Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        EN son Afganistan’da havaalanı baskınında ortaya çıkmıştı.

        Ondan bu tarafa da hiç görünmüyordu.

        Bu bölgede ise kalıntıları olsa da eylemsel gücü tamamen yok edilmiş olarak bakılıyordu…

        Irak’ta koalisyon güçlerinin bu ay sonunda tamamen çekileceğini açıklamasıyla birlikte Kerkük bölgesinde baş gösterdi.

        Son günlerde ise eylemlerini daha da yoğunlaştırdı.

        Buna ister seçim döneminde Bağdat’taki hükümet boşluğundan faydalanmanın bir sonucu olarak bakın.

        Dilerseniz, zaten vekaleti artık herkes için geçerli bir örgüt haline gelmiş olması nedeniyle önüne gelenin kalıntılarını kullanma gayreti olarak değerlendirin.

        Irak’ta seçimlerin bitmesiyle birlikte Mukteda Es Sadr’ın hükümeti kurmasının kesinleşmesiyle birlikte yeniden hareketlendi.

        Görünen o ki bu çok bir şey ifade etmeyecek ve hükümetin kuruluşu, Kürt ve Türkmenlerin de katkısı ile gerçekleşecek…

        Ancak DAEŞ’in saldırılarının hükümet kurulmasıyla biteceği de beklenmesin.

        Mahmur’dan başlayıp, Tikrit, Diyala’dan Kerkük’e kadar uzanan dağlık bölgedeki varlığını devam ettirecek.

        Geçmişte de kendisine kaynaklık eden bu bölgede DAEŞ’ın varlığının bitmesi yakın gelecekte söz konusu olmayacak.

        Kimi zaman Haşdi Şabi güçlerine saldıracak, kimi zaman bölgedeki Türk askerlerine yönelecek, kimi zaman da eğitim için kalan koalisyon güçlerine veya sivillere yönelecek.

        Bölgeyi yakından takip eden, ORSAM’dan Bilgay Duman, Bağdat hükümetinin operasyonlarının azaltılması sonrasında DAEŞ’in hareketlendiğini anımsattı ve küresel bir tehlike olmaya devam ettiğinin altını çizdi.

        Özetle yerelin küresel terör gücü tekrar hortlamış bulunuyor.

        Yeni özelliği ise, kime nasıl, nerede çatacağı çok daha belirsizleşmiş bir yapıda olması…

        Avrupa kapanırken…

        Avrupa kapanırken…
        0:00 / 0:00

        SON olarak dün İngiltere de artan vakalar karşısında evden çalışma kararı aldı.

        Bir süre önce Belçika, Avustralya da benzer karara imza atmıştı.

        Avrupa’nın birçok ülkesi de tedbirleri sıklaştırmaktaki kararlılığını sürüyor.

        MART’TA ARTIŞ YEMEDEN

        Bütün bunlar Covit-19’un yeni varyantlarının yarattığı vaka artışından kaynaklanıyor…

        Mart ayına doğru çok daha yüksek oranlı bir salgına muhatap olmadan tedbirini bugünden almış bulunuyor.

        Tartışılan konu ise aynı aşıyı yaptırıp, aynı salgınla yüz yüze olunmasına karşın, Türkiye’de sıkılaştırma yönünde bir kararın bulunmaması…

        Gerekçe olarak da bugüne kadar Omicron varyantına rastlanmadığının belirtilmesi.

        Peki olup olmadığı konusunda kesin bir veri olduğu söylenebilir mi?

        Hemen belirteyim kesinlikle hayır…

        Çünkü İngiltere veya başka ülkelerin yaptığı gibi Türkiye’de bir gen çalışması söz konusu değil.

        Bu konudaki çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Hakan Savlı, dünkü sohbetimizi, “Ben artık yoruldum” diye tamamladı.

        Gerekçesi de Türkiye’de bir genom konsorsiyumunun bulunmaması.

        İNGİLTERE’NİN BİR HAFTADA YAPTIĞINA

        Prof. Dr. Savlı’nın aktardığına göre dün kapanma kararı alan İngiltere, her beş pozitif PCR testi vakasından birinde tam dizi analizi yapıyor.

        Yani her hafta 60 bin varyant dizi analizine tutuluyor.

        İngiltere’nin her hafta ulaştığı rakama Türkiye ise bir yılda gelebilmiş.

        Prof. Dr. Savlı’nın şu cümleleri de her şeyi özetlemeye yeterli:

        “Omicron veya benzer yeni varyantları saptamak, hatta olası yeni bir pandemiye hazır olmak istiyorsak, üniversitelerdeki cihaz ve insan kaynaklarımızı kullanıma sokmalı, iletişim ve yardımlaşma ağı kurmalı, toplanan tüm verileri paylaşmalıyız. Omicrondaki, ani evrimsel sıçramaya benzeyen, yeni bir gelişme, daha öldürücü mutasyonlara yol açarsa, bu bizi hazırlıksız yakalamamalı. Türkiye'nin gen bilimlerindeki zengin cihaz ve insan altyapısı aynı zamanda küresel güçlerinden biridir ve organize edilmeyi bekliyor.”

        Önerisi de iki yıldır değişmedi Türkiye Genom Konsorsiyumu’nun kurulması…

        Korkusu ise iki yıl üst üste yaşanan her Mart-Mayıs ayları arasındaki artışın bu kez bir varyant ile gelmesi…

        “Üzerimizden ırak etsin” demekten başka yol kalmamış görünüyor.

        Diğer Yazılar