Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        MUHALEFET cephesinde, hatta iktidar kesiminde Kasım ayında erken seçim olabileceğine dönük beklenti vardı.

        Dayandırılan veriler, özellikle AK Parti yönetiminden gelen asgari ücret, bayram ikramiyesinde artış gibi ekonomik rahatlamalara yönelik açıklamalarla güçlü hale getiriliyordu.

        Çalışma Bakanı Vedat Bilgin dün hem bayram ikramiyesinde hem de asgari ücrette bir artış olmadığını söylediği dakikalarda, kendisi de iyi bir ekonomist olan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta ile Meclis koridorunda karşılaştım.

        SEÇİM NE ZAMAN OLUR?

        Hazine’nin yükünün gittikçe arttığını belirterek, “Bayram ikramiyelerini söyledikleri gibi arttırmış olsalardı 24 milyar lira kadar ek yük getirirdi, bunu kaldıracak durumda değil” dedi.

        Buna karşın AK Parti yöneticilerinden gelen açıklamalara bakarak, “sanırım erken genel seçime gidecekler o nedenle yapıyorlar” diye konuya yaklaştığını belirtti.

        “Madem tahmin ettiğimiz gibi değilmiş; birbirleri arasındaki uyumsuzluğun yeni bir göstergesiymiş” dedi.

        Bakan Bilgin'in açıklaması sonrasında, sonbaharda "erken genel seçim ihtimalinin kalmadığına yönelik kanının kendisinde yükseldiğini" sözlerine ekledi.

        REKLAM

        Aslında bu bakış CHP’de de var.

        Erken seçim ihtimalinin gittikçe azaldığını ancak yine de Ağustos sonu Eylül başı gibi yeni bir ekonomik paket düzenlemesiyle iyileştirme yapıp Kasım’da seçime gidilebileceğine yönelik beklentinin apartta bekleme hali de söz konusu.

        TEPKİLİ HAYIFLANMA

        AK Parti kulisinde ise tepkili bir hayıflanma vardı.

        Kuliste sohbet ettiğim AK Parti milletvekillerinin ağırlıklı bölümünün tepkisi benzerdi.

        Bakanlar ile istişare edilmeden yapılan açıklamaların kendilerini tabanda zor durumda bıraktığından yakınıyorlardı.

        Sadece bu da değil, bakanların da kendileri ile istişare etmeden yolladıkları kanun tekliflerinde benzer sorunu yaşadıklarına da vurgu yaptılar.

        İçlerinden birinin şu cümlesi önemliydi:

        “Çalışma Bakanı açıklama yaptı, telefon üstüne telefon geliyor, 'hani zam yapacaktınız niye vazgeçtiniz?’ diye hesabını bana soruyor. Son dönem bunlar çok sık yaşanır oldu…”

        Örnek olarak kadına ve sağlık çalışanlarına şiddeti önlemeye ilişkin kanun tekliflerini gösterdi.

        Her ikisinde de ciddi sorunların olduğunu, dolayısıyla ileri bir tarihe ötelediklerini belirtti.

        Teknokratların yeniden hakimiyetinin tepkisi içindeydi…

        ORTAK LİSTE HUZURSUZLUĞU

        Milletvekillerinin huzursuzluğu bununla da sınırlı değil…

        Son dönem her iki ittifakta da dile getirilmeye başlanılan ittifak partilerinin ortak liste ile seçime gireceğine yönelik haberler ister istemez kendi yerini öteki partinin adayına kaptıracağından endişe duyan milletvekilleri huzursuzluk beyan ediyor.

        Onlara göre Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda uzlaşı sağlanmalı, milletvekili seçimine her parti kendi başına girmeli.

        REKLAM

        Parti yönetimlerinde ise bu bakıştan eser dahi yok, ortak listelerin nasıl hazırlanması gerektiği üzerinde duruluyor.

        Oyların nasıl arttırılacağının da formülleri aranıyor.

        CAM TAVANA ÇARPIYOR…

        Bunun nedeni de partilerin cam tavana çarpmış gibi yükselme eşiğinde tıkanıp kalmaları.

        Tarafsız veya partili olsun yapılan bütün anketlerin sonuçlarında dikkatimi çeken bir durum var.

        Hiçbiri yükselemiyor…

        Siyasal analist Dr. İbrahim Uslu da dünkü sohbetimizde aynı duruma dikkat çekti.

        Uslu, birinci ve ikinci durumundaki iki partinin son 6 aydır yapılan anketlerin hemen hepsinde "Erdoğan'ın oyu yüzde 35-38, AK Parti'nin oyunun ise 32-34 aralığında hareket ettiğine" vurgu yaptı.

        Aslında partinin yöneticilerinden gelen açıklamalar da bunu teyit ediyor.

        CHP de %25-27 bandının üzerine çıkamıyor…

        Daha ilerisi yükselemediği gibi ciddi bir gerilemesi de söz konusu olmuyor; en fazla iki puan çıkıyor, ardından iki puan iniyor.

        Böyle olunca Cumhurbaşkanı adaylarının hangi kesimden alacakları da önem arz ediyor.

        HANGİ HAVUZ DAHA BÜYÜK?

        Uslu, muhalefetin adayını tartışan siyasette iktidarın da 50+1 sorunuyla yüz yüze gelebileceğinin altını çizip devam etti:

        “Cumhur İttifakı sürekli olarak ötekileştirdiği muhalefet partileri ile işbirliği yapması gerekiyor ama bu pek mümkün görünmüyor. Partilerle uzlaşmayı başarsa bile seçmen tabanları ile uzlaşmayı başarması kolay değil.”

        Millet İttifakı'nda bu durumun daha risksiz olduğunu, toplam oyunun %60 bandına ulaştığını belirtip devam etti:

        “Muhalefet adayı üzerinde bir uzlaşı sağlanırsa yarışta büyük bir avantaja sahip olacak. Çünkü bütün muhalefetin havuzu bugünkü oy oranlarına bakıldığında %60’a ulaşıyor. Fire verse dahi kazanma şansını yükseltiyor…”

        REKLAM

        Bugünkü veriler bu yönde.

        Görünen o ki her iki ittifak da taban genişletmek için çaba gösteriyor.

        Nitekim Cumhur İttifakı da kendi tarafına Yeniden Refah Partisi ile DSP’yi de alma gibi planın içinde olduğu biliniyor.

        Ancak ekonomiyle ilgili durum önündeki en büyük eşik olarak duruyor.

        Siyaset bayram sonrası çok daha keskinleşip hızlanacağa benziyor.

        Diğer Yazılar