Siyaset yapılmaya başlanınca
SİYASET tanımı kısaca, “Toplumda var olan çatışmaları nezaketle uzlaştırma sanatı” diye tanımlanır.
Zaten kökeni de Arapçadaki seyise dayanır, at tımarından gelir…
Sakinleştirmek, germeden uzlaşı yaratmak diye adlandırılır.
“Tarifi bu ise yaşananlar ne?” diye sorulabilir…
Hemen söyleyeyim siyasetin Türkiye’de yapılış biçimi…
Karşıtlık, kutuplaşma, ötekileştirme üzerine kuruludur.
Dolayısıyla Ankara’da siyaset daha yeni yapılmaya başlandı.
Bundan sonra da gerilimini arttırarak devam eder.
Yumuşak bir süreçten, bir anda gerilimi artan bir ortama geçince çok yüksek enerjiye kapıldığımızı sandık.
Oysa ortada o derece gerilimli bir durum yok.
Geçmişte yaşananlar anımsanırsa, bugün olanlar uvertür gibi gelir…
KARARSIZI SABİTLEMEK
Aslında mahkemelik olunmaya kadar varan tartışmanın gerisinde iki neden var.
CHP, “AK Parti iktidarının kan kaybettiği ve seçimde kaybedeceği” imajını yaratıyor, “Biz geliyoruz” algısını güçlü bir şekilde sunmaya çalışıyor.
AK Parti ise bunun imkansız olduğunu, yargının hakkında gerekeni yapacağını ortaya koyuyor.
Veya CHP’lilerin okumasına bakarsanız, kendisi hakkında mağduriyet yaratıyor.
Bu seçmen üzerinde etki yaratır mı?
Veya bu taktik muhalefete kazandırır mı?
Herkesin ekonomi konuştuğu, dövizin ve kış günlerine daha girmeden ısınmak için gerekli her türlü yakıtın fiyatının yükseldiği bir dönemde bazı bürokratların ne yaptığıyla ilgilenen kadar etkiler…
Hele bir de bu süreçler 18 Ekim gibi tarihle sabitlenince, sanki ondan önce yapanların yanına kar kalacakmış gibi algılanır ki bu da tersine sonuca yol açar…
Başta da belirttiğim gibi siyaset meydana çıktı, birbirine el ense çekiyor…
Seçime kadar daha çok örneğiyle karşılaşırız…