Kılıçdaroğlu aday mı?
SON dönem neredeyse her salı grup toplantısı öncesi ve sonrasında CHP yöneticilerine aynı soruyu yöneltiyorum.
Haftanın politik iklimine, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun o hafta verdiği demeçlerdeki sözlerinin ağırlığına göre şekilleniyor.
Bir hafta “Kesin aday…” diyenler, bir sonraki hafta cümlesini, “Olmasını arzu ederim ama…” şekline dönüştürüyor.
CHP içinde adaylık konusundaki bu denli zikzakların nedeni ise aslında Kılıçdaroğlu’nun yakın geçmişteki duruşundan kaynaklı.
Daha çok değil, yaz aylarında özel sohbetlerde kendisine adaylığı ile ilgili bir soru yöneltildiğinde, “İcraya talibim” yanıtını veriyor, CHP’yi iktidara taşımak için uğraşacağını, getirmek istedikleri sistemde Cumhurbaşkanı’nın sembolik bir görevinin olacağını, asıl sorumluluğun ve yükün Başbakan’ın üzerinde bulunacağını belirtiyordu.
Kendisi bu denli açık ifade etmese dahi, en azından parti yöneticileri durumu bu şekilde izah ediyordu…
Bu tutumunu değiştiren, güçlü adaylık mesajları vermesini sağlayan ne oldu?
DESTİCİ İLE SAMİMİ MUHABBET
Soruyu dün grup toplantısı sonrasında CHP’nin önde gelen parti yöneticilerine sordum.
Parti yönetiminden 10’dan fazla isimle konuştum, Kılıçdaroğlu’nun “Beş lider evet derse aday olurum” cümlesinin ne ifade ettiğini sordum.
Sadece onlara değil, Millet İttifakı bileşeni İYİ Parti yöneticilerine de aynı soruyu yönelttim.
Önce genel durumu aktarayım, Kılıçdaroğlu dün oldukça keyifliydi.
Her zaman olduğu gibi yine ardında nefes nefese koşturan ekibiyle birlikte hızlı adımlarla şeref kapısının doğu cephesinde göründü.
O sırada şeref kapısı önünde bir grup muhtarla fotoğraf çektirmekte olan BBP lideri Mustafa Destici’yi görünce durakladı ve tokalaşmak için yanına gitti.
Karşılıklı hal hatır sorma girişimi sonrasında Destici, çevresindeki muhtarlarla tanıştırdı.
Hepsinin elini sıktı, Destici’ye hal hatır sordu; benzer soruları BBP lideri de Kılıçdaroğlu’na yöneltti; karşılıklı selam, saygı ifadelerinin ardından yine hızlı adımlarla CHP grup salonuna doğru ilerledi.
GÖRÜNÜR OLDU
Grup sonrası CHP kurmaylarıyla sohbete devam ettik.
Hepsinin üzerinde durduğu, 6 partinin bir araya gelip, kazanacak bir aday çıkaramama durumunda kalmayacağı noktası…
Bir süre önce CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de “Kaybedecek bir adayla seçime gitmeyeceğiz” diyerek bu duruma işaret etmişti.
Benzer sözü önceki gün SP lideri Karamollaoğlu da yineledi…
Vurguladıkları, Kılıçdaroğlu’nun önceki gün beş liderin onayı olursa aday olacağına ilişkin yaklaşımının gerisinde bu bakış yatıyor.
Yani eğer bir aday çıkarılacaksa bu kazanacak kişi olmalı ve buna 6 lider birlikte karar vermeli…
BURAYA GETİREN FAKTÖRLER
Durum böyle ise son dönem adaylık sinyalleri vermesinin gerisinde yatan neden ne?
Buna ilişkin açıklamaların odak noktasında Kılıçdaroğlu’nun çıkması muhtemel adaylar arasındaki görünürlüğü yatıyor.
Aday olmaya niyetli olmadığını ifade ettiği yaz aylarında, kamuoyu yoklamaları yapılırken Kılıçdaroğlu, iki belediye başkanının ve diğer liderlerin oldukça altında bir yerde çıkıyordu.
Buna neden de kendisinin sergilediği tutumdu…
CHP kurmayları bunun parti kimliğine ve liderliğine olumsuz etki yaptığı sonucuna varmış.
Aynı dönemde İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanları hakkında yükseltilen, “Hangisi aday olacak?” yarışı da parti içinde bir başka tartışmanın önünü açmış.
Bunun yaratacağı etkinin partiye getireceği olumsuz yüke dikkat çekilmiş.
PARATONER OLDU
Bütün bu sürecin önünün kesilmesinin yöntemini de yine kendisi bulmuş; kimse bir öneri getirmemiş.
Adayım demeden aday gibi görünüp, bütün şimşekleri kendi bünyesine çeken bir paratoner gibi davranma yönüne gitmiş.
Aslında bunda başarılı da oldu, iki büyükşehir belediye başkanı üzerinden yürütülen tartışmaları bir anda sonlandırdı.
Bu süreçte kamuoyu yoklamalarında görünürlüğü de yükselmeye, diğer adaylarla yarışa girecek oranda bir seviyeye yükselmeye başlamış.
Adaylık iddiasını ortaya koymasıyla birlikte ölçümleyebilecek bir seviyeye kendisini taşımış.
Dolayısıyla 6 ay kadar ölçümlemelerin içinde dahi bulunmayan bir lider olarak en altlarda çıkan CHP lideri, bir anda üzerinde tartışılan, olabilirliği de kamuoyu tarafından satın alınmaya başlanan bir kimliğe ulaşmış.
Bu da CHP’nin oylarına olumlu etki getirmiş.
MASAYA BIRAKTI…
Bugün gelinen noktada ise CHP lideri adaylığını diğer 5 lidere bıraktı.
Bir anlamda “masaya terk etti”; ancak bunu yaparken adaylığın kıstaslarının da çerçevesini kalın bir duvarla çizdi.
Kendisinin aday olmak için ısrarlı tutumunun olmadığını, adaylık konusuna 6 liderli masanın karar vermesi şartını getirerek gösterdi.
Diğerlerine de “Ancak bu yolla aday belirleyebiliriz” diyerek mesajını verdi.
Adaylığını diğer 5 liderin onayına bağlayarak, olmamanın şartını da yaratmış oldu.
İYİ PARTİ VE SP OKUMASI
İYİ Parti kurmayının okumasıyla, “Aslında adaylığın nasıl belirleneceğinin kıstaslarını koyarken, kendisini bu noktaya getiren süreci iyi yönetti, iç çekişme ve tartışmalara yol açabilecek tüm pürüzleri törpülemiş oldu…”
İYİ Parti’deki bir diğer yaklaşım aslında aday olmak istemediğini de göstermiş oldu.
Benzer bakış SP kurmaylarında da söz konusu.
Her ikisi de Kılıçdaroğlu’nun konuyu bu noktaya getirip, adaya ancak masanın karar verebileceğini söylemiş olmasından memnun.
Böylece “Başbakanlığa talibim…” diyerek, aday belirleme sürecinden dışlanmış gibi duran İYİ Parti lideri Akşener’i yeniden oyunun içine çekti.
Az oy alan veya kamuoyu yoklamalarında altlarda çıkan parti liderlerinin de eşit söz hakkı olduğuna işaret ederek, tabanları karşısında güçlü kıldı.
Süreç kendini Cumhurbaşkanlığına taşıyacaksa, 5 lider ortak karar ile buna onay verecekse bu sürecin de önünü açtı.
Muhalefet koridorlarında son dönemin okuması böyle…