Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BAŞLIKTAKİ söz Saadet Partisi’nin etkin bir siyasetçisine ait…

        Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 2 saati aşkın süre görüşünce ister istemez Ankara kulisleri de nasıl bir sonucun çıktığına odaklandı.

        Özellikle de SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün vefatının ardından gerçekleşmesi ve görüşme talebinin Karamollaoğlu’undan gelmesi merakı öne çıkardı.

        Ancak SP kanadından aktarıldığına göre görüşme karşılıklı olarak meselelere bakışın ortaya konulduğu bir zeminde gerçekleşmiş.

        “MAHSURLARINI SIRALADI”

        Karamollaoğlu, daha önce ziyaret ettiği siyasi parti liderlerine de aktardığı gibi başkanlık sisteminin getirdiği mahsurları sıralamış, olması gereken denge denetleme sistemini ortadan kaldırdığına vurgu yapmış.

        Yasama ve yargının bu sistemdeki işlerliğinde gördüğü sorunları aktarmış…

        Hak, adalet kavramlarına olan etkisinden söz etmiş.

        Buna karşılık Erdoğan, başkanlık sisteminin karar alma süreçlerinin hızlanması ve devletin işleyişinin daha dinamik bir hale gelmesine sağladığı olumlu katkıya işaret etmiş.

        Son dönem yaşananlar da kaçınılmaz olarak görüşmenin gündeminde yerini bulmuş.

        REKLAM

        Toplumdaki gerilimin azaltılması, kutuplaşmanın yarattığı olumsuzluklar gibi birçok mesele de gündeme gelmiş.

        HERKES OLDUĞU YERDE

        Peki, bu görüşme sonrası Saadet Partisi (SP), parlamentoda her Salı günü toplanan parlamenter sistemin yapısını oluşturma çabalarının sürdüğü Millet İttifakı bileşenleri ile olan işbirliğini sona erdirip, Cumhur İttifakı içinde yer alır mı?

        Soruya SP içinden verilen yanıt, “Sayın Genel Başkanın bu yönde bir vaadi farklı kesimlerde dile getirildiği gibi söz konusu dahi olmamış” oldu.

        Bu aşamada bir noktanın daha altı çizildi:

        “Genel Başkanımızın tavrı net. İttifak konularına bu aşamada bakmıyoruz, ileride vakti zamanı geldiğinde, seçim döneminde durum değerlendirmesi yaparız…”

        Peki bu söz SP’nin parlamenter sistem savunuculuğundan vazgeçebileceği anlamına mı geliyor?

        Bu konuda verilen yanıt da yine oldukça net:

        “Hayır, biz uygulanan başkanlık sisteminin mahsurlarını anlatmak için Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettik zaten…”

        Sonuç olarak SP’de herkes bulunduğu yerde.

        Her kesimle ilişkisini yürüten, her kesimle görüşebilen konumundan da uzaklaşmak istemiyor.

        Kutuplaşma nedeniyle ortaya çıkan gerilimi gidermek için uğraşan, çatışmadan uzak duran yapısıyla toplumda kabul gören takdiri toplamayı hedefliyor.

        DİNİ MUHAFAZAKARLIK GERİLEDİ

        Devamı nasıl gelir şu an kestirmek olası değil.

        Ancak bir noktanın altını çizmem gerekir.

        Bir zamanlar dini muhafazakarlık üzerinde yükselen siyasetin ana gövdesi uzun süredir yerini milliyetçiliğe bıraktı.

        Buna Covid-19 salgınının insanları evine, ilçesine, vilayetine ülkesine kapatmasının getirdiği bir sonuç olarak değerlendirilebilir.

        REKLAM

        Ancak değerler sisteminde ister sol, ister sağ kesimde olsun, milliyetçiliği daha öne çıkardı; daha önemlisi yapıcı milliyetçilik diye de tanımlanan bir bakışı geliştirdi.

        Bunun üzerine aile merkezli bir yaşam biçiminin öne çıkması, orta ve alt gelir gruplarında iş kaybının yaşanması da eklendiğinde çok daha güçlü bir milliyetçi yapıya sahip dış destek arayışını beraberinde getirdi.

        HERKESİN MİLLİYETÇİLİĞİ KENDİNE

        Bugün en sosyal demokrat parti olarak bilinen CHP’nin söylemlerini daha milliyetçi kelimelerden oluşturmasının gerisinde yatan neden de bundan…

        İster şehit aileleri, ister Tank Palet fabrikası üzerinden olsun, sonuçta hepsinin kurduğu propaganda modeli milliyetçiliğe dayanıyor.

        Buna neden de belli, milliyetçi kesim, ordu ve şehitleri kendisiyle bütünleşik algılıyor…

        Bu da dini muhafazakarlık üzerinden yürüyen propagandanın gerilerken yerini milliyetçi söyleme bırakmasına yol açıyor.

        Böyle bir durum, zemini dindar muhafazakarlara dayanan SP’nin yaratacağı toplumsal efektin etkisini azaltır mı?

        Hemen belirteyim hayır etkilemez…

        Özellikle de hala dinamizmini muhafazakar kesimden alan AK Parti, bu zeminin parçalı olmasını hiçbir dönem arzu etmedi…

        Kabul edelim ki, SP’nin oranı az olmakla birlikte etkisi yüksek efektini de yeni kurulanlar oluşturamadı…

        Diğer Yazılar