EĞER zamanında yapılacak ise yasasındaki değişiklik nedeniyle çatı ittifakı içinde alt ittifakların oluşması kaçınılmaz hale geldi...
Bu da partileri güçlü olanın altında tek liste ile seçime girmeye veya dört ittifaklı bir yapı ile seçime katılmaya zorluyor.
Nitekim Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu da dün Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtlarken bu duruma işaret etti.
Mevcut sistemin zamanında yapılacak bir seçimde ittifaklara sağladığı avantajın farklılaştığına vurgu yapıp ekledi:
“Şimdi o avantaj kalktı. Yeni yollar aramak icap eder. Bunu kamuoyunda ilk defa söylüyorum; Seçim Kanunuyla şartlar değişti, üçüncü ittifak olabilir…”
Bu cümle yetti.
“BİRLİKTE HAREKET MECBURİYETİ YOK…”
Her ne kadar sonrasında izah etmeye çalışsa da “üçüncü ittifak olabilir” sözü kamuoyu tarafından anında satın alındı.
Aynı yayında 6’lı masanın faydalı olduğundan, üçüncü ittifaktan söz ederken kastının aslında ne olduğundan söz etti.
Ancak durumu izah ederken dile getirdiği, “Seçim Kanunu değişikliği ile görüşlerimiz değişti… İlle de her noktada birlikte hareket etme mecburiyeti yok” cümlesi daha çok görünür oldu.
Hatta yakın geçmişte DP lideri Uysal’ın da açıklamalarından yola çıkılarak 6’lı masanın dağılma yönünde eğilime girdiği yorumlarının yapılmasını da beraberinde getirdi.
Yayının hemen sonrası SP lideri Karamollaoğlu’na bir şekilde ulaşıp, üçüncü ittifakın nasıl oluşacağını, hangi partileri bir arada görmek istediğini sordum.
Aslında sözleriyle neyi kast ettiğinin izahını yapınca daha iyi anladım.
Öncelikle 6’lı masanın dağılması veya sonlanması gibi bir niyeti yok.
Nitekim bunu hem dünkü basın toplantısında, hem de yayında dile getirdiğinin altını çizdi.
“İTTİFAK İÇİNDE İTTİFAK…”
Altılı masanın faydalı olduğunu, birlikteliğin devamının fayda getireceğine vurgu yapıp ekledi:
“Sözünü ettiğim, partilerin oylarının birlikte sayılmasına imkan tanıyacak bir ittifak arayışı… İttifak içinde ittifaklar olabilir…”
6’LI MASA İLE DEVAM
Cumhurbaşkanı adayını birlikte belirleyip, milletvekili seçiminde de devamını getirmeye dönük bir modelden söz ettiğini belirtti.
Sağlamak istediklerinin, TBMM’de kanunların geçebilmesi için gereken 301 salt çoğunluk, Anayasa’nın referandumlu değişmesi için gereken 360, hatta referandumsuz değişim için lazım olan 400 sandalyeye ulaşmak olduğunu belirtti.
“Demem odur ki, maksimum bir çoğunluğu sağlamak için 6’lı masadaki partilerin gözetilip korunduğu sistemi oluşturmamız gerekiyor; bunu sağlamalıyız…” dedi.
SP’nin Millet İttifakı'ndan kopup, milletvekili seçiminde bir başka ittifakla yola devam etmek gibi bir niyetinin olmadığına da birkaç kez vurgu yaptı.
SP liderinin yaklaşımı açık…
ÜÇÜNCÜ İTTİFAK MI, LİSTE BİRLİĞİ Mİ?
Kendisi söylemedi…
Hatta ben açmaya çalıştıkça da dile getirmekten kaçındı, aynı cümlesini yineledi.
Benim anladığım o ki çatı ittifakı altında güçlü olanın listesinden diğer 5 partinin bölgelerde seçime katıldığı modeli öneriyor.
Diyelim ki Bingöl’de 5 parti SP’nin listesinden aday gösterirken, Sivas’ta CHP ve SP ayrı liste çıkaracak; 6’lı masadaki partiler bu kapsamda seçime katılacak.
Örneğin Yozgat, Nevşehir veya Elazığ’da da İYİ Parti’nin listesinden diğer 5 parti seçime girecek.
Hangi parti hangi seçim bölgesinde güçlü ise onun listesi ön alacak…
Bunun yapılabilmesi için partilerin en az 41 ilde seçime katılması gibi bir zorunluluk var.
Katılmazlarsa da önem arz etmiyor; sadece Hazine yardımından ve bir sonraki seçimde sandık kuruluna üye vermekten mahrum kalıyor. Ancak sandık kurulunda yer almak için de en yüksek oyu alan ilk 5 parti arasına girmek gerekiyor; bu da kayıp anlamına gelmiyor.
Hazine yardımından yararlanmak için de %3 oyu geçmek gerekiyor…
Bunu aşmanın yöntemi üzerinde çalışılıyor.
ZOR SORU?
Son dönem önce DP lideri Uysal, dün de SP lideri Karamollaoğlu’nun açıklamasından bu denli etkilenen 6’lı masa bileşenleri böyle bir birliği sağlayabilir mi?
Çünkü oldukça zor bir yöntem…
Bırakın hangi partinin listesinden girileceğini belirlemeyi, fermuar yöntemi ile hangi partiden kaç kişinin aday gösterileceğinin de belirlenmesi gerekiyor.
Bununla da kalmayıp, sıralarının ne olacağına da karar verilecek.
Belki iki veya üç parti için bunu yapmak kolay olabilir ama 6 partiye gelince iş zorlaşır.
Partilerin kendi içinde dahi ciddi sorun olan aday sırasının, 6 partiyle yapılması ne denli kolay olabilir?
BAŞKA ÇARESİ YOK
Kamuoyu araştırmaları üzerine çalışmaları ile bilinen ve son dönem kurumsal olarak CHP’ye hizmet sunan Dr. İbrahim Uslu’ya dün bu soruyu yönelttim…
“Eğer farklı listelerle seçime girerlerse, oylarını üçe bölmüş olurlar” diyerek söze girdi ve devamını getirdi:
“Liste ittifakı dışında çıkış yok. Belirli illerde tek liste ile girecekler, bazı yerlerde de iki liste yapacaklar. Yeni kurulan Deva ve Gelecek partilerinin SP ile birlikte ittifak oluşturması da anlam ifade etmeyebilir. Siyasetin matematiğini iyi anlamaları gerekiyor.”
Uslu, bu aşamada Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti, MHP ve BBP’nin bazı yerlerde tek liste seçime girme ihtimali olduğunun da altını çizdi.
Her bir il için tek listenin yapılmasının önündeki güçlükleri sıraladığımda ise “Başka çıkış görülmüyor, oturup uzlaşacaklar” demekle yetindi.
Yapılan tüm simülasyonlar gösteriyor ki çatı ittifakı altında liste birliği sağlamayan partiler kaybeder.
Bu sadece 6’lı masa için de geçerli değil, bütün partiler açısından bir zorunluluk olarak önünde duruyor.
Tabii ki zamanında yapılacak bir seçim için…