olmaya yüz tutmuş radikal örgütlerin yeniden dinamik hale gelmesine aracılık mı edecek?
Bu deneyimlere Suriye sahasında tanık olundu.
Nitekim, TOBB-ETÜ SUİ Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya ile sohbet ederken, bu duruma dikkat çekti.
Şii, Selefi yapıların devletlerinin bulunduğunu, önce Suriye’de denenen bugün de Afganistan’da hayata geçirilmek istenen Sünni devlet yapılanmasının oluşmaya başladığını anımsattı.
“Sünni aşırıcı bir devlet nerede kurulsa daha iyi olurdu? Yanı başımızda mı, yoksa Afganistan’da mı?”
Afganistan’da görev yapmış biri olarak bundan sonraki sürecin getireceği belirsizliklere de işaret etti.
Özellikle radikal örgütlerin Taliban’a biat edip etmeyeceği üzerinde durdu.
Aslında biat etse de etmese de çok şey fark etmeyecek.
Modern dünya düzenini yakalayana kadar çok uzun yıllar uğraşacak…